Başarı samimiyet ve özen ister
Yurtdışında aldığı ödüller, aşkı uğruna kariyerini yarıda bırakıp ülkesine dönen Haluk Bilginer'in peşini bırakmadı. Bilginer, her defasında yeni rollerle karşımıza çıkmaktan da hiç yorulmadı
Zuhal ne kadar iyi oynarsa ben o kadar iyi oynarım
Onu "Gülşen Abi"yle tanıdık. "İki Kadın"da fahişeye tecavüz eden bakan rolünü çekinmeden oynarken, "Masumiyet"teki Bekir rolüyle seyirciyi adeta büyülemişti. "Harem Suare"de Abdülhamit rolünün ona teklif edilmesine kimse şaşırmadı. Bir kariyeri yarıda bırakıp yeniden başlayacak kadar cesurdu. İngiltere'de tanınmış bir oyuncuyken Zuhal Olcay'a aşık olup peşinden Türkiye'ye gelecek kadar da romantik. Türkiye'de adı ilk kez, "İngiltere'nin en seksi Türk'ü" diye anılan Haluk Bilginer'le başarısının sırrını ve yöntemlerini konuştuk.
* Sizin başarı grafiğinizin önemli parametrelerinden biri hep hırçın adamları canlandırmanız. "Eyvah Babam", "Medeni Haller", "Tatlı Hayat" hatta "Gülşen Abi" rollerinde hep saçını başını yolan adam oldunuz...
Evet, böyle rastgeldi. Oysa günlük hayatta oynadığım rollerden çok farklıyım. Sanırım ben de böylece şiddetimden arınıyorum. Sanatın bir işlevi de yapanı ve izleyeni arındırmaktır. Oynağım roller sayesinde de birçok insanlık hallerini deneyimlemiş oluyorum. Bu bir oyunucu için çok büyük kazanç. Aksi takdirde yani birçok insanlık halini canlandırmaz, sadece kendi karakterinizi oynarsanız, bu bir tekrar olur. Oysa oyunculuk bir başkasının kişiliğine girebilmektir. Her seferinde başka elbiseler giymektir. Aynı elbiseyi giyseniz de farklılık yaratabilmek gerekir. Bunu başarmaya çalışıyorum.
* İlk rolünüz neydi?
"Tilki ve Tavuk" isimli bir çocuk oyunuydu. Orada bir general horozu oynuyordum. Evet, dediğiniz gibi ben çoğunlukla hırçın, saçını başını yolan erkekleri oynamışım. Baksanıza daha ilk rolüm bir horozmuş!
* Arkasından neler geldi?
1992'ye kadar İngiltere'de yaşadım, müzikallerde, tiyatro oyunlarında, dizilerde rol alıyordum. Türkiye'ye gelişim ise "Gecenin Öteki Yüzü" isimli dizi için oldu.
LONDRA'DAKİ JÖN
* Yurtdışındaki başarılı kariyerinize rağmen Türkiye sizi "İngiltere'nin seksi Türk"ü olarak tanıdı...
Evet, ilk geldiğimde öyle bir münasebetsizlik olmuştu. Oysa bir seçilmişlik falan yoktu. Bir magazin dergisi beni kapak yapmış ve "Seksi Türk" diye başlık atmıştı. Türk basınının da çok ilgisini çekti. Tabii "kimmiş bu seksi Türk'ümüz" diye. Orada oynadığım dizinin popülerliğinden kaynaklanmıştı. Bir BBC yapımıydı.
* Türkiye'ye geldiğiniz için pişman mısınız?
Aksine çok mutluyum. Bu bana daha büyük hazlar verdi. Burada bir amacım var. İngiltere'de bana her şey altın tepside sunuluyordu ve bana düşen de yeteneğimi en iyi şekilde sergilemekti. Oysa burada aktörlük dışında başka işlerle de ilgilenmek zorundayım. Bu belki bir külfet ama bana bir işe yaradığımı hissettiriyor. Bunun tadı bambaşka. İngiltere'de bu hazzı alamazdım. Burada işimi sahiplenme hakkım var, sadece bir oyuncu değilim. Şimdi "stüdyo oyuncuları" ile elimizden geldiğince en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Türkiye'de tiyatro yapmak, kaliteli ürünler ortaya koymak bir sanatçı için en büyük mutluluk, "Evet, başardım ve bu benim işim" diyebiliyorsunuz.
* Türkiye'de başarmanın sırrı ne?
