kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

'Babamın kabilesi Lou' deyince bana güldüler

11.11.2008
Okuldaki ilk günümde öğretmen, "Baban Kenya'nın hangi kabilesinden" deyince "Lou" yanıtı üzerine çocuklar maymun gibi ses çıkarıp uzun süre güldüler..
Yaz biterken okula başlayacağım için giderek daha da huzursuzlaşıyordum. En büyük endişem benim yaşımda arkadaşlar edinemeyecek olmamdı ama büyükannem ve büyükbabama göre Punahou Akademisi'ne yazılmam büyük bir olaydı ve ailenin statüsünde herkese duyurmaya çalıştıkları bir yükselme anlamına geliyordu. 1841'de misyonerlerin açtığı Punahou, adadaki elit kesimi muhafaza eden prestijli bir hazırlık okulu haline gelmişti. Şöhreti, annemin beni ABD'ye geri gönderme kararını vermesinde aklını çelmişti. Büyükbabam Gramps okulun ilk gününde büyük bir heyecanla bana eşlik etti. Erken gitmemiz için ısrar etmişti ve vardığımızda beşinci ve altıncı sınıfların okuduğu Castle Hall henüz kapalıydı. Birkaç çocuk bizim gibi erken gelmiş, yaz tatilinin dedikodularını yapmakla meşguldü. Boynunun arkasından tutturulmuş diş telleri olan, cılız bir Çinli çocuğun yanına oturduk. Gramps çocuğa "Merhaba" dedi. "Bak, bu Barry. Ben Barry'nin büyükbabasıyım. Bana Gramps diyebilirsin." Frederick ismindeki çocukla el sıkıştı. "Barry burada yeni."

UTANÇ İÇİNDEYİM
"Ben de" dedi Frederick ve Gramps'le hararetli bir sohbete başladılar. Sonunda kapılar açılıp sınıflarımıza dağılana kadar orada utanç içinde oturdum. Kapıda Gramps ikimizin de sırtına hafifçe vurdu. "Benim yapacağım hiçbir şeyi yapmayın" dedi sırıtarak. Başka dört çocukla birlikte bir sıraya oturduk ve kısa, gri saçlı, orta yaşlarda enerjik bir kadın olan Bayan Hefty yoklama yaptı. Tam adımı okuduğunda sınıfın arka tarafında kıkırdamalar duyuldu. Frederick bana doğru eğilerek, "Adının Barry olduğunu sanıyordum" dedi. "Sana Barry dememizi tercih eder misin?" diye sordu Bayan Hefty. "Barack çok güzel bir isim. Büyükbaban bana babanın Kenyalı olduğunu söyledi. Biliyor musun, ben de bir zamanlar Kenya'da yaşıyordum. Senin yaşındaki çocuklara öğretmenlik yapıyordum. Büyüleyici bir ülke. Babanın hangi kabileden olduğunu biliyor musun?"

ÖĞRETMEN AZARI
Sorusu gülüşmelerin artmasına sebep oldu ve ben bir dakika boyunca konuşamadım. Sonunda "Lou" dediğimde, arkamda oturan sarışın çocuk sesini bir maymun gibi çıkararak yüksek sesle söylediğimi tekrarladı. Çocuklar artık kendilerini tutamıyordu ve sınıfın sakinleşmesi, listedeki diğer isme geçmeyi başarmak için Bayan Hefty'den sert bir azar işitmeleri gerekti. Günün geri kalanını sersem bir halde geçirdim. Kızıl saçlı bir kız saçıma dokunmak istediğini söyledi ve reddettiğimde alınmışa benziyordu. Kırmızı yanaklı bir çocuk babamın insan yiyip yemediğini sordu. Eve döndüğümde Gramps yemeği hazırlamakla meşguldü: "Söyle bakalım nasıl gitti? Bayan Hefty'nin de eskiden Kenya'da yaşamış olması ne harika değil mi? Eminim ilk günü biraz daha kolaylaştırmıştır."

'ORAYA AİT DEĞİLİM'
Odama gittim ve kapıyı kapadım. Diğer çocuklar için benim sınıflarında olmamın verdiği yeni heyecan çabuk söndü ama oraya ait olmadığım hissi büyümeye devam etti. On yaşında bir çocuğun kâbusu. Yine de o ilk ayın bütün rahatsızlığına rağmen uyumsuzlar kategorisine itilen diğer çocuklardan; çok uzun ya da çok çekingen kızlardan, biraz hiperaktif olan çocuktan, astımı yüzünden beden eğitimi derslerine giremeyenlerden daha kötü durumda değildim.