kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
20 Eylül 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Kevin Costner'ın oyu hayatta en sevdiği kişiye, kızına.

Frank Capra filmlerine dönü.

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
12.09.2008
İşte yine çok tipik bir Amerikan filmi. Ama bu kez daha ciddi, daha ağırbaşlı. Gerçi komedi yanı da var, hem de hayli güçlü. Ancak film temel bir şey üzerine: Demokrasi, daha doğrusu Amerikan usulü demokrasi. Film, biraz da ABD'deki 2000 yılı seçimlerinde, George W. Bush'la rakibi Al Gore'un çekişmesi sonucu oyların başabaş çıkması, Florida eyaletindeki oyların büyük önem kazanıp yeniden sayılması ve sonucun ancak bir ay sonra belirlenmesi olayına dayanıyor. İki düşsel başkan adayı çekişiyorlar ve sonuçlar, bu kez tıpatıp eşit çıkıyor. Yani sonucu tek bir oy belirleyecektir. Bu arada, eşi terkedip gitmiş, küçük ve son derece akıllı kızıyla hayatını sürdürmeye çalışan alkolik, tembel, sorumsuz, cahil ve sonunda da işsiz bir adamın oy vermeyi unuttuğu seçim günü, onun yerine kızının verdiği elektronik oy, teknik bir arıza yüzünden geçersiz sayılıyor. Ve o oyun yeni baştan atılması gereği ortaya çıkıyor. Böylece, oyuyla seçim sonucunu saptayacak olan kendi halindeki biracı Bud Johnson, birden kendisini tüm ülkenin ve de dünyanın sahne ışıkları altında buluyor. Öykü, açık biçimde eski Frank Capra filmlerini ve temalarını hatırlatıyor. ABD'nin o eski efsanevi başkanlarına özlem, demokrasinin anlamı, oy vermek başta olmak üzere toplumsal katılımın önemi. Ve de, kimi zaman tek bir oyun bile kazandığı yaşamsal işlev. Ancak tüm bunlar, bir yandan bir babakız ilişkisinin tüm duygusallığı, öte yandan kendine özgü bir siyasal hiciv tavrıyla sarıp sarmalanmış olarak veriliyor. Öte yanda, acılı ve acıklı bir taşra Amerika'sı görüntüsü de yok değil. Bud'ın kişiliğinde, özellikle derin Amerika'daki yoksulluk, mutsuzluk, parçalanmış aileler ve sönmüş hayatlar simgeleniyor. Amerikan Rüyası acaba ölüp gitti mi? Gerçi final karamsar değil, hatta biraz yapay derecede mutlu. Ancak bu, filmin içerdiği demokrasi derslerinin önemini bence azaltmıyor. Filmin oyunculuklarını da çok beğendiğimi eklemeliyim. Kevin Costner rahat, üzerine oturmuş bir oyun veriyor. TV dizisi Frasier'ın yıldızı Kelsey Grammer ve deneyimli Dennis Hopper'ın başkan adayları, Stanley Tucci ve Nathan Lane'in aday danışmanı kompozisyonları da mükemmel. Gencecik Madeline Carroll sinemaya parlak bir giriş yapıyor. Bence o geleceğin büyük yıldızlarından biri olabilir. Terketmiş eşi oynayan Mare Winningham ise rolün büyüğü-küçüğü olmaz sözünü bir kez daha kanıtlıyor. Hem de görkemli biçimde...

Oyum Kime * * *
( Swing Vote)

Yönetmen: Joshua Michael Stern
Senaryo: J. M. Stern, Jason Richman
Görüntü: Shane Hurlbut
Müzik: John Debney
Oyuncular: Kevin Costner, Madeline Carroll, Paula Patton, Kelsey Grammer, Dennis Hopper, Stanley Tucci, Nathan Lane, George Lopez, Judge Reinhold, Mare Winningham. Amerikan filmi.