Çarpsak, çarpsak şimdi kimi çarpsak
Kararlı bir dolandırıcının elinden kimse kurtulamaz. En büyük firmalar, en ciddi bankalar, en akıllı adamlar da gün gelir tokatı yer. İşte yurttan 4 mütevazı
Örnek 1: Sevgilim ve paketlerimiz kalsın ben hemen gelicem
Son derece şık giyimli bir adam, genç-güzel ve adeta manken görünümlü bir kadınla en tanınmış giyim markalarından birinin İstanbul Akmerkez'deki mağazasına gider. Adam, "Pretty Woman" filmindeki Richard Gere kadar yakışıklı olmasa da, rahat tavırları ve sakin görünümüyle çok zengin olduğunu belli eder. Üstelik sevgilisine tezgahtarların önünde "al alabildiğin kadar" talimatı da verir. Adama, kahve-konyaklar ikram edilirken, genç kadın Julia Roberts edasıyla onlarca kıyafeti dener, tezgahtarlara fazla zorluk çıkarmadan da hemen hemen hepsini beğenir. Kıyafetler sarılır, iki sene öncenin parasıyla on milyarlık bir fatura çıkarılır. Adam gayet sakin çek karnesini çıkartır. Fakat mağaza yetkilisi "maalesef çek kabul etmiyoruz" der. Bunun üzerine adam biraz sinirlenir, "Türkiye işte" der içini çekerek. Manken kılıklı sevgili suratını ekşitir kaprise başlar. Fakat çok geçmeden çözüm önerisi mağaza müdüründen gelir. "Siz günlük çek yazın, biz sizi burada ağırlarken, bir arkadaşımız parayı aşağıdaki şubeden çekip gelsin". Adam sevinir ve "Okey" der. Bunun üzerine mağaza çeki tahsil etmek için kaşesini basar ve tahsildarı bankaya yollar. Tahsildarın para çekmesi beklenirken mağaza müdürü, adamı ve güzel sevgilisini odasına alır, yemekler ısmarlanır, Paris ve Milano'daki son defileler üzerine konuşulur. Tahsildar geri döner. Çekin karşılığı yoktur. Şık giyimli adam haberi duyar duymaz küplere biner derin bir "Off" çeker. Hemen cep telefonuna sarılır bir yeri arar. Bol tehditli, bol yüz milyarlı "Alacağını alamamış sert iş adamı tonunda" bir konuşma yapar. Konuşmanın sonunda mağaza müdürüne döner ve "bu iş böyle olmayacak. Mallar ve kız arkadaşım burada kalsın ben şu bankaya gidip çeki kendim tahsil edeceğim". Mağaza müdürü için bunda bir sakınca yoktur. Nasıl olsa mallar ve güzel kadın dükkanda kalacaktır. Adam çıkar gider. Fakat gidiş o gidiş. Aradan saatler geçer, geri gelen olmaz.
MAĞAZANIN İTİBARI YETER
Genç kadın mızmızlanmaya başlar ve adamı tanımadığını söyler. Kadın, aslında bir telekız olduğunu adamla da geçen gece tanıştığını anlatır. Mağaza müdürü çaresiz, "Pekala, beyefendi de vazgeçti herhalde" diyerek kadını uğurlar.
Fakat mağazayı şoka sokan asıl haber, ertesi sabah gelir: Adam arkasında bu tanınmış mağazanın kaşesi bulunan çekle 10 milyar liralık dayanıklı tüketim malzemesi almıştır bile....
* Bilmeyenler için küçük bir bilgi
Bir çeki keşidecisi (yani yazan kişi) ödemezse, ciro eden kişi veya kurum ödemekle yükümlüdür...
ISRARLI BURSA TOKATÇISI
Bursa'da bir bankaya dadanan dolandırıcı bir türlü durdurulamıyordu. Kararlı dolandırıcı bankanın her tedbirine bir 'karşı atak' geliştiriyordu
Büyük şirketlerin ödemelerinde kullandıkları en yaygın havale yöntemlerinden birisi "faks talimatı"dır. Şirketler, çalıştığı bankaya yetkilinin imzasını taşıyan bir faks mesajı göndererek, hesaptan çekilecek miktarı ve alıcının hesap bilgilerini bildirirler. 4 yıl önce Bursa'da yaşanan dolandırıcılık, adeta bir "zincirleme faks dolandırıcılığı" olarak tarihe geçecek cinstendi. Bankanın Bursa'daki şubelerinden birisine, çalıştıkları büyük şirketten çeşitli hesaplara EFT yapılması için düzenli olarak faks talimatları gelirdi. Fakat kısa süre sonra ortaya çıkar ki bu talimatların bazıları tamamen sahtedir. Dolandırıcı, şirketin antetli kağıdını bulmuş, yetkili müdürün imzasını da başka talimattan kopyalamış, bunları özenle montajlayarak sahte talimatlar hazırlayıp paraları bir paravan hesaba transfer etmektedir. Bunun üzerine banka bir karar alır: "Artık müşteriyle konuşup teyit alınmadan kesinlikle faks talimatı kabul edilmeyecektir". Dolandırıcımız, bunu öğrendikten sonra talimatlarına bir süre ara verir...
