kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Temmuz 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
BELGİN ÇOBAN
kitap

Cüneyt Koryürek'i dostları anlattı...

Puslu bir cumartesi günüydü. Sabah saatleri geride kalmıştı. Aklından geçenleri kendisinden başka kimse bilemezdi. Yürüyordu, hızlı ya da yavaş, ne önemi var ki... Yürüyordu işte! Sonraki gün kimisi yürümekte olduğu mevkiinin Şişli olduğunu söyledi, kimi Harbiye, kimi de Elmadağ... Ne fark ederdi ki... Yürüyordu... Ne olduysa, yolun karşısına geçmek isteyince oldu. Bir otomobille göz göze geldi. Sonra... Ajanslar son dakika uyarısıyla haberi geçmeye başladı: Gazeteci Cüneyt Koryürek'e otomobil çarptı. Ambulansla Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Koryürek'in durumunun ağır olduğu söyleniyor... İlerleyen saatlerde ise oğlu Mehmet, büyük üzüntü içinde, hastanenin kapısında bekleyenlere açıklama yapmaktaydı. Onu tanıyanlar tarafından 'bilge adam' olarak nitelenen Cüneyt Koryürek, 19 Ocak gecesi hayatını kaybetti... Ölümünden sonra hakkında pek çok yazı kaleme alındı. Basın dünyası ve spor camiası onun ne kadar sevildiğini dile getirdi, hatıralarını yazdı. Aradan altı ay geçti. Ve Mavi Ağaç Kültür Sanat Yayıncılık bir kitap yayımladı; Barlas Hünalp ile Saliha Ulaşoğlu'nun derlediği bu kitabın adı 'Cüneyt Ağabey'in 100 Metresi'... Bütün dostlar kitapta bir araya geldi; Cüneyt ağabeylerini, nasıl bir bilge adam olduğunu ve ondan öğrendiklerini anlattı... Mesela bu isimlerden sanatçı Ali Kocatepe şöyle yazmış kendine ayrılan sayfaya: "Abi nasılsın" dediğimde, "Domuz gibiyim" diye cevap verirdi. Her zaman güçlü görünen, formda olmayı seven, bildiklerini öğrendikleni paylaşmaktan son derece mutlu olan biriydi. O bir bilge kişiydi. İnsanlara çok güzel alışkanlıklar aşılayan, bilgiler sunan, sürprizler yapmayı seven bir bilge kişi... Gurmeydi. Çok güzel yemekler pişirirdi. Özellikle puf böreğine bayılırdık... Spor yazarı Mehmet Arslan da bir uçak yolculuğunu anlatarak başlamış. Sarsıntılı, çatırtıların arttığı ve herkesin korku dolu anlar yaşadığı yolculuk sırasında Koryürek başını koltuğa yaslamış, gözlerini kapatmış... Arslan anlatıyor: "Cüneyt Ağabey" diye seslendim. Gözlerini açmadan "Uyuyorum" dedi... Uyuyan ya da uyumaya çalışan sadece Cüneyt Ağabey'di. Öyle rahattı ki... 1.5 saat süren o korkunç sarsıntı nihayet durdu. Kemer ikaz ışıkları söndü. Hostesler yeniden servise başladı. Ve Cüneyt Ağabey de gözlerini açtı. "Çok korktum Cüneyt Ağabey" dedim. Aldığım yanıt kısaydı: "Ben de..." Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Togay Bayatlı ise yazısında Koryürek'ün kim olduğunu anlatmış... Yıllarını olimpizme, atletizme adamış çok değerli bir spor adamıydı. Konusunda önemli bir otorite, önemli bir eleştirmendi. Dünya atletizmi ve olimpiyatlar konusunda son derece bilgiliydi... Bilgiyi kendine saklamaz, çevresiyle, konuyla ilgisi olanlarla paylaşmaktan mutluluk duyardı... O gerçek bir duayendi. Cumhuriyet, Hürriyet, Yeni Yüzyıl ve Radikal'de yazdığı yazılarında her zaman atletlerimize, atletizm camiamıza, atletizm severlere, sporseverlere ışık tutan, yön veren, yenilikçi, aydın bir kişiydi... O olimpiyat tarihi konusunda da otoriteydi. Bu konuda üç kitap yazdı. Olimpiyatlarla ilgili belgeseller hazırladı. İstanbul'un olimpiyata ev sahipliği yapması en büyük hayalleri arasındaydı... Kitapta daha pek çok anı, sevgi ve saygı cümlesi, Koryürek'ün kişiliğine ve yaptıklarına göndermeleri okuyabilirsiniz. Bir de albüm var; Koryürek'in atlet olduğu dönemlerde koşarken çekilmiş fotoğrafını bile bulabileceksiniz orada. Bir de... Cüneyt Koryürek'in ölmeden 20 gün önce dostlarına yolladığı yeni yıl mesajı da yer alıyor kitapta. Diyor ki... İnsanoğlu, kendisine verilen yaşam fırsatını kullanmasını bilmeyen ve biraz daha yaşlanınca öleceği günü bekleyen zavallı bir varlık haline dönüşmüştür. Bu nedenle, etraf benim 'zombi' diye adlandırdığım bir kalabalıkla doldurulmuş durumda. Hiç olmazsa tanıdıklarımı uyarmak ve hatta uyandırmak amacıyla bu kartı dostlarıma yolluyorum. Belki yaşamlarını umut dolu ve mutlu olmak amacıyla biraz dahi olsa çaba gösterirler diye! Zira-bazılarımız, 30'unda 70'ine kadar gömülmeyiz. Buyurun düşünün...