kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
13 Ekim 2008, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
küçük İskender

Ölümün 'küçük' Dizeleri

KAYA GENÇ KİTAP
12.10.2008
küçük İskender, Ölü Evinde Seks Partisi adlı son şiir kitabında, ölümün çevresinde dolanan dizeler yazmış. Kitabın ilginç bir yönü ise, Hrant Dink anısına yazılan şiir..
küçük İskender (kapakta adı böyle yazıyor) edebiyatımızın ilginç şairlerinden biri: Pek çok lirik şair gibi onun da başlıca ilgi alanı kelimelerin yarattığı çağrışımlarla yeni kelimeler bulup, bunlar vasıtasıyla duygularını ifade etmektir. Tarif ettiği ve şiirlerini okurken deneyimlememizi istediği duygular ve görüntüler arasında jiletle kesilen vücutlar, birbirlerini yiyen hayvanlar, kemikleri tuzbuz oluncaya kadar sıkılan eller sayılabilir. Ölü Evinde Seks Partisi isimli son şiir kitabında küçük İskender, bize yine bu tuhaf dünyasını tam 72 şiir boyunca sunuyor. Yani, tuhaf bir âleme girmeye hazırlanın. Romancı James Joyce'un bir kitabındaki kahramanı, edebiyat tarihini dönemlere ayırır ve duygusunu doğrudan ifade etmek isteyen ilkel yazarın önce lirik formu kullandığını, yaşadıklarını destanlaştırırken epik ve ancak modern hale gelince dramatik formu icat ettiğini anlatır. Ama kabul etmek lâzım ki, bir hikâye anlatmak yerine 'bir takım sesler çıkaran' lirik şiirlerde, binlerce sayfalık kitapların vermekte zorlanacağı bilgelikle dolu anlara sıkça rastlarız. küçük İskender'in ölüm teması çevresinde yazdığı şiirlerinde de durum farklı değil. Korkunç 12 Eylül günlerinden bir hatırayı anlatırken kızkardeşinin kendinden küçük olduğunu söyledikten sonra şöyle diyor: "Büyük elbet babam ben büyüğüm küçülen annemden." Bu Tolstoycu diyebileceğimiz güzel gözlemi çok beylik bir dize takip ediyor: "Biz küçüğüz daralan hayatlarımızdan." Cenaze Öncesi Fısıltılar şiirindeki şu hoş ifadeye bakın: "Bir ülkenin öldüğünü görmek tuhaf / Varis yok, kurtçuklara kalacak miras." Ayrıca Kimya Dersinde Vurulan Biyoloji Öğretmeni gibi çok eğlenceli şiir isimleri icat ettiği için de Küçük İskender'i tebrik etmeliyiz. Şiirlerde politik bir öfke var. Bir aşkı anlatırken "vücudumun yüzde doksan dokuzusun" ve sonra "kalan yüzde bir ise sadece Katliam, sadece Öfke / Sadece Mürekkep ve Zakkum" derken, şairin bir aşktan bahsettiğini, ama bunun yalnızca bir insana değil, belki de 'çoğunluk' denilen şeye yönelik olabileceğini hissediyoruz. Hemen ardından, Hrant Dink'in ismini taşıyan Hrant şiiri geliyor: "Yattım yere bakıyorum toprağın hisli eşitliğine / sular sınırları pasaportsuz geçer / asıl azınlık yeryüzünün kendisidir / tek millet, gökyüzüdür yürekli düşünüldüğünde." Bunun yürekli bir şiir olduğunu kabul etmelisiniz. "Güçlü harflerden oluşan bir kelimeye vurgunum" gibi etkileyici ifadeler var kitapta. "Hoşgörünün bağnazlığından kurtar özgürlüğünü / Çünkü her devrim, lüzumsuz ölümlerle sakatlanmıştır" gibi, akla Fransız filozof Foucault'yu getiren aydınlanma anları da. Fakat, "ben kötüye tarafım; ne fatihim olur, ne fatiham" diyen şairin dünyasına hakim olan ve hemen unutmayı tercih ettiğim görüntüler bana biraz kaba ve tatsız geldi. "Sana gelirim birkaç şişe ucuz şarapla / pamuğa dökersin şarabı lıkır lıkır / yaralarımı temizleriz birlikte" derken küçük İskender çok ciddi. Nick Cave, Tom Waits gibi sanatçılara gönderme yaparken de sanki onların müziğini kurduğu dünyanın arka fonunda dinlememizi istiyor gibi. Ama zaten eksik olan da bu: Bu lirik şiirlerin güzel bir müziği değil, aforizma tadında aydınlanma anları var; ki bu bile ilginç bir şey. Ölü Evinde Seks Partisi, Küçük İskender, Sel Yayıncılık, 88 s., 10 YTL