kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Yuvaya giden çocukların önce oyun oynamaktan zevk alması gerekir.

Anneler çıldırmış olmalı

İlknur Akman
19.07.2008
İLİŞKİLİ HABERLER
Anneler çıldırmış olmalı
Annelik nasıl bir duygu, bunu yaşamadan anlamak çok zor, hatta imkânsız. Eskiden çevremde gözlemlediğim anneleri kendimce eleştirirken, şimdi neredeyse aynı duruma ben düşeceğim. Çocuğunuza her an bir şey olacakmış gibi anlamsız endişeler ve korkularla yaşamak gerçekten yıpratıcı. Babasına bile teslim ederken içiniz rahat değil, ya bir anlık boşluğuna gelir de ihmal ederse? Ne de olsa o bir 'anne' değil çünkü! Bir de çocuğunuz için en iyisini ve en güzelini istemek gibi bir derdiniz oluyor. Verdiğiniz sütten altını bağladığınız beze, giydirdiğiniz kıyafetten yattığı beşiğe kadar her şeyi kaliteli, güzel ve sağlıklı olsun istiyorsunuz. Tabii bunlar daha bir bebekken aklınızı kurcalayanlar, ya biraz büyüdüğünde... Hangi yuvaya gidecek, hangi ilkokulu bitirecek? Neyse ki benim bunları düşünmem için henüz çok erken. Biz şimdilik bezlerle, beşiklerle ilgileniyoruz. Doğrusu kızım yuva yaşına geldiğinde de İngilizce veya bale öğreteceğini vaat eden bir yere göndermeyeceğim kesin. Gideceği yuva sevgiyle ve güleryüzle karşılanacağı, yaşıtlarıyla keyifli vakit geçireceği, paylaşmayı öğrenip hayal gücünü zengileştirecek oyunlar oynayacağı bir yer olsun yeter. Zaten daha fazla ne isteyebilirsiniz ki? Ancak işin aslı öyle değilmiş, yani bir annenin (babalar da buna dahil sanırım) bir yuvadan beklediği çook şeyler olabiliyormuş. Geçenlerde 20 küsur yıldır İstanbul'un en tanınmış yuvalarından birinde öğretmenlik yapan bir yakınımla sohbet ederken öğrendim bunları ve duyduklarım beni dehşete düşürdü. Daha sonra da Ankara'da yuva sahibi olan bir arkadaşımla konuştum, durum orada da pek farklı değilmiş. Anladığım şu ki; belli bir gelir ve eğitim düzeyine sahip aileler, çocuklarının daha bebek yaşlarda yabancı dil öğrenmesiyle kafayı bozmuş durumdalar. Üç yaşındaki çocuklarını bir yuvaya yazdırırken ilk sordukları şey orada İngilizce eğitim verilip verilmediği. Hatta kimi anneler abartıp "Burayı bitirdiğinde ne kadar İngilizce konuşacağını garanti ediyorsunuz?" diye bile pazarlık ediyormuş.