Türk Şiileri'nin de dini sorunları var
Dünkü yazımızda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Alevi sorununa ilgi göstermediğini açıklarken, Şiilere'de ilgi gösterilmesi gerektiğine işaret etmiştik. Sayın okuyucularımıza bugün de Türk Şiilerinin dini sorunlarından ve bunlara da Diyanet'in ilgi göstermesi gereğinden söz etmek istiyoruz.
Şiilik ve Aleviliğin farkı
Alevilik ile Şiilik temelde, Hazreti Ali'ye, ehlibeyte ve 12 imama bağlılıkta aynıdır. Ancak Şiilik bu mezhebin İran kültürü veya usulü il bütünleşmiş şeklidir. Alevilik ise Türk kültürü ve Türk tarihi ile bütünleşmiş bir özelliğe sahiptir.
Şu var ki Türkiye'de İran Şiiliğine bağlı olan Türk Şiiliği de vardır. Kars, Iğdır ve çevrelerinde yaşayan, ayrıca İstanbul ve diğer büyük şehirlere de yerleşmiş olan Türk Şiileri bulunmaktadır. Bunlar daha çok Azeri Türkleridir. Azerbaycan'da da genelde aynı Azeri Türkleri ve aynı Şiilik mezhebine bağlı durumundadırlar.
İşte, Türkiye'de yaşayan Türk Şiilerinin de ciddi biçimde dini sorunları bulunmakta ve Diyanet, bu vatandaşlarımıza da ilgi göstermemektedir.
İmam da İran'dan...
Türkiye'de Türk Şiilerinin 120 tane camii bulunmaktadır. Bu camilerde Türk Şiileri kendi mezhepleri üzere ibadet etmektedirler.
Ancak bu camilerde görev yapacak olan imamlar Türkiye'de değil, İran'da yetişmektedir. Çünkü Türkiye'de Şii mezhebi üzerine eğitim veren ve imam yetiştiren bir kurum yoktur.
O nedenle Türk Şiileri din görevlisi yetiştirmek üzere gençlerini İran'ın Kum kentine göndermekte ve orada yetişip gelen kimseler Şii camilerinde imam olmaktadırlar.
Bu durumun birçok sakıncaları ortaya çıkmaktadır. İşte bu sakınca ve problemler, Türk Şiilerinin en önemli dini sorunu olarak sürekli gü ndemlerinde bulunmaktadır.
Şii imamların maaş sorunu
Bir defa İran'da yetişip Türkiye'de 120 Şii camiinde imamlık görevi yapan din görevlileri, Diyanet kadrosuna alınmıyor ve maaşları Diyanet'ten verilmiyor. Bu imamların maaşlarını görev yaptıkları camilerinin dernekleri veya çevresindeki cemaatler veriyor. Bu ise hem imamın onlara bağımlı ve boynu eğri olmasına yol açıyor hem de vatandaşlar için bir sorun haline geliyor.
İran'a mı bağlı, Türkiye'ye mi?
İran'da yetişip Türkiye'deki Şii camilerinde imam olan din görevlilerinin gönlünün nereye bağlı olduğu da büyük sorun oluyor. Bu imamların bir bölümü Türkiye Cumhuriyeti devletine yürekten bağlı, yurtsever bir kimliğe sahip olduğu halde bir bölümünün gönlüyse, İran'a ve İranlı mollalara bağlı bulunuyor. Gönlü İran'a bağlı imamlar ile Türk Şiileri, yani cemaatler arasında büyük sorunlar yaşanmaktadır. Bu cemaatlerin bir bölümü öylesi imamları İran ajanı diye suçluyorlar ve bitmez tükenmez bir tartışma sürüp gidiyor...
Diyanet duymuyor, görmüyor
Türk Şiileri yıllardan beri feryat ediyor, "Ne olur bize sahip çıkın, imamlarımızın Türkiye'de yetişmesini sağlayın... Bizi İran'a muhtaç etmeyin, gençlerimizi imam olarak yetişmek için İran'a gitmeye mecbur etmeyin" diye dilekçe veriyorlar, başvuruyorlar...
Ama Diyanet bunu ne duyuyor ne de görüyor...
Türk Şiileri yine "Ne olur bizim imamlarımızı da devlet kadrosuna alın" diye dilekte bulunuyor. Yine dinleyen ve işiten olmuyor.
Yine Türk Şiileri feryat ediyor, "İran'da yetişen imamlar belli ölçüde İran kültür ve anlayışını benimsiyorlar, bunların bir bölümü ile bizim aramızda bir kültürel çatışma meydana geliyor. Bizi bunlardan kurtarın, bize Türk kültürü içinde ve Türkiye'de yetişen Şii imamlar verin, camilerimize onları tayin edin" diyorlar. Ama yine aldırış eden ve dönüp bakan bile olmuyor...
Diyanet çözebilirdi
Eğer Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yapmış olsaydı, bugüne kadar Türk Şiilerinin bu dini sorunları çoktan çözülmüş olurdu. Ama Diyanet yetkilileri, Alevilere nasıl duyarsız davranıyorsa, Şiilere de aynı biçimde duyarsız davranmaktadırlar. Dolayısıyla Türk Şiilerinin dini sorunları da sürüp gitmektedir.
Diyanet isteseydi, hükümetlerle görüşerek, projeler sunarak bu sorunun çözümü için çareler bulunabilirdi. Şiiler için bir İmam-Hatip Lisesi açılabilirdi, özel kurslar açılabilirdi. Böylece Şii mezhebi üzerine uzman olan imam adayları yetiştirilebilirdi ve bunlar Şii camilerine tayin edilir, kadroya alınarak maaşları Diyanet tarafından ödenirdi... Böylece çok yönlü bu sorun ortadan kalkmış olurdu.
Avrupa'da işçi olarak çalışan Türk Şiileri de aynı sorunu yaşıyorlar. İşçilerimiz İran'a bağlı olmayan, gönlü Türkiye'ye bağlı Şii imamlar istiyor, bunun için feryat ediyor ama, maalesef bunu bulmak oldukça zor olmaktadır. Çünkü Türkiye'de Şii imam yetiştirilmemektedir.
Görülüyor ki Türk Şiilerinin de ciddi dini sorunları vardır.
Artık yeter
Diyanet İşleri Başkanlığı, en az Hristiyan ve Yahudilerle diyalog kurup iyi münasebetler geliştirmek için gösterdiği gayret kadar, kendi vatandaşlarımız, dindaşlarımız ve kardeşlerimiz olan Alevi ve Şiilerle de diyalog kurmalı, onlarla da iyi münasebetler geliştirmeli, onların dini sorunlarının çözümü için derhal faaliyete geçmelidir.
Bu konuların çözümü noktasında ilahiyat fakültelerine de büyük görevler düştüğünün bilincindeyiz. Biz fakülte olarak bu meseleye ait çeşitli hazırlıklar da yapmaktayız. Şu yazı dizimiz dahi, bizim konuya ilişkin bir görev yapmamız olarak algılanmalıdır.
Sonuçta Diyanet İşleri Başkanlığı'na kurum olarak, başkanlık mensuplarına ise Müslüman alim kişiler olarak, Allah ve millet katında Alevi ve Şii sorunlarının çözümü konusunda üzerlerine büyük görevler düşmektedir. Kurum ve kişisel olarak, hepimiz görevlerimizin bilincine vararak derhal harekete geçmeliyiz. Bu sorunların çözümü yolunda toplantılar yapıp, projeler üretip bir an önce uygulamaya yönelmeliyiz.
Yarın: Milli Eğitim ve ilahiyat fakültelerine düşen görevler...
|