kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Temmuz 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
OKUR TEMSİLCİSİ
Okur Temsilcisi

New York Times ve "kimliği saklı kaynaklar"

Sancıları kendi akışına bırakıp, esas tartışılması gereken mevzuya dönelim.
Mevzu, daha doğrusu sorulması gereken soru, "gizliliğe saygı" değil, "kimliği saklı kaynakların nasıl, nerede, ne zaman ve neden kullanılacağı" ile ilgilidir.
Bu tartışmayı son zamanlarda New York Times yapıyor. Hani şu, bazı yalan haberler yüzünden inandırıcılığı bir ara dibe vuran, itibar abidesi gazete.
Dilerseniz, bizdeki yalan yanlış, çarpık çurpuk gazetecilik tartışmasına belki yön verir diye, gazetenin ombudsmanı Clark Hoyt'un (Irak savaşı esnasında "kimliği gizli" kaynakları en cesurca sorgulayan Washington editörüydü) geçen ay yazdıklarını aktarayım.
"Kimliği saklı" kaynakları gazeteciliğin hem "can damarı" hem de "zehiri" olarak tanımlayan Hoyt, Columbia Üniversitesi'nin prestijli gazetecilik okulu öğrencilerine bir kaynak araştırması yaptırmış. Hoyt'un amacı, gazetenin üç yıldır kimliği gizli kaynaklar kullanımında sertleştirdiği uygulamanın faydası olmuş mu olmamış mı onu anlamakmış.
Jayson Blair adlı muhabirin yığınla yalan haber yazdığı anlaşılınca krize giren gazete, 2004'te bir ombudsman atamış ve kaynaklarla ilgili kriterler belirlemişti. Buna göre, gazete, "Haber değeri taşıyan, güvenilir bilgilere erişmek için kaynakların kimliğini gizli tutmaya, en son çözüm olarak başvuracaktı".
Genel Yayın Yönetmeni Bill Keller ile Standartlar (Yayın İlkeleri) Editörü Al Siegal, temel kuralları o zaman şöyle belirlemişti:
- En azından bir editör, her "saklı" kaynağın kimliğini bilecektir.
- Kimliği açık kaynaklar mevcut olduğu sürece gizli kaynak kullanılmayacaktır.
- Gizli kaynaklar bilgiye birinci elden sahip olmalıydı.
- Gizli kaynaklar "gizlilik" kriterini kişisel veya kurumsal saldırı/suçlama için kullanmayacaktır.
- Sıradan yorumlar veya önemsiz olup da önemli gösterilmeye çalışılan görüşler "gizli kaynaklar"a atfedilmeyecektir.
Hoyt'un başvurduğu 17 öğrenci, 2004 kararı öncesinde altı, sonrasında da altı nüshayı incelemiş. Sonuç: "Kimliği saklı" kaynak kullanımı yarı yarıya azalmış. Birinci sayfaya çok daha az sayıda bu tür kaynaklara dayalı haber girmiş. "Çünkü" diyor Hoyt, "ön sayfalar için editörler kılı kırk yararlar ve doğrusu da budur."
Ama sayının azalması yetmiyor. Başka konular da var. Mesela, öğrenciler okulda "kimliği saklı kaynakları kullanmak yanlıştır" düşüncesiyle bu araştırmaya girip, "aslında çoğu kez böyle kaynaklar gerekiyor" fikriyle ayrılmışlar.
İyi de, asıl önemlisi, gazete okurlarına o kaynağın neden kimliğinin saklı tutulduğunu anlatmak. Bu, çok önemli. Gazete haber müdür yardımcısı Phil Corbett'e göre, mesela, "eğer kaynak kimliğini patronun bilmesinden korkuyorsa, biz bunu yazmalıyız. Ama en önemlisi, okura o kaynağın ne kadar güvenilir olduğunu hissettirmektir."
Gazetenin yönetmeni Keller araştırmayı önemsemiş ve içeriye gönderdiği yazıda "kimliği saklı kaynakları rasgele kullanmayalım" demiş.
Ama bizdeki tartışmaya ışık tutacak en önemli uyarı da yine Keller'e ait. "Kimliğini saklı tutan kaynakları hiç kullanmamak, salaklığın önde gideni olur" diyor Keller . "Bir kaynağa kimlik koruması sağlamak bu mesleğin özündedir. Bu tür kaynakların karşılaşacağı misilleme, işten atılma, dava açılma, hatta hayatından olma gibi risklere karşı onları korumaksızın, okurlara ihtiyaç duydukları bilgiyi vermemiz imkânsızdır."
Mesele işte bu. Siz o nedenle, "bunları kim sızdırıyor?", "neden soruşturma gizliliğine itaat edilmiyor?" gibi yanıltıcı, kasıtlı sorulara itibar etmeyin.
Nereden, kimden, nasıl gelirse gelsin, eğer o bilgi, o haber halkın bilmeye ihtiyaç duyduğu, güvenilir bir malzemeyse, gazete onu basar, basmalıdır.
Sonuçta, günün sonunda, okur gazetesini hukukçu veya bürokrat gözüyle yargılamaz, verdiği haber doğru mu, değil mi, ona göre yargılar. Gazete güven üzerinden markalaşır.
Gazetecilikte yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Yatsının çoktan geçtiğini, GENAR araştırması bir kez daha gösterdi. Bıraksınlar herkes bildiği gazeteciliği yapsın. Sonunda neyin galip geleceği bellidir.