kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Şubat 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
SOLİ ÖZEL

Dönüp bakınca

Bundan altı yıl dört ay iki hafta önce Ergun Babahan'ın teklifi üzerine Sabah gazetesinde yazmaya başladım. Yazılara başladığımda 11 Eylül saldırılarının ardından dünyaya sopayla nizam verme arzusu kabaran ABD, Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme planları çerçevesinde Irak işgaline hazırlanıyordu.
Ekonomik krizin yaralarını nihayet sarmaya başlamış Türkiye siyasal yapısını sarsacak, derin bir iktidar kaymasının önünü açacak genel seçimlere gidiyordu. Aralık ayında yapılacak AB zirvesi Türkiye'nin üyeliği hakkında çok önemli bir karar verecekti.
Aradan geçen yıllarda dünya değişti. Yapısal olarak Batı'nın mutlak hakimiyeti erimeye başladı. Kapitalizm dönüşümsel krize girdi. Dünya ölçeğinde güç yeniden dağılmaya başladı. Eski yaklaşım ve formüller sorun çözmede geçerliliklerini yitirdi, yenileri berraklaşmadı. Küreselleşme kendi siyasi yapılanmalarını oluşturamadığı için dara düştü, toplumlar fiziksel ve ekonomik güvenlik kaygılarıyla içe kapandı.
ABD'nin Irak planları tutmadı. Bush yönetimi lanetle anılarak tarih sahnesinden çekildi . Arkasında yalnız siyasal anlamda karmakarışık bir dünya da bırakmadı. Dünyaya yetmiş yıldır görülmemiş bir ekonomik krizi de armağan etti.
Aynı ABD, bir siyahı başkan seçerek kendini yenileme gücünü gösterdi. Yükselen güçler Çin ve Hindistan ile Brezilya'nın henüz kıvama gelmemiş olmaları, eski dev Rusya'nın ancak petrol fiyatları sayesinde ağırlık taşıdığı anlaşıldığından dünya yeniden ABD'ye döndü . Ama ABD artık müttefiklerini, dostlarını daha fazla dinlemek, uluslararası ilişkilerin kurumsal mimarisini daha katılımcı yapmak, gücü eskiye göre daha fazla paylaşmak zorunda.
Türkiye de bu dönemde derin dönüşüm geçirdi. AB süreciyle güçlenen iktidar kaymasının şiddeti yerleşik odakları sarstı. Toplumda dalgalanma yarattı. Kutuplaşma ve otoriter eğilimler arttı ama, geçmişte hiç konuşulmayan konuların tartışıldığı bir ortam da oluştu. Siyasal kültürün hak ve özgürlükler konusundaki sığlığı, hukuk devleti anlayışının hiçbir siyasi akımda köklü inanca dayanmaması, popülizmin cazibesi çoğunluk tahakkümü tehlikesini artırdı. Çağa uygun muhalefet eksikliği siyaseti tıkadı.

Teşekkür borçluyum...
Aynı dönemde Türkiye'nin bölgesel güç olarak iddiası arttı. Irak sonrasının yeni gerçeklerine uyum sağlamaya, siyasetine ayar vermeye başladı. Afganistan/Pakistan'a kadar uzanan yeni Ortadoğu coğrafyasında iddia sahibi oldu. Bazı konularda kilit stratejik aktör haline geldi.
Bu sütunda bu iddiaların sürmesinin Türkiye'nin kendi iç dönüşümünü özgürlükçü, hukuka saygılı bir demokratikleşme ile pekiştirmesine bağlı olduğunu savundum.. Ülkenin iç dinamikleri bunu sağlayacak enerjiyi üretemediğinden AB hedefinin gerekli çerçeve ve disiplini sunduğunu, savrulmaları önlediğini düşündüm. Kendisine çok yalan söylemiş ve aynaya bakmaktan hoşlanmamış bir toplumun bu kavrukluktan ve komplo takıntısından kurtulması gerektiğini savundum. Türkiye için neyin iyi olduğunu bulmaya çalışırken, bunu dünyayı doğru anlayarak ve bana önemli gelen değerlere sahip çıkarak yapmaya çalıştım.
Ayrılıklar pek bana göre değildir. Zor gelir. Sevdiğim yerleri, alışkanlıkları, kurulmuş bağları bırakmaktan, terk etmekten hoşlanmam. Bugün Sabah gazetesindeki son yazım . Yani ayrılıyorum. Bu gazetede yazdığım süre içinde üç patronum oldu. Hiçbir dönemde gazete yönetimleri bir günden diğerine yazdıklarıma karışmadı. Bu gazetede hep fikren özgür bir ortamda çalıştım. Kendi bilgim ve değerlendirmelerim ışığında doğru bildiklerimi yazdım sizinle paylaştım. Tabii ki yanıldığım noktalar oldu ama bu kadar çalkantılı bir dönemde olmamasına şaşılırdı. Dış haberler servisi beni hep destekledi, pek çok kez sabırla, geciken yazılarımı bekledi. Hepsine, hepinize teşekkür borçluyum.
Hoşçakalın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın