kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Ağustos 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Şu tarza bir bakın: İnançlı asker ve kuaför Zohan, müşterisinin saçlarını yıkarken bile farkını belli ediyor.

Komando-berberin dayanılmaz maceraları

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
İŞTE yılın, sadece yılın mı, son yılların en bayağı, adi, kaba, zevksiz, saygısız, çılgın ve uçuk komedilerinden biri, olasılıkla birincisi. Ama işte tam da bu yüzden, kendi türünde (eğer öyle bir tür varsa!) bir zirve, neredeyse bir başyapıt. Filmin tonu ilk sahnelerde belli oluyor: İnsan kaynayan bir plajda, kısa şortu içinde kaba-saba bir 'vücutçu', ama aynı zamanda şakacı, teşhirci, zampara bir adam, tüm kadınlara laf atıyor, çırılçıplak 'mangal yapmaktan' çekinmiyor, 'badici' gürbüz erkeklere haddini bildiriyor. Sonra aynı adamın gerçek kişiliğini görüyoruz: O Zohan Dvir'dir: İsrailli tehlikeli, hatta ölümcül bir komando, Filistinli savaşçılarla sürekli itişip duran ve geçen haftaların Hancock'u gibi yerçekimine meydan okuyan numaralar yapıp duran komando. Aynı zamanda, Filistin'in seçkin komandosu Fantom'un da baş düşmanı. Gerçi Fantom'u müthiş bir dövüşten sonra yakalayıp İsrail devletine teslim etmiştir, ama onlar Fantom'u bir esir mübadelesinde geri vermişlerdir (Çok yakın zamanda basına yansıyan tıpatıp böyle bir olayı düşünürseniz, filmin zamanlaması da müthiş değil mi?). Birkaç gösterişli dövüşten sonra, Zohan'ın artık tüm bu işlerden yorulduğunu ve amacının ABD'ye gidip asıl istediği işi, yani kuaförlük yapmak olduğunu öğreniriz. Bu tasarıya yaşlı ana-babası her ne kadar "Nonoşluk yapma," diye karşı çıksalar da, Zohan kimlik ve kılık değiştirir, uçakta gördüğü iki köpecikten esinlenip kendisine Scrappy Coco adını vererek, New York'a adım atar. Bir kuaför dükkânı ararken, kader onu İsrailli ve Filistinlilerin karşı karşıya dükkân açtığı bir sokakta, bir Filistinli dilberin yerine sürükleyecek ve böylece tövbe etmiş terörist, bir yasak aşka sürüklenecektir. Bu özetin pek bir anlamı olmadı, çünkü Zohan'a Bulaşma, ancak görülünce inanılacak filmlerden. Adım başı espriler, yağmur gibi yağan görsel ve sözel şakalar, filmi keyifli bir seyirlik haline getiriyor. Gerçi mizahı çoğu zaman 'tuvalet mizahı' deyiminin bile hafif kaldığı bir düzeye düşmüyor değil (Hele o Zohan'ın erkekliğinin her anlamda vurgulanıp durduğu sahneler!). Filmin genel tavrı ayrıca önemli. Woody Allen yıllar önce (30 yıl önce) Annie Hall filminde Diane Keaton'a "Ortadoğu'da bile anlaşıyorlar, ama biz seninle anlaşamıyoruz," dediğinden beri, bu bitmeyen büyük savaşım üzerine yapılmış en etkili komik yaklaşım bu... Her şey öylesine hınzırca sunuluyor ki... Bir yandan, 2000 yıldır süregelen bu anlaşmazlığın kronik olduğu kadar da komik olduğu vurgulanıyor: Çünkü sonuç olarak İsrail Yahudileriyle Filistin Arapları öylesine benzeşiyorlar ki... Yalnız görünüşleriyle değil, tüm huyları, tavırları, konuşmaları, hatta espri anlayışları ile... İnsanın kimliğini yalnızca ırkı ve milliyeti değil, üzerinde yaşadığı toprak da belirliyor çünkü... Film, her iki tarafı da en bağnaz ve tutucu yanlarıyla teşhir edip gülünçleştirmekten kaçınmıyor. Elbette 'Filistin davası'na ve de 'İsrail'in yaşam hakkı'na başlarını koymuş olanlar bu mizaha katılmayabilirler, haklarıdır. Ama genel seyirci için ve iki taraftan hoşgörü sahipleri için, film tam bir rahatlama getiriyor. Sayısız espriden birini de vurgulamak istiyorum. O da ABD'ye yönelik: Ortadoğulu bir grup, bir ara gelmiş-geçmiş ve gelecek ABD başkanlarından, hem de eşlerini de anarak söz ederken (Clinton, Bush, MacCain ve Obama bundan nasiplerini alıyorlar) öylesine saygısızca laflar ediyorlar ki, orada şapka çıkarıyorsunuz: İki büyük halka mizahın acımasız gözlükleriyle yaklaşan küstah bir filmin, yapıldığı ülkenin yöneticilerine karşı da aynı tavrı sürdürmesi, olsa olsa gücünü artırıyor. Ama sonuç olarak Ortadoğu'nun Arap ve Yahudilerini çok tipik Amerikan değerlerinin ortak paydasında buluşturmayı da ihmal etmiyor derseniz, o da doğru derim!.. Evet, kabalığa ve saygısızlığa dayalı bu komediyi, özellikle bu tür filmlere sıvanan bizim sinemacılarımız, örneğin yeni bir Recep İvedik macerası hazırlayanlar, takım halinde gidip görseler ne iyi olurdu. Belki bir şeyler öğrenebilirlerdi...

ZOHAN'A BULAŞMA * * *
(Don't Mess with Zohan) Yönetmen:
Dennis Dugan Senaryo: Adam Sandler, Robert Smigel, Judd Apatow Görüntü: Michael Barrett Oyuncular: Adam Sandler, John Turturro, Emmannuelle Chriqui, Nick Swardson, Lainie Kazan, İdo Mosseri, Rob Schneider, Dave Matthews/ Amerikan filmi.