kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Astsubaylar

Benim babam bir astsubaydı. Küçük yaşta babası ölünce bir kurtuluş kapısı olarak askerliği seçmiş ve çok mutsuz olmuştu.
Bunun nedeni sadece ordunun hiyerarşik yapısındaki eşitsizlik değildi, askerliğin katı disiplinini de sevmezdi.
O sahnede olmayı severdi.
O yüzden astsubay orduevlerinde düzenlenen özel gecelerin sunucusu hep o olurdu.
Dans etmeyi severdi.
O dönemler değil orduda, Türkiye'de demokratik hak aramanın imkânsız olduğu yıllardı.
Orduevleri ayrıydı, lojmanlar ayrıydı.
Bu öylesine kesin bir çizgiydi ki, subay ve astsubaylar farklı iki ordunun mensubu gibiydiler.
Kişisel bir meselenin peşindeymişim gibi görünmesin diye, bu konunun üstüne çok gitmedim açıkçası.
Ama Umur Talu gitti.
Hem de bıkmadan, usanmadan.
Yazdıkları ülkenin dört bir yanında yankı buldu.
Cep telefonundan arayanlar, maille ona olan şükranlarını bana iletenler de çok oldu.
Şimdi mutlulukla görüyorum ki, buza yazmamış.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Talu'nun yazılarında ısrarla vurguladığı talepleri hayata geçirmek için bir eylem planı hazırlamış.
Dileriz, kâğıtta kalmaz ve hayata geçer ve detaylarını haber sayfalarında okuyacağınız bu plan sayesinde bu eşitsiz durumda bir denge sağlanır.
Bir gazeteciyi bundan daha çok ne mutlu edebilir ki!
İstanbul'un burnundaki bir okuldaki yoksul çocukların ayağına bir çift ayakkabı bulabilmek...
Talihsiz bir kaza kurbanı olan Şirvan için bir umut ışığı yakabilmek... (Bu arada olaya büyük bir duyarlılık gösteren yardımsever yurttaşlar kadar Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a da en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz.)
Veya astsubayların sesi olup taleplerini harekete geçirebilmek.
İnsanların yaşamlarında küçük şeyleri olumlu yönde değiştirmenin verdiği hazdan fazlası yok açıkçası.
Ablasının yırtık, üstelik ayağına iki numara büyük ayakkabılarıyla okula giden bir kız çocuğunun yepyeni ayakkabılarını aldığı andaki sevincinden büyük ödül olabilir mi?
Şirvan'a yürümek değilse bile yaşamını daha iyi koşullarda sürdürme şansı sağlamaktan daha tatmin edici bir haber yapılabilir mi?
Veya Umur ağabeyin yaptığı gibi, eşitlik mücadelesinde sesini duyurup bir sonuç almaktan etkili bir bulunabilir mi?
Yaptığımız haberlerle Türkiye'yi ve dünyayı değiştiremeyebiliriz.
Belki Türkiye'de olayların gidişatını etkileyebilir, daha demokrat, daha liberal bir ülke için çorbaya bir tutam tuz da biz atabiliriz.
Ama gerçek insanların yaşamlarına doğrudan etki yapabiliriz.
SABAH olarak insanların sıkıntılarına ortak olmak, çözümü birlikte bulmak en büyük amacımız.
Bize atılmak istenen her türlü çamura, kirlerini bize bulaştırmaya çalışanların tüm çabalarına rağmen elimizden geldiğince böyle ilerleyeceğiz.