kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Kasım 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Mükemmel Bir Gün Ferzan Özpetek’in en karanlık filmi ama kuşku yok ki en etkileyici olanlarından da biri.

Özpetek karanlık sulara dalıyor

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
31.10.2008
Ferzan Özpetek yedinci filminde, deyim yerindeyse karanlık sulara dalıyor. Sinemasının bizi alıştırmadığı kadar karanlık, kötümser ve dramatik bir film bu... Oysa önceki filmlerinde, hemen hep eşcinsel duyarlıklı öyküleri belli bir iyimser çerçeveden anlatmayı seviyordu: Cinsellik farkları önemli değil, birbirimize hoşgörüyle bakıp birlikte yaşayıp gidiyoruz filan... İdeali bu olurdu, doğru. Ama o kadar kolay mı? Bu kez eşcinsellik yok. Ama güçlü tutkular ve saplantıyla örtüşen aşklar var. İnsan, Yağmurda Şarkı ve 7 Kardeşe 7 Gelin filmlerinin ustası Stanley Donen'in unutulmaz deyişini hatırlıyor. Hani yıllar sonra, yaşlı bir eşcinsel çiftin öyküsünü anlattığı alabildiğine hüzünlü Merdiven filmini niye yaptığını sormuşlar da, şöyle demiş: "Ömür boyu yağmurda şarkı söylenmez ki!" Belki Ferzan da o noktada. Her ne kadar bu film kendi projesi olmayan 'ısmarlama' bir iş olsa da...
Bu çok kahramanlı film, temelde bir yıldır ayrı yaşayan bir çiftin öyküsünü anlatıyor. Emma ve Antonio ciddi karakter farkları nedeniyle ayrılmışlar, iki çocukları anneyle kalmıştır. Ama Antonio sürekli kadının çevresinde dolaşmakta, onunla yeniden birleşme hayalleri kurmaktadır. Emma ona biraz hoşgörü gösterdiğinde, asıl yüzü, yani dengesiz ve manyak yanı yine ortaya çıkacaktır.
Çevrelerinde başka karakterler vardır: Seçime hazırlanan ve ailesini tümüyle ihmal eden bir politikacı, ilk partisine giden genç bir çocuk, yeni bir ilişkiye hazırlanan bir kadın öğretmen, vs. Ama tüm bunlar diyelim ki bir Crash / Çarpışma veya Babil filmlerindeki gibi eşit ölçüde ele alınmış değil. Bilmiyorum, romanda nasıldı? Ancak, bir süre sonra Özpetek'in bu karmaşık insan galerisini tümüyle kucaklamak niyetinde olmadığı, ana karakterlerin peşine düşmeyi seçtiği anlaşılıyor. Bu bir eksiklik elbette, insanda doyurulmamış bir merak duygusu bırakan...
Ancak bu seçim bir olgu kabul edilirse, film sağlam ve etkileyici.
Özpetek, son derece akışkan bir sinemayla, geniş ve cömert kamera hareketleriyle hem çevreyi, hem de ana kişileri iyice kavrıyor, sanki kamerasıyla onları yakalıyor ve bir daha bırakmıyor. Bu aile kavgası dramların en koyusuna doğru yol alırken, aktüalite sanki yönetmene arka çıkıyor: İtalya'da ve de bizde hep erkekten kaynaklanan ve kurbanın hep kadınlar ya da çocuklar olduğu aile dramları manşetlere tırmanmıyor mu? Çok iyi bir oyuncu kadrosuyla (buna çocuklar ve gençler dahil), Özpetek bize yalnızca dengesiz bir aşığın yaratabileceği dramları değil, daha genel biçimde ataerkil toplumlarımızdaki bitmeyen erkek baskısını, giderek zulmünü hatırlatıyor. Özpetek'in en karanlık filmi, ama kuşku yok ki en etkileyici olanlarından da biri...

Mükemmel Bir Gün * * *
(Un Giorno Perfetto)
Yönetmen: Ferzan Özpetek
Senaryo: F. Özpetek, Sandro Petraglia
Görüntü: Fabio Zamarion
Müzik: Andrea Guerra
Oyuncular: İsabella Ferrari, Valerio Mastandrea, Valerio Binasco, Nicole Grimaudo, Federico Costantini, Stefania Sandrelli İkalyan filmi.
Haberin fotoğrafları