kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Haziran 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
BELGİN ÇOBAN
kitap

'Kış Cemresi'ni bu yaz okuyun!

Nicedir yazmak istiyordum 'Kış Cemresi' romanına ilişkin düşündüklerimi ve hissettiklerimi ama araya hep başka kitaplar girdi. Hadi dosdoğrusunu söyleyeyim, ruhumun izin vermesini bekledimdi aslında bu kitaptan söz etmeye de, çiziktirmek istemedim. Yazarı Pınar Sarp'ın ikinci romanı bu. İlki, 'Benim Kasam Bacak Aram'dı ve avukat annesinin bir davasını romanına uyarlamıştı. Aralarında bir belediye başkanı da olan karakterlerin isim ve meslekleri benzetmeydi, gerisi gerçek. Özellikle sormadım Pınar Sarp'a bu kitabındaki kahramanların gerçeklik derecesini, sanırım gerçek olmalarını istemedim. Çünkü ana mekanı Ankara olan kitabın kahramanları arasında Emir isimli bir Sağlık Bakanı, Emir'in eski meclis başkanı olan ahlaksız ve nefret edilen babası Doğan var. Çünkü dürüst ve düsturlu davranmaya çalışsa da bir politikacının, politikanın kurallarına uymaması neticesinde elbette onurluysa- istifa etmesi gerçeğinin altı çizilmiş kitapta. Her ne kadar günümüz koşullarına uymasa da... Ve yine politikanın kurallarına uyanın kendi çıkarları için her ahlaksızlığı yapabileceği gerçeği de, şaşırtmamacasına yer alıyor...
Öte yandan kitapta yasak bir aşk ve yarattığı kaos var. Değişen hayatlar, ortaya çıkan gerçekler, inişli çıkışlı duygusal anlar... Benim için ilginç olan ise, Pınar Sarp ilk kitabını çıkardığında "Ben aşkı yazamam, seksi de yazamam" demişti, bu kitapta ise her ikisinde de kendi sınırlarını aşmaya çalışmış gibi. Aşkı daha detaylı görmeye, seks anlatımında da özgür kalmaya uğraşmış. Öte yandan kitabı okunur kılan bir güzel taraf daha var. Olaylar her karakterin gözünden birebir anlatılıyor. Pınar Sarp, kitap boyunca karakterlerinin kendi ağzından, kendi düşünceleri ve hissiyatları ile bölümlendirerek anlatıyor olayları. Böylece her karakteri anlayabiliyor, her karakteri kendi içinde değerlendirebilme şansı bulabiliyorsunuz. Her karakterin neden öyle tepki verdiğini, neden öyle düşündüğünü, neden öyle konuştuğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Böylesi eğlenceli de üstelik. Karşı taraftan yanlış anlaşılma, algılanma olgusu vardır ya, bunu gösteriyor bir anlamda Sarp karakterleri üzerinden. Aslında herkes kendince haklı ama başka bir şekilde algılanıyor diğeri tarafından. Ve okur olarak her şeye tanık oluyorsunuz...
Yine Goa Yayınları'ndan çıkan ikinci romanında Sarp'ın sevdiğim anlatımını bulmak, özünde beni mutlu etti. Kurgusu yine akıllıcaydı, belki bazı yerlerde dozajı aşmıştı ama olsun, ziyanı yok! Neticede şaşırtıyor ama illa ki tahmin etmek için süre tanıyor Sarp... Kısacası güzel zaman geçireceksiniz bu kitabı okurken, garanti veriyorum.
Bir şey daha var... Genelde aşkı anlatan kitapları sevmem ben. Daha doğrusu; mücadele etmeyen, gururu üstün kılan, sonunda mutsuzluğu reva kılan, hayati gerçeklere ezilen, ille de büyüten ve soğutan türdeki aşk hikayelerini anlatan kitapları sevmem. Ruhum daralır. İçim dağlanır. Zaten şu lafı da sevmem; 'Mutlu aşk yoktur!' O yüzden bu kitapta anlatılan aşkı sevdim. Belki ruhum aynı paralelde olduğu içindir, değil mi!