kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Aşk kapıyı her zaman çalabilir

Genç bir kadın... Adı Berna. Yıllardır otelcilik işinde. O kadar çok yaşam geçiyor ki gözlerinin önünden, inancını kaybediyor aşka... Çünkü değerlerin yitirildiğini görüyor. Ve bir senaryo yazmaya başlıyor. Orada, o satırlarda, o bulunması mümkün olmayan aşk yaşanıyor. Sonra gazetede bir iş ilanı görüyor. De Beers, Türkiye direktörü arıyor. "Bu iş benim olmalı" diyerek başvuruda bulunuyor. Ama bin 500 kişi var sırada... Çeşitli elemelerin sonunda bu görev için üç aday kalıyor. Onlardan biri de Berna. De Beers'ın Ortadoğu Direktörü Philippe McGarry ile mülakata giriyor. Philippe ona "Peki ya evlenirseniz ne olacak? Bizimle çalışmaya devam edebilecek misiniz?" diyor. Kadın artık evliliği hiç düşünmediğini söylüyor. Philippe'in bitmek bilmeyen sorularına kızıyor, "Amma snob biri" diye düşünüyor. Görüşmeden de biraz sinirli ayrılıyor. Görüşme yaptığı ofisten çıktıktan sonra karşı kaldırıma geçiyor ve yere oturuyor; telefonda bir arkadaşıyla konuşuyor. Düşünsenize; iki dirhem bir çekirdek giyinmiş bir kadın, kaldırıma oturmuş! O sırada Philippe de ofisten çıkmış ve karşı kaldırımda onu izliyor. "Bu nasıl bir kadın?" diye düşünüyor. Ama sonunda bin 500'de bir şans gerçek oluyor ve bu göreve Berna seçiliyor. Ve eğitim için Dubai'ye çağrılıyor. Bu arada Philippe'ten bir aşk mektubu alıyor. (Ya, bu devirde hala mektup yazanlar da var) Philippe sadece mektuplarda kalbini açıyor. Günlük rutin içinde ise Berna'ya direktörü olarak davranıyor, hiçbir duygusunu belli etmiyor. Ve doğal olarak Berna'nın kafası çok karışıyor. Bütün bunlar yaz aylarında oluyor. Ama şimdi... Onlar aralığın ikinci haftasında Paris'te evleniyor... Berna'yı, önceki akşam İstinye Park'daki De Beers mağazasındaki davette tanıdım. Hiç ilgimi çekmeyen pırlantalar da bu aşk öyküsüyle anlam kazandı. Çünkü Berna, "Siz pırlantayı seçmezsiniz. Pırlanta sizi seçer. Her pırlanta gelir sahibini bulur" dedi... Bunları söylerken de Philippe'i işaret etti... "Nasıl yani?" deyince de bu aşk öyküsünü dinlemeye başladım. Bunları niye anlattım? Berna gibi pek çok kadın aşka ve erkeklere inancını kaybetmiş durumda... Herkes yalnızlıktan, aşkı bulamamaktan şikayetçi... Ama umudu yitirmemek gerekiyor... Berna, aşkı bir iş görüşmesinde bulmuş. Hem de görüşme sırasında sorularıyla kendini bunalttığı için sinir olduğu adama aşık olmuş. Kriz nedeniyle gölgelenen hayatlarınıza belki küçük bir tebessüm olur diye bu özel aşkın öyküsünü tarafların izniyle bu köşede yayınladım... Aşk için umudunuzu kaybetmeyin!