kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
20 Ocak 2009, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Bahçeli'den hükümete eleştiri

AA
Giriş Saati : 20.01.2009 12:15
Güncelleme : 20.01.2009 22:37
Yeni Haber
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hükümetin İsrail'in Gazze'ye saldırıları sonucunda izlediği dış politikayı eleştirerek, ''Başbakan, bir yandan Hamas'a göz kırpmakta, diğer yandan İsrail'le ilişkileri hiçbir şey olmamış gibi sürdürmek istemektedir. Bunlar tam bir çelişkidir'' dedi.

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Bahçeli, İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırılar ile AK Parti Hükümetinin bu saldırılar karşısında izlediği politikayı değerlendirdi. Bahçeli, sağlanan ateşkesin, kalıcı olması ve daha fazla acılara neden olmamasının, en büyük temennileri olduğunu söyledi.
Bahçeli, yıllardır PKK terörüyle haklı ve meşru mücadeleye köstek olan, terörizmin çok sayıda can kaybına göz yuman uluslararası camianın, İsrail saldırıları karşısında sessiz kalmayı tercih ederek ikiyüzlü siyasetlerini bir kez daha gösterdiklerini ifade ederek, ''Başta Arap ve diğer İslam ülkeleri olmak üzere yöneticilerinin duyarsızlığına öfke duyan milyonlarca Müslüman, sokak ve caddelerde bu acıları paylaşmış ve İsrail'e haklı olarak öfkelerini ortaya koymuşlardır'' dedi.

MHP'nin, Filistinli kardeşlerinin yanında olduğunu, acılarını paylaştığını, bu konuda sessiz ve suskun kalanları eleştirdiğini dile getiren Bahçeli, şunları söyledi:

''Ancak, son zamanlarda Gazze saldırılarını protesto için ülkemizde yapılan gösterilerin maksadını aşan bir seyir izlemeye başladığı da gözlenmektedir. Giydikleri tuhaf kıyafetler ile ellerinde Türk bayrağı taşımayan, Filistinli liderlerin resimleri ve bayrakları ile gösteri yapanların niyetinin ne olduğunu sorgulamak, bunun ne manaya geldiğini ayrıca anlamak gerekmektedir. Milliyetçi Hareket, elbette ki bütün mazlum milletlerin huzur, barış ve hakkaniyet içinde yaşamalarını savunan küresel bir düzen tesisini arzulamaktadır. Bu konuda büyük devletler kurmuş ve kıtaları yönetmiş Türk milletine tarihin ve yaşanan gerçeklerin bir rol ve sorumluluk yüklediğine, Türkiye'nin de buna hazır ve talip olması gerektiğine inanmaktadır. Ancak bahsettiğimiz bu stratejik vizyonun merkezinde mutlaka Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti ve Başkentimiz Ankara olmalıdır. Biz sorunlara ne Orta Doğu'dan, ne Avrupa'dan ne de Amerika'dan bakamayız.''

''AKTİF POLİTİKA BALONLARI BİRER BİRER PATLIYOR''

Bahçeli, yaşanan bütün gelişmelerin, ''artık tam bir iflasa sürüklenen Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının yeni bir hezimetini ortaya çıkardığını'' ileri sürerek, ''Yıllardır şişirilen, büyüyen ülke, gelişmiş Türkiye, aktif politika balonları birer birer patlamaktadır. Son patlayan balon ise Orta Doğu'da sözü geçen ülke olduğumuza dair ispatı sahibinden menkul efsanenin gerçek durumunun ortaya çıkmış olmasıdır'' dedi.
İsrail'in Gazze'ye saldırısının, İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da görüşmesinden 5 gün sonra başladığına dikkati çeken Bahçeli, Erdoğan'ın geçen haftaki grup toplantısında yaptığı konuşma ile El-Cezire televizyonundaki mülakatına değindi.

Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın Olmert'le Gazze konusunu görüştüğünü ve İsrail saldırısından önceden haberdar olduğunu öne sürerek, şöyle devam etti:

''Hükümetin bir yandan kamuoyunun gönlünü almak için olaylar karşısında sarf ettiği hamasi sözler, öte yandan İsrail'e yönelik yaptırımlardan ısrarla kaçınma çabası ve diğer taraftan ise medya üzerinden İsrail'e dönük eleştirisi tam bir müflis siyasetçi kurnazlığı olarak tarihe geçmiştir. Başbakan, bir yandan Hamas'a göz kırpmakta, diğer yandan İsrail'le ilişkileri hiçbir şey olmamış gibi sürdürmek istemektedir. Bir yandan Filistinli yaralı konuklarımızı gözyaşları arasında ziyaret etmekte, öte yandan İsrail'in bomba atan uçaklarının eğitimi için Türkiye'nin imkanlarını kullanmasını görmezden gelmektedir, Bunlar tam bir çelişkidir. Bunlar tam bir iki yüzlüktür. Tam bir çaresizlik ve acziyetin emareleridir. Hükümet, son olaylar karşısında çok kötü bir diplomasi sınavı vermiş, Türkiye'yi iddia edildiğinin aksine; çözümde etkisiz ve gelişmelerden habersiz, ara bulmakta taraflı, karanlıkta ıslık çalan, karnından konuşan bir ülke durumuna düşürmüştür. Bizim yıllardır dile getirdiğimiz gerçeği, bu sefer bütün kamuoyu, görmüş ve hükümetin nasıl bir itibar kaybı yaşadığını anlamıştır. Hükümetin telaşı ve içe dönük mesaj verme kaygılarının esası budur.''

