kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

İngiltere’de ‘siyaseten doğruculuk’ raydan çıktı - Perihan KORKMAZ

Perihan KORKMAZ / LONDRA
Giriş Saati : 21.02.2009 09:36
Güncelleme : 21.02.2009 15:49
Yeni Haber
LONDRA - İngilizler başkent Londra'yı gelip geçenlerin kenti olarak nitelendirir... Şehre farklı nedenlerden dolayı dünyanın dört bir yanından yapılan göçler, aralıksız olarak 400 yıldan bu yana devam etmekte. Türkiye'den göç edenlerde yüz binlere varan sayılarıyla bu göçe katılanlar arasında. Londra'nın 8 milyona yaklaşan nüfusu içinde her üç kişiden biri etnik bir gruba mensup, ev ortamında konuşulan 300'ün üzerinde farklı dil sayısıyla dilbilim açısından dünyanın en çok çeşide sahip şehri. Geri kalan çoğunluk ise İngiliz yazar Daniel Defoe'nin İngiliz ırkını tanımlamasıyla; 'melez, soyu karışık.'

Karışıklık arttıkça 'siyaseten doğruculuk' denen sosyal sansür mekanizması obsesyon haline dönüştü. Sansürle, toplumda insanların birbirini kıracak kelimeleri kullanmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Buna göre insanların birbirinden farklılıkları olan siyah, tembel, şişman, sakat, ihtiyar gibi özelliklerini sıfat olarak kullanmak incitici olabileceği için önlem alınıyor.

Öte yandan bu sıfatların karşıtı olan beyaz, çalışkan, zayıf, genç kelimeleri siyaseten doğru, kullanılabilir. Sadece hakaret olarak algılanma ihtimali olan kelimeler sansürleniyor. Devlet bir nevi iletişimi denetliyor, bunları düzenleyici kanunlar çıkarıyor. Mesela iş ilanında 'İskoçyalı ahçı aranıyor' demek siyaseten doğru değil, aranan ahçının milletini belirtmek o milletten olmayanlara ayrımcılık yapmak olarak algılanabilir. 'Sansürleme' kötü bir çağrışım yapıyor olsada politikacılar arasında çok çeşitli kültürleri barındıran toplumlarda diplomasi dilinin halka uygulanmasının işe yaradığı görüşü hakim.

Londra devlet tiyatrosunda geçen hafta sahnelenmeye başlanan 'İngiltere Halkı Çok İyi' adlı yeni oyunda şehre göçün hikayesi bu siyaseten doğruluk doktrinini alt üst ediyor. Oyun, Londra'ya yapılan dört büyük göçten sırasıyla Fransa'da katolik kilisesinin zulmünden kaçan protestanlar, İrlanda'daki kıtlıktan İngiltere'ye sığınan katolikler, çarlık Rusya'sından kaçan doğu Avrupalı Yahudiler, Doğu Pakistanda'ki sellerden kaçan Bangladeşli müslümanların klişeleşmiş özellikleri üzerine kurulu. 'Sahnede tabu olmaz' sözü uyarınca Londra'nın etnik azınlıkları hakkında söylenen kalıplaşmış, siyaseten doğru olmayan tüm kültürel özellikleri bir bir karikatürize ediyor.

Sümüklü Fransızların kurbağa yediği, yakın akrabasıyla evlenen ve karısını döven ayyaş İrlandalıların yeni taşındıkları eve domuzlarını da beraberinde götürdükleri, başının iki yanından sarkan komik lüleli saçlı Yahudilerin komünistken kapitaliste dönüştüğü, İngilizce konuşmayan Somalili ilticacıların hırsızlığı, Bangladeşli müslümanların cihatçılığı ve Bin Laden hayranlığı, göçmenlerin uyuşturucu satıcısı olduğu ve tüm bu klişelerin savunucusu liberal sınıf hicvediliyor.

DOKUNMAYIN IRKIMA, HASSASTIR!

Oyun komedi tarzında hazırlanmış olmasına rağmen seyiricinin tümünü güldürmüyor. Ait oldukları etnik azınlığın küçültüldüğü ve gülünç duruma düşürüldüğü kanısında olan ve bir etnik azınlığın hicvedilmesini alay edilmeyle eşdeğer görerek rahatsızlık duyanlar, 'bu devirde böyle oyun olur mu' diyerek tepki gösteriyor.

Londra'nın oyuna konu olan etnik göçmenlerinden bazıları, oyunu 'ırkçı ve incitici' buldu. Etnik azınlıkların entellektüel kesimi, yazarın kendini istediği gibi yorumlama hakkı olduğunu kabul ediyor ancak eğlence aracı olarak diğer halkları küçültmeyi seçmesini ve onlarla dalga geçmesini doğru bulmuyor. Merkez sağın gazetesi Standard, mültecileri küçük düşürdüğü, sol eğitimli Guardian gazetesi, Londra'nın etnik çeşitliliğini şad etmekten çok uzak bulduğu oyunun herkesten nefret ettiği yorumunu yaptı.

IRKSAL TARİH KARİKATÜRİZE EDİLDİ

Oyunun yönetmeni aynı zamanda devlet tiyatrosunun sanat yönetmeni Nicholas Hytner, Britanya'nın ırksal tarihinin karikatürize edilerek anlatıldığını söyleyerek oyunu savundu. Oyunun yazarı Richard Bean'e göre sahnede sarfedilen cümleler bir oyun yazarının toplumu yansıtması sorumluluğundan başka birşey değil. Tüm yaptığı bir yazarın kendini öfkelendiren bir konuyu ele alması ve bulduğu yarayı açıp üzerine tuz dökme inancını yerine getirmekten ibaret. Çünkü İngiliz toplumunda göçmenlerin toptan anarşist, terörist ya da suçlu olduğuna inananlar yok değil, çok.

İngiliz kültüründe soğuk şakalar önemli derecede bir yere sahip ve insanların olay ve durumlara siyah-beyaz yaklaşımı hakim. Ayrıca bir zamanlar üzerinde güneş batmayan Britanya imparatorluğunun varisçisi olmakla övünen İngilizler, hala içlerinde yaşayan göçmenlerin kültürleri hakkında basmakalıp bilgilerle yetinmekte. Onlar hakkında bilgi dağarcıklarını zenginleştirmek için çaba sarfetmedikleri için göçmenler konusu açıldığında nasıl konuşacaklarını bilmiyor ve yanlış kelimeleri seçerek kırıcı olmaya meyilliler. Bunlarda İngilizlerin siyaseten söylenmesi doğru olmayan basmaklıp denilebilecek klişe özellikleri...

İşi mizah olanlar, 'Tüm bu çeşitlilik bir araya konulunca mizah için bundan daha güzel malzeme olur mu?' diyerek, zaten oyunun adı olarak seçilen 'İngiltere Halkı Çok İyi' ninde mizahi bir anlama sahip olduğuna dikkat çekti ve isteyenin sonuna ünlem koyarak anlamasını, isteyenin ünlemsiz almasını tavsiye etti.

Oyunun yaratıcıları, karşıtları ve kırdıklarıyla bir araya gelip konuyu tartışmaktan yana. Tartışmaya temkinli yaklaşanlar ise kültürlerin çok karışık olduğu toplumlarda onları mizah uğruna sahneye taşımak ya da yuvarlak masa etrafında tartışmak yerine etnikler arasında gerilime yol açmamak için 'siyaseten doğruluk' doktirini çerçevesinde sessiz kalmayı öneriyor.