Samimiyet ve özenin yanında tabii ki şans. Doğru yerde doğru zamanda olmak da çok önemli. Bu ülkenin yetenek konusunda hiçbir sorunu yok. Ama yetenek yüceltilmiyor. İşte yazarları hapse falan atan bir toplumuz. Oysa sanatçıların heykelleri dikilirse bir ülke başarılı olur. O zamana kadar da tek tek başarılarla yetineceğiz.
'HALUK OYNAR'
* Proje seçiminde nelere dikkat ediyorsunuz?
Zeki'yle (Demirkubuz) çalışmayı çok istiyorum, geçtiğimiz yıl çalışacaktık ama tarihlerimiz çakışmadı. Sonra Ferzan'la (Özpetek), Derviş'le (Zaim) çalışmayı çok isterim. Çünkü onların yarattığı dünya beni çok etkiliyor ve "Ben de orada olmalıyım" diyorum. Masumiyet'teki Bekir'in sıcaklığına çok inanmıştım. Harem Suare'ye de. Bu nedenle küçücük bir rol olan Abdülhamit'i oynamakta hiç çekinmedim. Ama şöyle bir alışkanlık da başladı; bir rol var çok güzel, ama 5-10 dakika, 'Haluk oynar' alışkanlığa dönüşmüştü. Ama Abdülhamit çok farklıydı.
* Abdülhamit'i canlandırmak nasıldı?
Abdülhamit'i birebir oynamadım çünkü film onun hakkında değildi. Ama bir gün oynamayı çok isterim.
* Atatürk'ü oynamak ister misiniz?
Kim istemez! Ama senaryo da çok önemli. Atatürk'ü bir tabu gibi değil de insan olarak göstermeli. Atatürk o filmde, rakı da içmeli, sevdiği kadın için ağlamalı, onu terk de etmeli. Herkesin işine geldiği gibi kullandığı bir simge olmamalı yani. Onun insan ve kahraman yanı birleştirilmezse, çekilecek film de bir işe yaramaz. Böyle bir teklif gelirse seve seve, koşa koşa kabul ederim.
* Ya sitcom'lar?
Sadece "Gülşen Abi"nin teksti elime geldiğinde bu dizinin çok hoş olacağını hissetmiştim. "Medeni Haller" de öyle. Bu dizilerin beğenilmesinde oyuncuların kalitesi de çok büyük etken.
Londra'da çok sayıda müzikal, dizi ve filmde rol aldı
Ankara Devlet Konservatuarı'ndan mezun olduktan sonra (1972-1977) Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi'nde okumak için İngiltere'ye gitti. Okulun bitmesiyle birlikte ilk kariyer deneyimlerini de Londra'da yaşadı. My Fair Lady'den 'Macbeth'e kadar pek çok oyun ve müzikalde rol aldı. Glory Boys, Murder of a Moderate Man ve Memories of Midnight gibi televizyon dizilerinde yer aldı. Half Moon Street ve The Bill gibi sinema filmlerinde de onun adı vardı.
1990 yılında Tiyatro Stüdyosu'nun kurucuları arasında yer aldı. Aldatma, Kan Kardeşleri, Derin Bir Sloluk Al, Çöplük, Histeri ve Balkon oyunlarında başrolleri üstlendi. 1993 yılında döndüğü Türkiye'de ise Gecenin Öteki Yüzü, Ateşten Günler, Safiyedir Kızın Adı, Borsa, Son Söz Sevginin, Gülşen Abi, Eyvah Babam gibi dizilerle; Kara Sevdalı Bulut, Ölürayak, İki Kadın, 80. Adım, İstanbul Kanatlarımın Altında, Nihavent Mucize, Masumiyet, Usta Beni Öldürsene, Harem-Suare, Fasulye, Güle Güle, Filler ve Çimen gibi sinema filmlerinde başarılı roller üstlendi. 1999 yılında da eşi Zuhal Olcay'la birlikte Oyun Atölyesi'ni kurdu ve Dolu Düşün Boş Konuş oyununu sahnelediler.
ÖDÜLLER BEKİR'E
Aldatma ile Ankara Sanat Kurumu En İyi Çevirmen, Çöplük'le İsmet Küntay En İyi Erkek Oyuncu, Histeri ile Afife Tiyatro Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini aldı. Masumiyet filmindeki 'Bekir' rolüyle Antalya Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu, Adana Altın Koza En İyi Erkek Oyuncu, Fransa Film Festivali En İyi Oyuncu, ÇASOD 1997 En İyi Erkek Oyuncu gibi çok sayıda ödül topladı.
Buket AŞÇI
|