Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ağustos 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Selma Aliye Kavaf 2002 seçimlerinde Denizli'den 6. sıradan aday oldu ama seçilemedi. "Durmak yok yola devam" dedi. Çalıştı, didindi, AK Parti'nin Kadın Kolları Genel Başkanı oldu. Sonra da milletvekili adayı. O şimdi Denizli'nin ilk kadın milletvekili
Denizli, Ege ve Türkiye'nin en gelişmiş illerinden biri. Ancak bu güzel kentin, bir eksiği vardı. Ki o eksik, 22 Temmuz seçimlerinde giderildi. Denizli, Cumhuriyet tarihindeki ilk kadın milletvekilini 23 Temmuz günü Ankara'ya gönderdi. AK Parti ikinci sıra adayı Selma Aliye Kavaf, üç erkek aday ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Denizlili ilk kadın üyesi oldu.

İĞNEYLE KUYU KAZDI
Bu, Kavaf'ın ilk denemesi değil. 2002'deki seçimlerde altıncı sıradan aday olması ve seçilememesine rağmen pes etmeyerek yola devam etmiş. Kavaf'ın öyküsü iğneyle kuyu kazma örnekleriyle dolu. 2002'deki seçimlerde alt sıralara konulmasına rağmen küsmemiş ve yola devam demiş. Çünkü hayatı da yollarda geçmiş Kavaf'ın. Denizli'deki ilk, orta ve lise öğreniminden sonra Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ne gidip Türkoloji okumuş. Memleketine öğretmen olarak geri dönen Kavaf, Anadolu'nun birçok kentinde öğretmenlik yapmış. Denizli'yi hiç unutmamış. 2002 seçimlerinde Ak Parti'den aday adayı olmuş. Alt sırada olduğu için seçilememiş ama bu siyasi yaşamının sonu değil başlangıcı olmuş.

TARİHE GEÇTİ
Anadolu Lisesi öğrencisi 16 yaşındaki oğlu Bilge Uğur Kavaf ve maden mühendisi eşi Alaaddin Kavaf ile sakin bir yaşam süren Kavaf, kararlılığı sayesinde 2002 seçimleri sonrası Başbakan Erdoğan tarafından AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı'na getirilmiş. Kavaf'a bir kez daha Ankara ve Anadolu yolları görünmüş ancak bu kez siyaset için. Kapı kapı Anadolu'da gezen ve kadınları siyasete çağıran Kavaf'ı AK Parti yine Denizli'ye çağırmış ve kararlılığının ödülünü almış. İkinci sıradan aday olan Kavaf, Denizli'nin tarihine Meclis'e ilk giden kadın milletvekili olarak geçmiş. Kavaf, kadınların siyasete daha fazla girmesi için çaba gösteren bir isim. Ancak siyasette kadın kotasına karşı. Kadınların tabandan zorlayarak gelmesinden yana ve kotanın erkek egemen bakışın ürünü olduğunu düşünüyor.


ERKEKLEŞEN KADINLAR ÇÖZÜM ÜRETEMEDİ
* Siyasetin en üst seviyelerine gelse bile kadın bakışını kullanamayan, erkekler gibi düşünen kadınlar var. Kendinizi nerde görüyorsunuz?
Bizim en başta söylemimiz ve duruşumuz kadının feminen özelliklerini kaybetmeden siyasette var olması. Erkekleşen kadın siyasetçiler, çözüm üretemedi ve tabandan gelen kadınların önünü açamadı. Tansu Hanım'ın da bir süre sonra başarı grafiğinin düşmesinin nedeni erkekleşmesi. Kadının feminen duruşunu kaybetmeden siyasette var olması gerektiği görüşünü savunuyorum. Ayrıca Tansu Çiller onurlu bir şekilde çekilmesini de bildi. Takdir ediyorum. Bence bu da bir kadın duruşudur. Oysa bir çok erkek siyasi lider, başarısızlık halinde çekilmeyi asla düşünmez. Liderlik sultası da cabası.

* Kadın kotası ve pozitif ayrımcılık konularında ne diyorsunuz?
Türkiye'de siyaset erkeğe göre ve erkek egemen tarzda dizayn edilmiş. Liderlik sultası da bu erkek egemenliği olgusunu besliyor. Kadın kotası ve pozitif ayrım sözleri de bana suni ve zorlama geliyor. Bu da erkek egemenliğinin baştan bir dayatması gibi duruyor. Yine tepeden inmeci ve ikameci bir tavır. Yüzde şu kadar kadın oranı iyidir deniyor. Ve bu oran kadınların önüne konuyor. Bu da erkek egemen bir tarz. Oysa kadınlar tabandan yırtarak ve mücadele ederek gelmeli. Bu daha arkadan geleceklerin önünü açacaktır. Kota da erkekçe bir yöntem. Aynı zamanda kısıtlayıcı ve anti demokratik bir yöntem.

* Aynı kadınlar erkekleri seçimlerde iktidara taşıyor, burada bir çelişki yok mu?
Tabanda kadının siyasete katılımı hiç bir zaman profesyonel manada olmamış. Sonuçta sağlıklı değişimler tabandan olur. Kadınlar birçok kadını meclise taşıması için, teşkilatlarda çalışacak kadınların siyasi bilinçlerinin olması lazım. Şimdiye kadar hangi siyasi partide böyle bir siyasi bilinci oluşturarak kurumsal yapı oluşmuş? Sonuçta oy kullanmak bir vatandaşlık görevi, karşılarına konan erkeklere vatandaşlık görevini yerine getirmek için oy vermişler.