Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Ağustos 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Pınarhisar Cezaevi'ndeki hapis günleri, Tayyip Erdoğan'ın siyasal projesine ilham verdi. Milli Görüş gömleğini çıkaran Erdoğan, herkesi kucaklayan bir hareket için düğmeye bastı Hapishane, Erdoğan'ı İstanbul'un dışına taşımıştı. Her türlü sosyal çevreden insanlar ziyaretine geliyordu. Seçimde her iki kişiden birinin oyunu alan Erdoğan, siyasette ismini tarihe yazdırdı
Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde en büyük sıkıntısı merkezi yönetimlerden yeterince destek alamamaktı. Bu sıkıntı, Refah-Yol Hükümeti döneminde de devam etti. Erbakan yerine, mümkün olsa Turgut Özal'la çalışmayı yeğlediğini ima ediyor, Özal gibi İstanbul'a önem veren bir merkezi yönetimle çalışsa işleri üç kez daha hızla yapacağını iddia ediyordu. Merkezi hükümet, Erdoğan'ın yaptığı büyük projelere destek olmadığı gibi görmezden de geliyordu. Erbakan, başbakanlığı döneminde Erdoğan'ın yaptığı açılışlardan sadece bir tanesine katıldı. 28 Şubat sürecinde Refah Partili yöneticilerin pasif kaldığını düşünen Erdoğan, baskılara karşı onurlu bir tavır alınmasını savunuyordu. Ancak yılların usta politikacısı Erbakan, dönemi en az zararla atlatma ve koltuğunu koruma derdindeydi. Erdoğan'ın çıkışlarını "kabadayılık" olarak görüyor, "bu işlerin çocuk oyuncağı olmadığını" söylüyordu. Genel merkezle Erdoğan arasında ipler iyice kopma noktasına geliyordu. Bir yanda "acz içinde Erbakan diğer yanda başkaldıran Erdoğan" vardı.

ŞİİR VE MAHKEME SÜRECİ
RP genel merkezine cephe alan Erdoğan, Anadolu'yu muhalefet partisi lideri gibi gezmeye başladı. Uğradığı duraklardan bir tanesi de eşinin memleketi Siirt'ti. 12 Aralık 1997'de "eniştelerini" dinlemeye gelen binlerce Siirtliye seslenirken Erdoğan'ın dudaklarından İmam Hatip günlerinde öğrendiği bir şiirin mısraları döküldü; "Minareler Süngü, Kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, Müminler asker." 28 Şubat sürecinin psikolojik ortamında okunan bu şiir yargıyı harekete geçirdi ve mahkeme süreci başladı. DGM, TCK'nın halkı din, dil ve ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etme suçunu düzenleyen 312/2 maddesi uyarınca Erdoğan'ı 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, Erdoğan'ın cezasını, "Geçmişteki hali ve suç işleme eğilimi" nedeniyle ertelemedi. Hapis cezasının paraya çevrilmesi halinde etkili olmayacağı görüşüyle cezayı paraya da çevirmedi. Ancak kararın en vurucu noktası ise Erdoğan'ın ömür boyu siyasi yasaklı olacağı hükmüydü. Hapishane onu İstanbul'un dışına taşıdı. Türkiye'nin dört bir yanından, her türlü sosyal çevreden insanlar ziyaretine geliyordu. Gelenler yanlarında mahkûm Erdoğan'a sunmak için pasta, börek, çörek de getiriyorlardı. Yiyecekler sorun olmaya başlayınca Erdoğan'a hediye olarak kitap getirilmesi istendi. Bu kitaplar daha sonra tasnif edilerek Pınarhisar Kütüphanesi kuruldu. Partili, partisiz çok farklı sosyo-ekonomik kesimlerden insanların ziyaretine gelmesi, yıldızının o zamana kadar hiç de barışmadığı kimi sol aydınların mahkûmiyetini kınaması, Erdoğan'ın yeni siyasal projesine ilham veriyordu. Bundan sonra artık herkesi kucaklayan bir siyasal hareket kurmalıydı.

MARJİNAL ADIM...
14 Ağustos 2001'de Turgut Özal'ın ANAP'ı çizgisine yakın muhafazakâr demokrat AKP'yi kuran Erdoğan, partinin ilk genel başkanı oldu. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizi, seçim propagandasında kendisi için bir avantaja çevirdi. 3 Kasım 2002'de AKP'yi katıldığı ilk seçimlerde yüzde 34.6 oy ile iktidara taşıdı. Ancak yasaklı olması nedeniyle ne milletvekili, ne de başbakan olabildi.Seçimlerde AKP'nin içinden çıktığı Saadet Partisi yüzde 2.5 oy almıştı. Diğer deyişle Milli Görüş gömleğini çıkaran Erdoğan, bu hareketi marjinalleştirdi. Hükümeti kuran AKP, CHP ile anlaşarak yaptığı bir anayasa değişikliğiyle Erdoğan'ın yasağını kaldırdı. Erdoğan, Siirt milletvekili seçilen Fadıl Akgündüz'ün milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından Siirt seçimlerinde AKP'den ilk sıradaki Mervan Gül'ün adaylıktan çekilmesiyle girdiği seçimi kazandı. 8 Mart 2003'te Meclis'e giren Erdoğan, bir hafta sonra 59. Hükümet'i kurdu.

49 YAŞINDA TÜRKİYE'NİN 28'İNCİ BAŞBAKANI OLDU
Kasımpaşalı Recep Tayyip Erdoğan, 49 yaşında Türkiye'nin 28'inci başbakanı olmayı başardı. Erdoğan yaklaşık dört buçuk yıllık iktidarı boyunca, SP tarafından dini hassasiyetleri olan çevrenin sorunlarına duyarsız kalmakla, CHP tarafından laiklik düşmanlığıyla ve MHP tarafından milli çıkarları korumamakla suçlandı. Erdoğan, belki de hayatının en zor günlerini 27 Nisan 2007'de Genelkurmay'ın internet sitesinde yayınlanan emuhtıranın ardından yaşadı. Ancak 22 Temmuz 2007'deki seçimlerde Türkiye'nin her bölgesinden, her sosyo-ekonomik gruptan, hatta kimi Hıristiyan cemaatlerin de desteğiyle 16 milyon oy aldı, diğer bir deyişle neredeyse her iki seçmenden biri oyunu AKP'ye verdi. AKP'nin muhafazakâr demokratlığı tutuculaşan sol ve milliyetçi ideolojiler karşısında zafer kazandı.