kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Melike Demirağ'ın albümü geri dönüşüm kÓAğıdından, hiç plastik kullanılmadan yapılmış. Demirağ, "Hem benim 11 yıl sonra tekrar geri dönüşüm, hem de geri dönüşüm işte!" diyor ve ekliyor: "Hedefim satış değil; bu şarkıları, bu samimi duyguları başkalarıyla paylaşabilmem önemli. Özellikle çevresel kirlenmeyle ilgili Duyun Beni şarkısının duyulmasını çok istiyorum."

Yılmaz Abi yoksa olmaz dedim hiçbir filmde oynayamadım

ŞİRİN SEVER
13.02.2009
70'li yıllarda Yılmaz Güney filmleriyle, özellikle de Arkadaş şarkısıyla şöhret oldu Melike Demirağ. 80 darbesinden sonra 11 yıl yurtdışında yaşadı. 1991 yılında Türkiye'ye geri döndü, müzik çalışmalarına devam etti ancak aradığını bulamadı. Uzun bir sessizlikten sonra da banka kredisi çekerek; çevreye, dostluğa ve samimiyete 'duyarlı' bir albümle geri döndü. Üstelik albümde Arkadaş şarkısı da var!..
- Caz sanatçısı Rüçhan Çamay ve film yapımcısı Turgut Demirağ'ın kızı olarak doğuyorsunuz. O günlerden ilk hatırladığınız ne?
- Ben mutlu azınlık diyebileceğimiz bir azınlığın çocuğu olarak doğdum.
Yani varlıklı bir ailenin... Ayrıca bilinçli ve sanatçı bir ailenin... Bu bir şans tabii ki. Bunların da ötesinde çok sevilen bir çocuktum, sevgiyle büyüdüm.

- Müzik ve sinemayı seçmenizde anne-babanın rolü ne?
- Ben oyunculuktan daha çok şarkı söylemeyi severdim ama sanatçı olmayı düşünmüyordum. Çok çok heyecanlı bir kızdım, 'hayatta yapamayacağım tek şeydir' derdim. Çünkü annem için o kadar heyecanlanırdım ki, sahneye çıkmak inanılmaz bir şeydi benim için. Türkçe sözlü şarkı söyleme dönemi, Fecri Ebcioğlu'yla çalışmaya başladı annem, ben de stüdyoya onunla giderdim. Öbür tarafta babam Türkan Şoray'lar, Fatma Girik'ler, Cüneyt Arkın'lar, Ediz Hun'larla filmler çekiyor, evde sanatçılarla partiler veriliyor, ben hepsinin ortasındayım; yani farklı bir şey olmam zordu.

- Üniversite filan?
- Üniversite olmadı çünkü o arada Arkadaş filminin teklifini aldım.

- Kaç yaşındaydınız?
- 17'yi bitirmiştim.

- Sizin yolunuzu o film mi çizdi?
- Evet! Okulda mutlu değildim, eğitim sisteminden hoşlanmıyordum, biraz da öğretmenlerden çekmiştim... Kendi muhitimin içinde daha yaratıcı, daha rahattım. Öyle bir teklif gelince de bu hayata dalmış oldum.

- Nasıl geldi Güney'den teklif?
- Yılmaz Güney gençlik yıllarında babamın setlerinde çalışmış, babamı iyi tanıyan, Levent'te arka komşumuzdu. Çocukluğumdan tanırdım. Arkadaş diye bir filme başlamışlar 13 yaşında bir kızla. Babası son anda vazgeçmiş, oynatmamış kızını. Yılmaz Abi de soruşturmuş, 'Turgut Abi'nin kızı var' demişler. Kıyıkent'te yazlıktaydık, bize geldi Yılmaz Abi, kız görmeye!

- Peki o yaşlarda size ne ifade ediyor Yılmaz Güney?
- Politik olarak hiçbir şey! Çünkü benim politikayla, dünyanın gidişatıyla ilgim yok, havai bir genç kızım. Yılmaz Güney bana şahsiyetli, iyi bir oyuncu, kaliteli bir yapımcı olarak bir şey ifade ediyor ama. Onunla oynamak hoş bir macera olarak göründü gözüme tabii. Ama babam kabul etmedi!

- Aa neden?
- Çünkü babamla Yılmaz Güney'in fikir ayrılıkları vardı. Babam sağ görüşlüydü, şoven milliyetçi değil ama konumu gereği sermayenin yanında bir adam. Yılmaz Abi de malum! Babam dedi ki 'Yılmaz seni severim ama kızımı senin filmine alet etmem!' Ben 18 yaşımı yeni doldurmuşum, Yılmaz Güney de hapisten yeni çıkmış. Neyse Kıyıkent'in bütün sakinleri bir oldu, babamı ikna etti. Bu kez de 'Tamam ama kızım asla senden para almaz' demiş, gurur yapmış. Yılmaz Abi film bittikten sonra, para almadığım için çok güzel bir elmas broş hediye etmişti.

- Yılmaz Güney'e platonik de olsa bir yakınlık hissettiniz mi?
- Hiç olmadı. Zaten Yılmaz Abi, Fatoş'la (Güney) evliydi. Fatoş sarışın, mavi gözlü, dünya güzeli bir kızdı, şimdi benim sevgili arkadaşım... Hep setteydi. Yani kadın-erkek duygusu şeklinde değildi benim hissettiğim şey, çok etkileyici bir insan, oyuncu olarak görürdüm onu, hayranlık duyardım.

- Arkadaş'tan önce ve sonra diye bakıyor musunuz hayatınıza?
- Aynen öyle. O filmden sonra kendimi çok daha iyi tanıyabildim, hayatımda ikinci sayfayı açtı.

- Küçük burjuva kızı olmaktan çıktınız diye mi?
- Aslında burjuva kültürü almanın yararı olduğunu düşünüyorum. Temeli daha iyi kuruyorsun, üzerine daha anlamlı şeyler ekleyebiliyorsun. Onun için hiçbir dönemimi kınamıyorum.

- Filmin beğenilmesi, ilgi görmesi ne değiştirdi hayatınızda?
- Film değiştirmedi beni; filmden sonra girdiğim muhitler, tanıdığım insanlar değiştirdi. Çocuklarımın babası Şanar Yurdatapan'la tanıştım... Ayrıca genç yaşta şöhret oluyorsunuz. Daha o şöhreti kaldıracak durumda değilken size çok ciddi yaklaşıyorlar. Yani 18 yaşında kız değil, Arkadaş'taki Melike Demirağ olarak... Girdiğiniz muhit sizden çok daha büyük, yaşamış, görmüş ve o andaki güncel politik olayların içinde yaşayan insanlar. Siz de silkelenip kendinize geliyorsunuz.
Haberin fotoğrafları