kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Aralık 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Ilısu Barajı ve insan hakları

Sivil toplum örgütlerinin ve hukukçuların çabalarıyla "İnsanın doğuştan sahip olduğu" varsayılan hakların listesi sürekli uzuyor.
"Yaşam hakkı" ile başlayan listede artık "Çalışma hakkı", "Beslenme hakkı", "Enerji ihtiyacını karşılama hakkı" ve "Suya erişim hakkı" gibi kriterler de yer alıyor.
Hepsine katılıyoruz. Daha yaşanabilir bir dünya, daha adil bir küresel düzen için tüm insanların bu hakların hepsinden yararlanmaları gerektiğine inanıyoruz.
Ancak bu haklarla yatıp kalkan bazı sivil toplum örgütlerinin şimdi Ilısu Barajı'nın tehlikeye girmesini neredeyse şenliklerle kutlamaya kalkmalarını anlayamıyor, söylemleri ile eylemleri arasındaki derin çelişkiyi görmezlikten gelmelerine şaşırıyoruz.
* Ilısu Barajı sağlayacağı istihdam ve tetikleyeceği ticari faaliyet ile en az 80 bin kişiye doğrudan, 200 bin kişiye de dolaylı iş yaratarak, aileleriyle birlikte bir milyon kişiyi "Beslenme hakkı"na ve onun sonucu "Onurlu yaşam hakkı"na kavuşturacak.
* Ilısu Barajı sayesinde inşa edilecek yepyeni bir Hasankeyf'le binlerce kişiye sağlıklı ve çağdaş imkanlara sahip kentte yaşama hakkı sunulacak.
* Ilısu Barajı'nın hidroelektrik santrali yıllık 3,833 milyar kilovat saat elektrik üretimiyle Türk halkının sürekli, yeterli ve makul fiyattan "Enerjiye ulaşım hakkı"na hayati katkıda bulunacak.
* Ilısu Barajı'nın 11 milyar metreküp su toplayabilecek gölüyle yalnızca Güneydoğu topraklarının binlerce yıllık su hasreti son bulmayacak, ayrıca onbinlerce kişi de yaşamları boyunca "Suya erişim hakkı"na kavuşacak. Hem de bir litre suyun bir litre petrolden daha pahalı olmaya başladığı bugünümüzde. Hem de suyun elmastan bile değerli hale geleceği iddia edilen yarınımızda.

Düşündürücü bir kampanya
Bazı sivil toplum örgütleri ve çevreciler bizi şaşırtmakla kalmadı, son iki ayda dozunu sürekli artırdıkları kampanyayla içimize kuşku da düşürdü. Özetleyelim:
Ilısu Barajı 1.2 milyar avroya mal olacak ve yüzde 100 dış krediyle finanse edilecek. Fransız, Avusturya, Alman, İsviçre ve İtalyan bankaları finansmanı taahhüt ettiler. Alman, İsviçre ve Avusturya hükümetleri de kredilere garanti vermeyi kabul ettiler. Güvenceler, "Hermes" (Almanya), "SERV" (İsviçre) ve "OeKB" (Avusturya) dış ticaret kredi garantisi kurumlarınca üstlenilecekti.
Ekim ayı başında, tam tarih belirtmek gerekirse 7 Ekim'de, üç garantör hükümet Türkiye'ye ortak bir uyarı gönderdi: "Projede öngörülen yükümlülükler yerine getirmeden inşaata başladınız. Eksikleri gidermeniz için 60 gün süre tanıyoruz." (Not: Saydıkları eksikler 153 kalem tutuyor!) Üç hükümetin verdikleri süre 12 Aralık'ta dolacaktı.
Ve bu uyarıyla birlikte, bazı çevrelerin "Kamuoyunu aydınlatma" adına düğmeye basmasıyla Alman, İsviçre ve Avusturya basınında sistemli bir kampanya başlatıldı.
İki ay boyunca -abartmıyoruz- hemen hergün bu ülkelerin basınında, Ilısu'yla ilgili ya bir haber yayınlandı, ya bir yorum.
Hem de kum saati çalıştırılarak, "Sürenin dolmasına şu kadar kaldı" notu düşülerek.
Hem de Türkiye'nin meydan okuduğu ima edilen kışkırtıcı ifadeler kullanılarak. Buyurun:
* "Türkiye tartışmalı Ilısu Barajı'nda eleştirileri gözardı ederek çalışmaları sürdürüyor..."
* "Barajın yapımına karşı çıkanlar, Türkiye'nin verdiği sözleri dikkate almaksızın inşaata devam ettiğini kanıtlayan fotoğraflar gönderdiler..."
* "Türk baraj projesi Alman finans çevrelerinin şartlarını da görmezden geliyor..."
* "Türkiye hiçbir güvence vermiyor. 'Artık yeter' diyerek kapıyı çarpma zamanı geldi..."
Ve sonunda muratlarına erdiler. Avusturya projeden çekildi. Almanya ile İsviçre'nin de "Baskılara" dayanamayıp vazgeçecekleri iddia ediliyor.
Hükümetlerin kararı nedeniyle bankalar da finansman desteğini çekerler mi; göreceğiz.
Ama şurası kesin: Hiç dış kaynak sağlanamasa bile Ilısu Barajı mutlaka yapılacak. Çünkü Türkiye'nin su ve enerjide mümkün olduğunca kendine yeterli duruma gelmesi hedefinde Ilısu çok önemli bir aşama oluşturuyor.
Hem sonra, Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi, "Ilısu Barajı'nı kimlerin istemediğini çok iyi biliyoruz..."