kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittincim,
Öcal Abi'den bi e-mail aldım. Öcal Abi, esas benim şefin abisi ama bizler de ona "abi" deriz.. 1958 yılında Yeni Gün gazetesinden bu yana hepimizin abisidir. İyi adamdır, sağlam adamdır. Eskilerin tabiriyle tam bi İstanbul efendisidir. (Şimdi, diyeceksin ki bu kadar yağ niye gene mi başın dertte? Değil, bilirsin ona karşı ayrı bi saygı duyarım.)
Gelelim e-mailine. Geçen haftaki yazıma, çamaşır makinesiyle başlayıp, bulaşık makinesiyle bitirmişim. Bu defa da makineleri karıştırmışım.. Anlayacağın iyice bunama durumları. Öcal Abi nazik biçimde onu ima etmiş. Ben de hâlâ, bu bunaklığıma rağmen bizim şef nasıl bana "mektup" yazdırtıyor doğrusu pek anlayamıyorum. Esasında "Ben gençliğimi de iyi bilirim." Hani Nasrettin Hoca'nın eşekten düşme hikâyesi vardır.. Eşekten düşerken "Ben senin gençliğini de bilirim" demiş.. Onun gibi.
Gençlik yıllarında Münih olimpiyatlarından tv yayını yapıyoruz. Kapanışı yapacam. Kafam nereye takıldıysa (Acaba Japon hosteslere mi) son cümlem şöyle olmuştu: "TOKYO olimpiyatlarından yaptığımız naklen yayın böylece sona eriyor, hoşça kalın sayın seyirciler!"
Bilemiyorum, basınyayın okullarında mesleğin abukluklarıyla ilgili dersler de veriliyorsa benimkisi bayağı baba bi örnektir.. Bi de tv yayın tarihine geçmiş "Vay anasına sayın seyirciler.." lafı vardır ki o laf bana ait değildir. Bazıları, kulakları çınlasın, Güngör Sayarı'nın söylediğini söylerler, Güngör de değildir. Halit Kıvanç bunu ciddi ciddi araştırmış sonunda "Vay anasını sayın seyirciler"in anonim bi laf olduğu sonucuna varmıştı.
Buradan, kel alaka ama, gelelim hızlı trene Abuzittincim..
Saatte 250 km hızla bi Eskişehir yapim dedim, yer bulamadım. Hızlı trene rağbet çok. 3 saat olan Ankara-Eskişehir arası 1 saat 30 dakikaya inmiş. Baya bi olay. Esasında, bugünkü tarih itibariyle Ankara-Haydarpaşa arasında hızlı tren çalışıyor olacaktı ve İstanbul'a 3 saatte varılacaktı. Ufak bi gecikme var, buna da şükür diyelim.
Fakat kafama takılan, bizim hızlı trenin saatte "ortalama" 160 km. gidebilmesi. Oysa en az 200 yapması gerekir ki "hızlı tren" vasfını kazanabilsin. Bizim tren 300 kilometrenin bile üzerine çıkabilecek güçte, ama gidemiyor. Neden, altyapı eksik.. Bi kısım raylar eski.. Hemzemin geçitlerde emniyet yok. Böyle olunca da bizim hızlı tren oluyor "Nazlı tren!"
Bakan bey de öğünsün "Dünyanın 8'inci hızlı treni bizde.. Bi fikir verim, bugün dünyada "normal sefer yapan" en hızlı trenler Çinlilerindir ve ortalama 350 kilometre hız yaparlar. Bizimkini kıyasla. En çok hız yapan tren ise bildiğim kadarıyla, "düzenli sefer yapmayan", sadece bir defa, saatte 581 km sürate erişen, Japonlarınkidir.
Yani, bizim trenimiz de başarıdır filan falan ama öyle fazla şişinmeye gerek yok onu demek istiyorum Abuzittincim.
Kaldı ki bizim treni işleten "büyük patronlar"ın "kaza sabıka dosyaları" da bi hayli kalındır kardeşim. Münasip yerlerinden öperim.
Kardeşin Güneş
tecellister@gmail.com



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın