kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
20 Eylül 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Ben kimsenin evladını çalmadım!

İPEK DURKAL
19.09.2008
Işın Karaca, sevgilisi ile defalarca nikah tarihi alıp evlenememe sebeplerini bütün samimiyeti ile anlattı: Aile çatışmaları yüzünden evlenemedik. 12 yıl boyunca Erdem'in ailesi benimle bir kere bile görüşmedi. Ben kimsenin evladını çalmadım!..
Işın Karaca ve müzisyen sevgilisi Erdem Yörük 12 yıllık birlikteliklerine 2.5 ay önce nokta koydu. Oysaki herkes, onların bu yaz gerçekleşen evlilik furyası içinde yerlerini alacaklarını sanıyordu. Düğün günü belliydi, yeri belliydi, davetli listesi ve Karaca'nın gelinliği bile hazırdı ama o düğün olmadı... Üstelik, 12 yıl içinde defalarca tarih alınan ama 'ertelenen' düğün bu kez 'iptal' edildi...

* Erdem Yörük ile neden ayrıldınız?
Biz 12 sene boyunca en iyi arkadaş, en iyi dost, en iyi eş, her şeyin en iyisi olduk ama arada şöyle bir şey unutmuşuz: Kendimize hiç vakit ayırmamışız! Bu senenin başında bir kişisel gelişim olayına girdim. İyi bir şarkıcıyım. Kendimi zorlayarak şarkı yazmaya, başka şeylerden zevk almaya başladım. Eskiden çok film seyrederken mesela, tek başıma saatlerce kitap okumayı daha çok sevdiğimi fark ettim.

HİÇ ALDATILMADIM
* Bunlar mı sebep oldu?
Hayır, bu arada Erdem ihmal edildi mi, hayır! Evvelallah her şeye yeterim ama insanın kendine yatırım yapması gerekiyor, onu tatmaya başladım. Ben bunu yapınca Erdem de kendini mutlu eden şeyleri bulmaya başladı. Yollarımız başka yönlere gitmeye başladı. Biz beraber olmaya başladığımızda 20 yaşındaydı o. Başka bir kadın eli bile bilmedi...

* Aldatıldınız mı yani?
Allah'a şükür ki hayır! Aldatılmadım. Ya da ben bilmiyorum. Kurcalamamak lazım. Ama çok iyi biliyorum ki her gece benim yanımda, benim yatağımda uyudu, sabah beni öpüp güne başladı. Ama tabii ki parazitler çok! Her erkek ve kadın aldatmaya ve aldatılmaya açık. Ama ben yaşamadım. Buna her dakika şükür ediyorum.

* Nasıl ayrıldınız?
Ağlayarak... Belki de hayatımın en büyük bitkisel hayat dönemini yeni atlattım. Buna rağmen iş birlikteliğimizi devam ettirdik. Birbirimizin hayatından çıkmamız mümkün değil. Bizimki biraz Sezen Aksu-Onno Tunç ilişkisi gibiydi. Bizim en eğlendiğimiz şey, emekliliğimizi tasarlamaktı.

KAŞ'A YERLEŞECEKTİK
* Müzisyenin, şarkıcının emekliliği olur mu?
Vallahi bir saatten sonra olmak mecburiyetinde. Yenilere yol açmak zorundasın. Daha elit duruyorsun o zaman. Kendim için bunu hissediyorum. Senede 3-5 konser yapar, çeker giderim. Bu kargaşada yaşamak istemiyorum. Büyük şehir beni yoruyor. Trafiğinden, kokusundan, dokusundan her şeyinden çok sıkıldım.

* Emeklilik yıllarında kendiniz için çektiğiniz fotoğraf neydi?
Kaş'a gidecek, kendi evimizi yapacaktık. O marangozluk yapacaktı ben de reçel yapıp satacaktım. Çok normal bir emeklilik hayaliydi yani. Sonra dedim ki, nereye gidiyorum şimdi ben, yarının bana ne getireceğini bilemiyorum artık... Kendimle o zaman savaştım. Bir hayat paylaşıyorsun, bir hayali kuruyorsun ve bir anda balığı sudan çıkart koy kıvamına geliyorsun. Ne yapacağımı bilemedim. Seven herkes gibi ben de ayrılığı en dibine kadar yaşadım. Herkesin bunu yaşaması gerekiyor. O zaman bir sonra gelecek olan aşkı daha iyi anlayabilirsin.

* Sonraki aşkı düşünmeye başladınız yani?
Sevmek benim kabiliyetim. Tabii ki seveceğim. Hayatımı tek başına geçirmek isteyen bir kadın değilim. Ailem olsun, daha çok çocuk doğurayım istiyorum...

