Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Ağustos 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Tenzile Erdoğan akşamları oğlunun dönüşünü endişe içinde silah seslerinin altında beklerdi.

Yakın arkadaşı, MTTB bombalamasında öldü

21 Eylül 1969'da Milli Türk Talebe Birliği'nin merkezinde patlayan bomba Erdoğan'ın yakın arkadaşı Mustafa Bilgin'in yanarak can vermesine neden oldu. Korkunç ölüm Erdoğan'ı üzüntüye boğdu
Türkiye'yi 12 Eylül 1980 askeri darbesine körü körüne götüren olayların temelleri, 1970'li yıllarda atıldı. Merkez sağ ve sol partiler, söylemlerini her gün daha da fazla sertleştiriyorlardı. Süleyman Demirel'in Adalet Partisi ve Bülent Ecevit'in CHP'si üç beş oy fazla alabilmek için sağ ve sol kutuplara savrulurken, sokakta da şiddet olayları baş göstermeye başlamıştı. Özellikle 1970'lerin ikinci yarısından itibaren gün geçmiyordu ki sol örgütler ve ülkücüler arasında bir olay çıkmasın, kan dökülmesin. Bu siyasal kargaşa ve şiddet ortamı içinde üçüncü bir gençlik hareketi siyasal yelpazede var olma, iktidarı ele geçirme mücadelesi veriyordu. Bu örgüt Necmettin Erbakan'ın icazetiyle Milli Selamet Partisi'nin ikinci gençlik teşkilatı gibi çalışan Akıncılar'dı.

İSLAMCI GENÇLİK FİGÜRÜ
O tarihlerde Tayyip Erdoğan'ın yer aldığı MSP Gençlik Kolları ve Akıncılar sokakta silahlı çatışmaya girmedi. Devlet aygıtını silahla değil içerden siyasetle ele geçirmenin planlarını yapıyorlardı. Çoğunluğu, zamanında Demokrat Parti'ye oy vermiş ailelerin çocukları olan MSP'li gençlerin ellerinde silah yoktu ama sokakta siyasal faaliyetlerini sürdürüyorlar, afiş asıyorlar, toplantılar düzenliyorlardı. Ucundan bulaştıkları sokak olaylarında onlardan da ölenler oluyordu. Bu kaos günlerinde İslamcı gençliğin en öne çıkan figürlerinden biri Demokrat Partili Ahmet Erdoğan'ın oğlu Recep Tayyip Erdoğan'dı.

BİR DOST ACISI DAHA...
Erdoğan'ın siyasete girdiği ilk kurum imam hatipli bir öğrenciyken adım attığı Milli Türk Talebe Birliği'ydi. Tayyip Erdoğan, kendine komünizmle mücadele görevi biçen dernek çatısı altında ilk kez bir dava arkadaşının ölüm acısını tattı. 12 Mart askeri müdahalesi öncesi, 21 Eylül 1969'da MTTB'nin İstanbul merkezinde bir bomba patladı. Erdoğan'ın en yakın arkadaşlarından Mustafa Bilgin bu olayda yanarak can verdi. Bu korkunç ölüm Erdoğan'ı çok sarstı, üzüntülere boğdu. Erdoğan'ı yıkan bir başka dost acısı ise 5 Temmuz 1980'de yaşandı. Yakın dostlarından Zeytinburnu İhsan Mermerci Lisesi Edebiyat öğretmeni Sedat Yenigün, Fatih- Akşemseddin Caddesi'nde bir berber dükkânında vurularak öldürüldü. Fransa, Sosyal Bilimler Yüksek Okulu'dan (EHESS) siyaset sosyoloğu Hamit Bozarslan gibi kimi akademisyenler, 1970'li yıllarda Türkiye'de sokakta şiddetin dozunun artmasını farklı olan ile daha önce tanışmamış, şehre entegre olamamış taşralı gençlerin şehirlerin çevresini kuşatmasına bağlarlar. Tayyip Erdoğan, sağ siyasi kulvar içinde çocukluğu, gençliği İstanbul'da geçmiş kozmopolit Beyoğlu kültürünü tanımış sayılı liderlerden biridir. Romanların, Ermenilerin, Rumların, Musevilerin, Türklerin hepsinin bir arada yaşadığı Beyoğlu ilçesinin Kasımpaşa semtinde büyümesi ona uzlaşma kültürünü, çoğunluktan olmayana hoşgörüyle bakma yeteneğini kazandırdığı söyleniyor.

LOKANTANIN MÜDAVİMİ
Beyoğlu'nun eğlence hayatının içinde yer almasa da futbolcu arkadaşlarıyla Tepebaşı Gazinosu'na giderdi. Burada dönemin ünlü sanatçılarını dinleme fırsatı bulurdu. Şimdi yıkılıp otopark olan Tepebaşı Gazinosu dışında gittiği bir başka mekân Maksim'di. O tarihlerde adı Hacı Salih olan, şimdiki Hacı Abdullah lokantasının yemeklerini çok sever, maçlar, antrenmanlardan sonra fırsat bulursa orada Türk mutfağının en güzel yemeklerini yerdi.

MODERN TARİKATI SEÇTİ
Siyasi mücadele, toplantılar, gösteriler Erdoğan'ın tüm vaktini alıyordu. Yandaşları tarafından Mücahit Erdoğan olarak tanımlanıyordu. Liderliğin hakkını tam olarak vermek, ihtiraslara kapılmamak için nefsini terbiye etme ihtiyacı duydu. Dönemin diğer İslamcı gençleri gibi tarikat kapısını çalma ihtiyacı duydu. O sıralarda İstanbul'da öne çıkan etkili iki Nakşibendi cemaati vardı: İsmail Ağa ve İskender Paşa. İsmail Ağa cemaati Asr-ı Saadet döneminin şartlarında yaşamayı müritlerine telkin ediyordu. Evlerine televizyon almıyorlar, erkekler şalvar, cüppe, kadınlar çarşaf giyiyordu. Sakalsız erkek makbul görünmüyordu. Beyoğlu bölgesinde şehir kültürüyle yetişmiş, cumhuriyetin modern eğitim kurumlarında öğrenim görmüş, futboldan edebiyata geniş bir alanda ilgileri olan Tayyip Erdoğan için bu zorlamalar kabul edilir gibi değildi. Erdoğan, görece olarak daha hoşgörülü, modern, dönemin birçok İslamcı entelektüel ve siyasetçisini cezbeden İskender Paşa dergâhının toplantılarına katılmayı daha uygun buldu.