kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Şubat 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
SOLİ ÖZEL

Gazze'den sonra (2)

Hamas'ın Şam'da yaşayan lideri Halid Meşal Cuma günü son Gazze saldırıları sırasında yalnızca Suriye, İran ve Türkiye'nin kendilerine destek verdiğini söylemiş. Türkiye'nin Batı'ya sırtını mı döndüğü tartışmalarının alıp başını gittiği, bu konuda epeyce de saçmalığın fikir diye ortalıkta dolaştığı bir ortamda bunu Ortadoğu usulü bir gol diye değerlendirebilirsiniz.
Buna karşılık, eğer Türkiye mutlak surette Hamas yanlısı idiyse bundan rahatsızlık duyması gereken Filistin devlet başkanı Mahmud Abbas da Türkiye'de iki gün geçirdi. Kısacası Türkiye Filistinlilerin kendi aralarındaki çatışmalarda da Filistin ile İsrail arasındaki büyük meselenin çözümünde de tarafların bir şekilde etkisinin olduğuna inandıkları ya da en azından yanlarında görmek isteyecekleri bir bölge gücüdür. Üstelik bölgedeki siyasal denklem hızla değişmektedir. Yeni kurulacak denklemde Türkiye geçmişe göre daha farklı ve daha etkili bir konumda olma potansiyeline sahiptir.
İsrail'in son Gazze saldırısı yalnızca ahlaki açıdan bir facia değildi. Stratejik olarak da askeri gücün sınırlarını gösterdi. Sonuçta İsrail siyaseten Hamas'ı yok edemediği gibi bu örgütün katılmadığı herhangi bir barış girişiminin anlamsız olacağı konusunda bir mutabakat uluslararası camiada da yerleşti.
Bunun ötesinde 1967'den beri bu ülkenin siyasetlerini dayandırdığı stratejik çerçevenin de artık miadını doldurduğu açığa çıktı. ABD ile İsrail ilişkilerinin bugünkü yakınlığı 1967 savaşından sonra ortaya çıkmıştı. O dönemde İsrail, İran ve Suudi Arabistan ile birlikte ABD Başkanı Nixon'un adıyla bilinen doktrinin gereği Washington'un bölgedeki stratejik ortağıydı. 1979'da İran'ın devrim nedeniyle devreden çıkmasıyla İsrail askeri/stratejik boyutta ABD'nin tek bölgesel dayanağı olarak kaldı. Bu şekilde de Amerikan yönetimlerinden açık çek alarak kendi maksimalist tasavvurlarını hayata geçirecek işler yaptı.

Türkiye'nin çıkarları için...
Tel Aviv'in istediğini herhangi bir müeyyideye maruz kalmadan yapabildiği bu devir artık bitti. Bundan sonra ya bir şekilde bugüne dek gerçekleştirilemeyen iki devletli çözümün hayata geçirilebilmesi için herkes çaba gösterecek ya da iki uluslu bir devlet projesi giderek Filistinliler arasında daha fazla itibar görecektir. Batı Şeria'nın Ürdün'e, Gazze'nin Mısır'a bağlandığı çözüm arayışları ham hayal olmaktan öteye gitmez.
Bu durumda Türkiye'nin çıkarı Filistin sorununun çözülmesinde ve İsrail-Suriye arasında bir türlü varılamayan barış antlaşmasının sonuca ulaştırılmasındadır. Zira bu meseleler halledilmedikçe bölgede istikrarsızlık sürecek, ekonomik kalkınma sorunları arka plana atılacak ve bölge şiddet üretmeyi sürdürecektir. Dolayısıyla bölgedeki istikrarsızlıktan rahatsız olan Ankara'nın sorunların çözümü için devreye girmesi normaldir. Ankara İsrail'in bölgeyi sürekli istikrarsızlığa mahkum eden politikalarına karşı çıktığı gibi, yegane geçerli çözüm sayılan iki devletli bir çözümün hayata geçirilmesi için de çalışacaktır.
Türkiye'nin bu hedefine ulaşabilmesi Ortadoğu siyasetine ve sorunlarına Atlantik ittifakının bir üyesi olarak katkıda bulunmasıyla mümkündür. Ortadoğu ülkelerinden Türkiye'yi ayıran ve bu ülkelerdeki halkların özlemlerini yansıtan özellikleri laikliği ve demokrasisidir. İç politikada yaşanan gelişmeler Türkiye'nin bu özelliklerini ancak AB sürecini kararlılıkla sürdürdüğü taktirde koruyabileceğini de göstermektedir. O nedenle Türkiye'nin Ortadoğu'nun kaygan zemininde siyaset üretirken bölgeyle ortak paydalarını vurguladığı kadar Atlantik ittifakı içinde bir ülkenin taşıdığı özelliklerini de pekiştirmesi şarttır. Kısacası bu anlamda Türkiye bir öncelik belirlemek zorundadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın