Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ağustos 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Annesinin hayali kızının Halide Edip Adıvar gibi meydanlarda nutuk atmasıydı. Sosyal yaşama ilgisi de zaten annesinden miras kalmış ona. Siyaset onun yaşam biçimi. Tek üzüntüsü ise kendisinin Ankara, çocuklarının İstanbul'da olması...
Halide İncekara ile evinde bir sohbet gerçekleştirmek, çocuklarının vetosu yüzünden mümkün olamadı. Malta Köşkü'nde yaklaşık iki saat süren sohbetimize siyasetin hep hayatının içinde olduğunu söyleyerek başladı. Annesinin Halide Edip Adıvar gibi meydanlarda nutuk atmasını hayal ettiği, bu uğurda adaklar adadığı Halide İncekara, "Ben annemin komşularının kapıya attığı eskilerini yıkayıp, ütüleyip en yakın vakfa götürdüğünü görerek büyüdüm. Daha lise çağlarında çeşitli vakıflarda ve derneklerde faal olarak görev aldım. O nedenle siyasetin içinde olmam kaçınılmazdı" diyor.

HER GÜN KUAFÖRDE
Annesinden kalan mirası İncekara gönüllü olarak daha da ileri taşımış. Üniversite yıllarında Kübra Göçer ismiyle Türk Edebiyatı Dergisi'nde, ardından Yeni Şafak'ta köşe yazarlığı ve bir televizyon kanalında program danışmanlığı yaparak sürdürmüş bu sosyal yaşamını. Ve ardından da siyaset gelmiş. Tavsiye üzerine katıldığı Fazilet Partisi'nin İstanbul İl Genel Meclisi'ndeki iki kadın üyesinden biri olmasının o dönem hayatını çok da etkilemediğini söyleyerek söze devam ediyor İncekara: "Yerel yönetimin bir kadın için çok uygun olduğunu düşünüyorum. 3 Kasım 2002'den sonra Ankara - İstanbul arasında bir trafik başlayınca esas o zaman anladık ki siyaset hayatımızdaki her şeyi değiştirdi." Milleti temsil eden bir kadın kişisel bakımı konusunda titiz midir? Bu konuya esprili bir yaklaşımı var İncekara'nın. "Erkeklerin bile kuaföre bu kadar çok gittiği bir zamanda biz gitmezsek ayıp olur. O nedenle ben hemen hemen her gün giderim" diyor.

UD VE TEKVANDO BİLİYOR
Kursa gitse de yemek yapmayı beceremediğini açıkça itiraf eden, fermuar dikmekten nefret eden terzilik sertifikalı İncekara'nın hünerleri bunlarla sınırlı değil. Aldığı ud dersleri, folklor, judo, karate, tekvando da cabası. Bir de evde işlenen örtüler ve perdeler var. Yemek konusunda samimi itiraflarda bulunuyor İncekara: "Yemek yapmak tarif bilmekten öte başka bir şey ruhunu da katarak yapman gerekir. Bizim evde ne yazık ki hiç buhar tütmüyor, çaydan başka. Annem üst katımda oturuyor, yemekleri pişirip gönderiyor aç kalmayalım diye." Halide İncekara, siyaset nedeniyle programlı bir hayat yaşayamıyor. Ayrıca hayata bakış açısı da programlı olmaya uygun değil. Öyle aile içinde özel zamanlar, büyük sofralarda yenilen yemekleri lüks olarak görüyor. Onun yerine ani gelişen, doğal şeyleri seviyor. Zaten ailesiyle her daim yan yana olduğunun altını çiziyor: "Ne çocuklarıma rağmen işim, ne işime rağmen çocuklarım böyle bir ilkem yok. Çocuklarımı sırtıma alıp işe gitmişimdir. Mesela panellerde çok kişi görmüştür ki, benim çocuklarım masada yanımda oturur, uykusu gelince de uyurlar. Ben bundan gocunmam, onlarla temas içinde olduğumu bilirim çünkü. Ara verilince çocuğumu besler, tekrar devam ederim. Bu bana büyük rahatlık veriyor, bütünleşmiş bir hayatınız oluyor."

EŞİYLE YAPTIĞI ANLAŞMA
Halide İncekara "Eşimle evlenirken bir anlaşma yaptık. Önceliklerimin değişmeyeceğine dair bir anlaşmaydı bu. Uymayabilirdi tabii bu anlaşmaya ama uydu. O beni tanıdığında da zamanımın yarıdan fazlasını başkalarının hayatı için bir şeyler yapmakla meşgul birisiydim. Tabii ben olsam, benim gibi bir kadınla evlenmezdim. Evlenseydim de duramazdım. Zor bir yaşam, o da o zoru seçti ve kabullendi" diyor.

KIZIMIN SÖZLERİ YÜREĞİMİ ACITTI
"40 yaşında emekli oldum, gelir düzeyim belli bir seviyeye geldi ve hayatımın en rahat dönemini yaşayabilecekken dört buçuk senedir Ankara Polis Evi'nde yurt hayatı yaşıyorum. Bu hizmet duygusu sizi tatmin etmezse tüm bunlara katlanamazsınız. Eşim ve çocuklarım İstanbul'da, ben ise göçebe bir hayat yaşıyorum. Üç kızımdan büyük olan Hukuk Fakültesi'nde, ortanca Anadolu Lisesi'nde ve küçüğü de ilkokul beşinci sınıfta okuyor." Her ne kadar topluma hizmeti ön planda tutsa da anne Halide İncekara'nın çocuklarından söz ederken bakışları değişiyor. "En küçüğüm ben giderken ilkokula yeni başlamıştı ve bana sürekli 'Anneciğim benim okuluma gelip diğer anneler gibi paltomu askıya asar mısın', 'Beni okula götürür müsün?', 'Beni okuldan alır mısın?' diyordu. Geçen sürede o da bu duruma alıştı, artık umursamıyor" dese de İncekara kızının bu sözlerinden içinin acıdığını itiraf ediyor. Belki bu nedenledir ki, "Benim siyaset yapma, evimi barkımı terk etme nedenim gençler ve çocuklarla ilgili çalışmalar yapabilmektir" diyor.

İNCEKARA'YI ÜZEN DİZİ FİLM
"Ben 'Kadın İsterse' dizisinin adını duyunca çok sevinmiştim. İşte kadının gücünü anlatacak bir dizi gözüyle bakmıştım. Başrolünde de çok sevdiğim bir sanatçı Hülya Avşar vardı. Ancak senaristi beni hayal kırıklığına uğrattı. Bir kadın yalnızca sadece şeklini değiştirip yeniden eski eşini kazanmayı mı ister? Halbuki ben o başlığın altında kadın isterse şehrini, çevresini, ülkesini nasıl değiştirir gibi bir şeyler beklemiştim. Fırsat buldukça dizileri izlerim aralarında en çok Avrupa Yakası'nı beğenerek izliyorum. Aşk dizilerinde ise kadınları çok iyi seçemiyorlar. Sadece güzelim ama rol yapamıyorum diye bir görüntü çıkıyor karşımıza. Gece ise daha çok müzik kanallarını izlemeyi severim."