kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
26 Eylül 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat

Vol.İ meselesının iç yüzü ve diğer şeyler

KAYA GENÇ
24.09.2008
* Herkesin merak ettiği sorunun cevabını veriyoruz: Wall.E nedir, nasıl Vol.İ'ye dönüşmüştür? 2100'lerin başında geçen Vol.İ'nin merkezinde bir çevre sorunu var. Geri dönüşüme girmeyen çöpler dünyayı öyle bir kirletmiştir ki, Buy

* Large isimli çokuluslu mega kapitalist inanılmaz dev şirketin yöneticileri (kendileri aynı zamanda dünyayı da yönetiyor), "Şu atıkları bir temizleyelim," derler. Wall-E isimli robotlar bu işi üstlenecek, atıkları üst üste yığıp sıkıştıracak, onları hemen toplanmaya hazır hale getirecektir. Wall-E de, Waste Allocation Load Lifter Earth-Class anlamına geliyor, yani Atık Dağıtımı Kaldırıcılı Yükleyicisi Yeryüzü-Modeli. Peki bu ne demek? Atıkları dağıtıma hazır hale getirmek için yüklenerek olduğu yerden kaldırmaya yarıyor cihazımız. Batman'e Yarasa Adam demiştik, Michael Keaton'ın Türkçe seslendirmesinde de "Yarasa adam," demek çok havalı oluyordu. Superman'e ise Süpermen dedik: Neden, bilmiyoruz. Wall.E de yine bilinmeyen bir sebeple Vol.İ olmuş. Zaten zamanında walkietalkie'lere de volki-tolki derdik, hatta Avrupa Yakası'nda olduğu gibi, Volkan ismine sahip kişiler bugün hâlâ Volki olarak çağrılıyor.

* Yaz mevsiminin en ilginç filmlerinden birinin ismini Türkçeye çevirirken, dağıtımcı şirket yetkilileri, muhtemelen bilinçli olarak, onomatopoeia (onomatope) isimli söz sanatından faydalanmışlar. Canlıların çıkardıkları seslerden kelime türetmek şeklinde kabaca özetleyebileceğimiz bu teknikle üretilmiş Türkçe kelimelere örnek olarak 'laklak etmek' veya (köpek demek yerine kimilerinin tercih ettiği) 'kuçu kuçu' sayılabilir. Kötü örnek olarak da "Kürt sözcüğü karda yürürken çıkan kart-kurt sesinden üretilmiştir," diyen milliyetçi yetkililerin mantıksal çözümlerini verebiliriz.
Dağıtım şirketi yetkilisi de, muhtemelen, fragmanda duyduğu Wall.E sesini Vol.İ yapmış, sıradaki filme geçmiş. Ve tabii filmin 'voliyi vurmasını' bekledikleri de anlaşılıyor.

* Robert De Niro ve Al Pacino, oyunculuğu bir sanat olarak gördüğünü idrak eden sinemaseverlerin ilk idollerinden olur çoğu zaman. 1974 yılında gösterilen Baba 2'de (The Godfather Part II) bu ikili arasında oldukça ilginç bir bağlantı vardı, zira (bugün) 65 yaşındaki De Niro, (bugün) 68 yaşındaki Pacino'nun babası rolündeydi. Aslında De Niro, Al Pacino'nun babası, nam-ı diğer The Godfather Don Carleone'nin gençliğini canlandırıyordu. 1995 tarihli Heat'te ise, bütün film boyunca Pacino'nun canlandırdığı polisin De Niro'nun canlandırdığı hırsızı kovalamasını izliyor ve çok ünlü bir sahnede, polis arabayla takip ettiği hırsızı durdurup ona kahve içmeyi teklif ediyordu. Peki o zaman Orijinal Cinayet(ler)'in (ki orijinal ismi Righteous Kill olan filmin de bir çeviri cinayetine gittiğini belirtmek artık bu hafta çevirmenlere çok yüklenmek olur diye düşünüyoruz) 'De Niro ve Pacino'yu birlikte izleyeceğimiz ilk film' olarak sunulmasının sebebi ne?

* Evrim Altuğ ve Olkan Özyurt isimli iki sinefil tarafından hazırlanan SABAH Kültür-Sanat sayfasının sinema işlerinden sorumlu kişisi Özyurt, bu soruya "Heat'te film boyunca De Niro ve Pacino aynı kare içinde hiç birlikte görünmüyor," cevabını veriyor.
Heat'in yönetmeni Michael Mann, afişlerde ve set fotoğraflarında bir masanın iki ucunda karşılıklı oturan De Niro ve Pacino'yu filmde hiç aynı kadrajda göstermemiş.
Ama açı-karşı açı tekniğiyle çekilen (konuşanın yüzü-dinleyenin ensesi şeklinde) kahve içme sahnesinde aslında De Niro'nun ensesiyle Al Pacino'yu aynı kadrajda görebiliyoruz. Demek ki Orijinal Cinayet(ler)'i daha doğru biçimde şöyle tanımlayabiliriz: De Niro'nun başrolleri yalnızca ensesini değil, bütün vücudunu kullanarak Al Pacino'yla paylaştığı ilk film.

* Hellboy II: Altın Ordu'nun yönetmeni Guillermo del Toro daha önce Pan'ın Labirenti'ni (Pan's Labyrinth) çekmişti. Babil M.S.'in yönetmeni Mathieu Kassovitz ise (hani şu Amelie'deki romantik, tutkulu çocuk) Fransız sinemasından 90'larda çıkan en iyi bir kaç filmden birini, La Haine'ı (Protesto) yönetmişti.