''İSRAİL'LE İLİŞKİYİ 'KES' DEMİYORUZ''

Bahçeli, meseleye, ''bekarlık ve boşanma'' arasında kurulmaya çalışılan ilkel ve argo anlayışla yaklaşmadıklarını bildirdi. ''Biz kimseye İsrail'le ilişkileri şu aşamada kes de demiyoruz. Ancak Mehmetçiğin başına çuval geçirildiğinde gösterilen, 'Nota dediğin müzik notası değildir' pişkinliğinin burada da sergilemesini istemiyoruz' diyen Bahçeli, Başbakan Erdoğan'dan, telefonlardan kaçmamasını, aksine görüşmesini, dostluğu ile övündüğü muhataplarını ihtar ve ikna etmesini, ilişkilerinin yakınlığını kullanmasını talep ettiklerini bildirdi.

Türkiye'nin geçen yıl Kandil Bölgesine yapmayı denediği kara harekatını, daha 6. gününde durdurmaya yeltenen Amerika Savunma Bakanının, 20 gün boyunca çocuklar bombalanırken nerede olduğunu, bir de bu çerçeveden sorgulaması gerektiğini ifade eden Bahçeli, ''Bu siyaset anlayışı içte ve dışta maalesef Türkiye'yi omurgasız, çaresiz, ilkesiz ve güvenilmez bir ülke durumuna düşürmüştür. AKP kendi karakterini, maalesef ülkemizin uluslararası ilişkilerine de taşımış ve itibarını zedelemiştir. İsrail-Filistin meselesinde Başbakan'ın ikircikli ve yanar döner tavrının tam özeti Anadolu insanının ferasetiyle şudur; Eline almış çekici, 'hem nalına, hem mıhına.' Ya da 'ne nalına ne mıhına'. Durum tam olarak bundan ibarettir'' diye konuştu.

Uluslararası temsil ve ilişkilerin, deneme yanılma tahtası olamayacağını belirten Bahçeli, ''yapılan yanlışların milletin siciline işleneceğini ve AK Parti hükümetinin yerinde yeller estiği vakit de karşılarına utanılacak kara leke olarak getirileceğini'' söyledi.

BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİ

Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın, Büyük Orta Doğu Projesi'nin ''doğmadan ölen bir proje'' olduğunu da itiraf ettiğini ifade ederek, ''Ortada kalmışlık duygusu yaşayan Hükümetin, Orta Doğu'da özel temsilci sıfatı ile ülke ülke gezinen bir amatör diplomatı da 'BOP'un çöktüğünü ilan etmiştir'' dedi.

Bunun sevindirici bir gelişme olduğunu vurgulayan Bahçeli, ''Uluslararası alanda atılacak her adım, mutlaka ince hesaplar ve derin analizler sonucu olmalı; milli beka ve ülkenin itibarı, ham hayaller ve basit meşruiyet arayışlarının üstünde tutulmalıdır. Uluslararası ilişkiler, üzerine hesapsızca atlanarak denenecek, tutmayınca da 'ne yapalım ölü doğdu' denilerek üstünün toprakla örtüleceği bir mevta değildir'' ifadesini kullandı.

Bahçeli, BOP'un, Avrasya ve Orta Doğu'yu terbiye etme ve dönüştürme projesi olduğunu savundu. ''Enerji ve su kaynaklarının bulunduğu Afrika'nın batı ucundan, Orta Asya'nın doğusuna, Kafkaslar'dan Kuzey Afrika'ya kadar olan coğrafyaya, küresel güçlerin yalnızca insaniyet namına ve iyi niyetle yaklaştıklarına inanmak için ancak Recep Tayyip Erdoğan olmak gerekmektedir'' diyen Bahçeli, şu soruları sordu:

''Türkiye Cumhuriyeti, Başbakanına, başka ülkelerin devlet adamlarınca görev verilecek kadar küçük görülen bir taşeron ülke midir? Talip olunan bu projenin milli bekamızla olan ilişkisinin projeksiyonu çıkarılmış mıdır? Milli menfaatlerimizle küresel güçlerin menfaatlerinin örtüşen ve çatışan noktalar açısından stratejik analizi ayrıntıları ile yapılmış mıdır? Küresel aktörlerle AKP'nin düşe kalka beraber yürüdüğü bu yolda, kaçınılmaz çatışma ve kavşak noktaları karşımıza geldiği vakit ne yapılacağı hesaplanmış mıdır? Yoksa öngörülmeyen bu pürüzler ilerleyen süreçte karşımıza çıktığında, tıpkı şu anda Ermenistan ile ve Barzani'yle kucaklaşıldığı gibi, milli bekanın gerekleri küresel oyunlara feda mı edilecektir? İsrail ile Hamas arasındaki son gerilimden sonra BOP Eşbaşkanı kartvizitini yırtıp atmış mıdır? Gelişmiş 8 ülkenin tevdi ettiği Eşbaşkanlık görevinin üstlenilerek ülkemize dönüldüğü 16 Haziran 2004 tarihinde, Başbakan tarafından havaalanında yapılan açıklamada; Türkiye'nin, 'artık tribünden dünyada olup bitenleri izleyen seyirci değil, sahada bizzat tüm oluşumların içinde' olacağı heyecan ve iştahla açıklanmıştı. O halde, bu proje 'ölü doğmuş' ise Türkiye uluslararası ilişkilerde, AKP eliyle yeniden tribüne mi çıkmıştır? Mekik diplomasi danışmanın ifadesiyle bu proje 'çöktüğüne' göre enkazın altında hangi ülke, hangi hükümet, hangi başbakan ve hangi parti kalmıştır?''