kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Aralık 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Emlak Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Demokrasinin güzel tarafı

12 Eylül'ün ardından meşhur bir "Aydınlar Bildirisi" yayımlanmıştı. O bildiriye imza atanlar bir anda kendini Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde sanık olarak bulmuştu.
Aralarında paniğe kapılıp imzasını inkâr eden de çıkmıştı, imzasına sahip çıkan da.
Aradan yıllar geçti, bu kez yine bir grup gazeteci, akademisyen tabu bir konuyu imzaya, dolayısıyla tartışmaya açtı.
Ermenilerden özür meselesi Türkiye'de yeni bir tartışma başlamasına neden oldu. Bildiriye tepki gösterenler, destek verenlerden daha fazla görünüyor.
Aslında imzacı sayısını takipten ziyade bu konunun tartışılıyor olmasına bakmak daha önemli olabilir, çünkü sonuçta tarihi bir olayla yüzleşme meselesi gündemde.
1915'te Ermeni Tehciri kararını alıp bir halkın kitlesel olarak yıkımına yol açan İttihat ve Terakki faşizmiydi.
Faşist bir karardı, çünkü belli bir etnik gruba karşı alınmıştı.
Bu, komitacı bir grubun alıp uyguladığı bir karardı.
Bu bir gerçek.
Özür dileme kampanyası ile Ermeni Tehciri meselesi daha geniş kitleler tarafından öğrenilip tartışılacak.
Bu önemli bir gelişme.
Bir kalemde silip atılamaz.
Bu işin bir yönü.
Diğer yönü ise böylesi tabu bir konunun 2008 Türkiye'sinde özgürce tartışılabilmesi.
Benzer bir dilekçe Ermenistan'da özgürce gündeme gelemez.
İçinde bulunduğumuz coğrafyanın önemli bir bölümünde böyle bir konu hayal bile edilemez.
Bu Türkiye'de demokratik olgunluğun vardığı noktayı göstermesi açısından çok önemli.
Özür dilemeye karşı çıkanlar da var ve bunlara Başbakan Erdoğan da dahil.
Ama herkes fikrini serbestçe söylüyor.
Kimse dilekçeyi imzalayanları bir emirle mahkemeye sevk etmiyor, savcı önüne çıkarmayı düşünmüyor. Evet demokrasimizin eksikleri, yanlışları var.
Bu sorunlar kısa vadede ortadan kalkacak gibi de görünmüyor.
Sonuçta "kul" kültüründen yurttaş kültürüne geçen bir ülkeyiz ve demokrasi talebi zaman içinde güç kazanıyor.
Yine de bu tip gelişmeler demokrasimizin çıtası hakkında insanı iyimserliğe itebiliyor.
Dediğim gibi bu dilekçeye imza atanlar, atanları eleştirenler ve karşı çıkanlar var.
Ama hepsi demokratik bir zeminde ve genelde saygılı bir çerçevede yaşanıyor.
1980 Darbesi'nden bu yana dilekçe konusunda geldiğimiz nokta çok da küçümsenemez.
İster özür dileyin, ister dilemeyin.
Bu toplum Ermeni Tehciri gibi bir meseleyi tartışmayı medeni bir şekilde becerebilirse, önemli bir eşik aşılmış olacak.
Dilekçe meselesi bence bu açıdan önemli.