AİLE SAADETİNİ ÇOK İSTEDİM

* Peki o zaman şunu sorayım artık, 12 yıl boyunca neden evlenmediniz? Şu 'istenilmeyen gelin' dedikoduları doğru muydu?
İşin aslı şu, Türkiye'de iki insan evlenemiyor, iki aile evleniyor! Ben de isterim ki kayınvalidem bize gelsin, "Hadi kızım sen çık, ben yemeğini halledeyim" ya da "Hadi kızım bu akşam bize gelin" desin. Bu aile saadetini hak etmeyecek bir insan da değilim. Artık dürüstçe söyleyebilirim; biz aile çatışmaları yüzünden evlenemedik. Aile, iki kişinin arasına girince huzursuzluk çıkıyor. Ben dırdır yapıyorum, ailesi dırdır yapıyor, arada Erdem kalıyor. Ben de anneyim, benim 15 yaşımda bir oğlum var. Oğlum daha şimdiden kendi hayatını kuruyor, birini sevecek bir gün ve ben "Hayır!" mı diyeceğim?

* Anne olarak buna hakkınız yok mu?
Anne babalar senin göremediğini tabii ki görür. Ama seçim, bu ilişkiyi yaşayanlara aittir. Eğer birbirimiz için yaratılmadıysak biz zaten bunu görebilirdik. Ama bizi bize bırakmalılardı ki görelim...

* Düğün tarihiniz de belliydi bu kez...
27 Ağustos'ta İstinye'de Secret Garden'de evleniyorduk. Ben gelinliğimi seçtim, mönümüzü belirledik. Bütün bunların üzerine karşıma geçip, "Ben evlenemeyeceğim galiba" diyen bir erkek... E, benim de bir gururum var ve o zaman, "Sen yoluna ben yoluma..." diyorsun. Sonuçta ben Işın Yörük olmayı çok istedim. Nikah önemliydi benim için ve yeniden anne olmak istiyordum. İlişkide bir sonraki aşamaya geçmek gerekiyor. İlişki yoruldu, biz dağıldık...

GÖLGEM HEP OLACAK
* 12 sene boyunca bir aile nasıl bir baskı yapabilir ki?
Hiçbir şey yapmamak da bir baskıdır... Bir şey diyeyim mi, Erdem'in hayatına kim girerse girsin, kaç çocuğu olursa olsun, bir kadın olarak Erdem'in hayatında gölgem hep olacak! Biz hâlâ günde üç kere telefonla görüşüyoruz. Haftanın dört günü biyolojik babası olmamasına rağmen, buraya geliyor ve oğlumla bir baba gibi vakit geçiriyor. Ben bu adama saygı duyuyorum. Çok seviyorum ama kendimi daha çok seviyorum. Mesela, sabahları çok sinirli uyanırdım ben ve "Tiroid hastasıyım, onun için sinirliyim" derdim. Yalandan teyyare selam söyle o yare! Öyle bir şey yok. İçimde o kadar bastırılmış duygu varmış ki...

* Ailesiyle ne yaşandı aranızda?
Bilmem, görseydim sorardım... 12 sene, 4 bin küsur gün yapıyor. Ben onları hiç görmedim.

* Daha önce bir evlilik yapmanız ve bir çocuğunuzun olması mı sorundu acaba?
O 32, ben 35 yaşındayım. Herkes evlenip ayrılmış olabilir. Ben kimsenin evladını çalmadım!

* Ayrılık sonrası bu kadar sık görüşmek doğru mu?
Biz hiç çıkmayacağız birbirimizin hayatından! Birbirimizin yeniliklerini görmek güzel oluyor. Mesela ben, 'şimdi bu kesin biter' diye düşünürken, adam jilet gibi ütülenmiş bir tişörtle geldi. Şortlar filan müthiş... "N'oluyoruz be!" dedim. (gülüyor)

* Erdem Bey, sizin yeni evinize geliyor. Siz de gittiniz mi onun yeni evine?
Gidemem. Belki de, "Bensiz gayet de iyi yaşıyor, hayatını kurmuş işte" dememek için, korktuğumdan gitmem... "Bensiz bir sıfır o!" diyesi geliyor insanın (gülüyor) şaka bir yana, çok mutlu olsun isterim. Tanıdığım en iyi insan. Bu devirde böyle insan kalmadı.

* Kendinizi nasıl toparladınız?
Birgün kardeşim Akın geldi ve omuzlarımdan tutup, "Abla yeter artık! Tanrı sana öyle bir yetenek armağan etmiş ki, buna, hayatına, çocuğuna sahip çıkmak zorundasın ya da Kaş'a mı nereye gideceksen çek git" dedi. Yattım kalktım, sabah aldım kahvemi ve çok ağır bir komadan çıkmaya karar verdim. Çok ağırdı, hatırlamıyorum bile. Ne acayip!

* O koma ruh hali içinde hiç içki içip dağıttınız mı?
İki kere denedim ama yaramadı işe... Çünkü içip içip yine Erdem'i aradım, "Gel beni topla" diye. Adam gelip beni topladı, kusturdu, yıkadı. Bunu bile beceremedim anlayacağınız!
Haberin fotoğrafları