Avrupa Birliği kapısında yıllardır bekleyen bizler acaba kendimizle hesaplaşıyor muyuz? Bizi içine bir türlü almamakta direnen, bin dereden su getiren AB'ye biraz haksızlık etmiyor muyuz? Hatta dürüstçe davranıp, "Ne hakla" diyebiliyor muyuz?
Bırakın ekonomik verileri; enflasyonu, işsizliği, krizleri... Topluma sosyolojik açıdan baktığımızda acaba hangimiz ürkmüyoruz? En basit açıdan gazetelerin 3'üncü sayfalarına baktığımızda hangimiz irkilmiyoruz?
* Kamyonların frenleri hep Türkiye'de patlıyor...
* Tüpgaz faciaları hep Türkiye'de yaşanıyor...
* Maçlardan sonra sadece Türkiye'de silahlar patlıyor ve sevinç uğruna insanlar öldürülüyor...
* Sadece Türkiye'de anneler çocuklarının üzerine kapıyı kilitleyip gezmeye gidiyor, sonra sobadan çıkan ateşle başlayan yangın küçücük bebeleri yakıp öldürüyor...
* Sadece Türkiye'nin en büyük kentinde mahalle kavgaları çıkıyor, sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor...
* Töre cinayetleri yalnız Türkiye'de işleniyor...
Kısacası 'Türkiye gerçeği' her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında dünyaya ilan ediliyor...
Bütün bu verilerden, izlenimlerden sonra Avrupa Birliği'ne sitem etmeye "Bizi neden üyeliğe kabul etmiyorsunuz?" diye küsmeye hakkımız var mı?
İşte; Türkiye'nin bütün bunları kabul edecek, dürüstçe halka söyleyecek ve her şeyi bir kenara bırakıp eğitimden başlayarak toplumu çağdaşlaştırma seferberliği ilan edecek ve ondan sonra toplumu layık olduğu kompartımana bindirecek bir lidere ihtiyacı var...
Aylar önce "İstanbul'a bekleriz başkan" başlıklı yazım üzerine bana kırılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın yaklaşık 2.5 yıl içinde belediye kasasından 21 kez yurt dışı gezisine çıktığı, 113 günü Türkiye dışında geçirdiği ortaya çıktı...
Gürtuna Almanya'dan Çin'e, Amerika'dan Brezilya'ya kadar birçok ülkeye uçmuş ve son olarak da çocukları ile birlikte 3 günlüğüne kaymak için İsviçre'ye gitmiş...
İstanbul gibi bir dünya kentinin belediye başkanı tabii ki gezecek, görecek... Bu kente daha çok dış yatırım yapılması, daha çok turist gelmesi için çaba gösterecek... Ama 3.5 ayı da yurt dışında geçirmeyecek... Bu hakkı ve lüksü kendinde görmeyecek...
Tabii ki bunlar Gürtuna'nın sadece yurt dışı gezileri, seyahatleri... Ya yurt içi geziler... İstanbul Valiliği'nden izin alınarak Ümit Özoral'a bırakılan vekaletler...
Ali Müfit Gürtuna, Valilik'ten alacağı "gezi döküm yazısı" ile birlikte hemen bugün bir basın toplantısı düzenlemeli ve kaç kez yurt içi ve yurt dışı gezilerine çıktığını, bunların hangi amaçları taşıdığını ve masraflarının hangi kaynaklardan karşılandığını açıklamalı...