MAĞAZANIN İTİBARI YETER
Bir kaç ay sonra bankaya yine bir faks talimatı gelir. Faks çekildikten hemen sonra dolandırıcımız bankayı arar ve: "Alo! Ben, Falanca AŞ'den arıyorum, biraz evvel EFT için talimat yolladım, faksta bir sorun mu var? Neden geri aramadınız?" der... Bunun üzerine banka görevlisi faksı kontrol eder "Evet efendim faks gelmiş, teyit ediyor musunuz?" diye sorunca soğukkanlı dolandırıcımız "Ediyorum, ediyorum bir an evvel haveleyi yetiştirin" der. Bu yöntemle biri iki kez daha yüklü EFT'ler yapıldıktan sonra durum ortaya çıkar ve banka acil bir karar daha alır: "Müşteri, artık kesinlikle bankamız yetkilileri tarafından aranacak". Dolandırıcımız karar sonrası yine ortalıklarda görünmez...
Aradan bir iki ay geçtikten sonra bankaya yine bir talimat gelir. Dolandırıcı hattadır: "Alo? Ayşe Hanım?... Ben Filanca AŞ'den, Mali İşler Müdürü Ahmet'im. Beni Aynur hanım aradı (başka bir banka personelinin ismi), 5 dakikadır telefonda bekletiyor, teyit alacaktı, size aktardı, artık bekletmeyin lütfen!"... Ayşe Hanım utanarak "Ah çok özür dileriz Ahmet bey, evet neydi EFT mi? Tamam teyidinizi aldım, haveleyi hemen yapıyoruz". Ve yüklüce bir EFT daha yapılır... Artık iş çığırından çıkmıştır.
Bankanın şirketle beraber yürüttüğü polisiye soruşturma sonucunda dolandırıcılığı yapan kişi uzun araştırmalar sonucu bulunur. Aynı zamanda şirket personeli de olan dolandırıcı, çıkarıldığı mahkemece tutuklanır ve hapse girer. 3
Ödeyin canım hesabı müsait
Banka personeli çek provizyonu almak için dolandırıcıyı bizzat "konutundan" arıyordu
Yıllar öncesinden bir çek hikayesi... 80'li yılların başı, Türkiye daha bilgisayarlar ve online bankacılıkla tanışmamış. O dönemde çekler tek tip basılır ve her şube üzerine kendi kaşesini basardı. Bu kaşede çek hesabının bulunduğu banka şubesi ve telefon numarası yer alırdı. O zamanlar bankalar başka şube (ya da şehirdışı) çekler için telefonda provizyon alıyordu. Tahsilatı yapacak kişi, şubeye çeki verdiğinde banka memuru teyit almak için fihristi açıp telefon numarası aramak yerine işin kolayına kaçıp, direkt olarak çek üzerindeki telefon numarasını aradığında zokayı yutardı. Bir dönem bankerliğe de soyunan o dönemin ünlü dolandırıcısı Y. bu sahtekarlığın mucidiydi... Y. sahte bir mühür yaptırıp, "Şu banka, bu şube ve bir telefon numarısı" yazdırmıştı. Bu çek koçanıyla da piyasaya kısa sürede epeyi çek dağıttı. Ne var ki çekin üzerindeki telefon evinin telefonuydu. Bir banka memuru telefon açıp "Y. Bey'in hesabı şu kadarlık çeki ödemeye müsait mi?" diye sorunca, bizzat KENDİSİ "evet müsait" diye cevap verir, para da trink diye ödenirdi. Y. bu yöntemle piyasayı ciddi miktarlarda çarptıktan sonra bir tesadüf eseri yakalandı. Bir gün provizyon için arandığında telefonu evdeki 6 yaşındaki oğlu açmıştı...
Z. Bey pratik adamdı
Büyük bir şirketin bankalardaki tüm işlemlerini yürütmekle görevli olan yılların Z'si senelerdir gide gele dürüstlüğü ve güvenilirliğiyle bankadakilerle iyi dost olmuştur. Son derece dürüst, o güne kadar en ufak bir falsosu olmayan Z. bir gün ani bir kararla işten çıkartılır. O güne kadar bankacılıkla ilgili bütün ayrıntıları öğrenmiş olan Z. karar sonrası adeta cinnet geçirir ve patronuna çok kızar ama bunu hiç belli etmez... Z. eşyalarını toplama süresi içinde hemen sahte talimatlar hazırlar ve her zaman çalıştıkları bankaya bunu yollar.
ATI ALAN...
Banka personeli Z.'yi arar, teyidi alır ve hiç kuşkulanmadan Z.'nin verdiği hesaba yüklüce havaleyi yapar. Dört saat sonra bankaya "Z. ile şirketimizin ilişiği kesilmiştir" yazısı gider ama para çoktan hesaptan çekilmiş, Z. ailesiyle ortadan kaybolmuştur.
|