kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Temmuz 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Baykal: Bu Başbakan'ın kişisel davası

Yeni Haber
CHP grup toplantısında Deniz Baykal, son gelişmeleri değerlendirdi. "Artık her an herkes gözaltına alınabilir" diyen Baykal konuşmasında Turan Çömez'in arandığını, Erol Mütercimler'in de gözaltına alındığını açıkladı.

Baykal, emniyetin yaptığı soruşturmanın siyasi bağlantıları olduğunu ve bu soruşturmanın siyaseten yönlendirilmek istendiğini sözlerine ekledi.

İşte Baykal'ın konuşmasından ana başlıklar;

- Ergenekon ve Danıştay saldırısı ilişkilendirilmek istendi,

- Böyle bir hukuk süreci olamaz,

- Başbakan sanki bu davanın basın sözcüsü,

- Kadrolaşma süreci bitti, kuşatılma dönemi başladı,

- Bu yaşananlar ancak darbe dönemlerinde olur,

- İftiralarla sindirme politikası uygulanıyor,

- Artık Atatürkçüler saldırıların hedefi haline geldi,

- Anayasa'yı AKP'ye emanet etmek kediye ciğer emanet etmek gibidir.

''BAŞBAKAN'DA CHP SAPLANTISI ORTAYA ÇIKTI"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'da, ''CHP saplantısı'' ortaya çıktığını savunarak, ''Allah ıslah etsin. Başbakan'ı, çok kızgın, nefret dolu görüyorum. Sağlığa zararlıdır'' dedi. Baykal, Erdoğan'a, ''Senin ve benim dokunulmazlıklarımızı, gel birlikte kaldıralım'' çağrısında da bulundu. Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Anayasa Mahkemesinin, CHP'nin hesaplarında usulsüzlük olduğu gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmasını değerlendirdi.

CHP'ye yönelik, ''Parti hesaplarında ciddi yanlışlıklar yapıldığı'' iddia ve iftiralarının ortaya atıldığını ifade eden Baykal, CHP'nin, büyük bir yalan rüzgarı değil, ''Yalan fırtınasının'' hedefi olduğunu öne sürdü.

Deniz Baykal, CHP'ye yönelik kızgınlık ve düşmanlığın altında ne yattığını sorarak, ''(CHP, çıkıp hakkımızda düşünceler söylüyor, haklılığı çıkıyor, biz giderek yanlış istikamete sürüklenen parti haline dönüşüyoruz) CHP'den dolayı, o yanlışlıkların içinde yer aldığı kanaatindeler'' diye konuştu.

''SAĞLIĞA ZARARLIDIR''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'da, ''CHP saplantısı'' ortaya çıktığını ileri süren CHP Genel Başkanı Baykal, şöyle devam etti:

''Allah ıslah etsin, söyleyecek bir şey bulamıyorum. Bunun normal olmadığına inanıyorum. Başbakan'ın, çok kızgın, tepkili, çok nefret dolu görüyorum. Sağlığa zararlıdır. Başbakan, sağlığına dikkat etsin, sükunetini, olgunluğunu korusun, öyle kendini kaybetmesin. Olur olmaz, doğru yanlış, önüne ne gelirse sahip çıkıyor. Kızgınlıktan dolayı, suçlama bulacak, sahip çıktıkları teker teker dökülüyor, elinde bir şey kalmıyor.''

''ÖZEL BİLGİLER, MANŞETLERDE''

Baykal, ''CHP'nin hesaplarının doğru olmadığı'' konusunun, CHP'yi bir yere itebilmek için sistemli olarak götürüldüğünü öne sürdü. Baykal, AK Parti'ye yandaş gazeteler ve ''Dinci'' yayın organlarında, CHP'nin, ''Kanaltürk ile mali, siyasi yolsuzluk anlayışı içinde ilişki kurduğu'' ve ''Halk TV ile ilgili mali yolsuzluk içinde'' olduğu kampanyasının, günlerce sürdürüldüğünü savundu.

Anayasa Mahkemesinin, özel bir ilgi ve duyarlılık içinde bu konuya girme kararı aldığını, Sayıştaydan özel uzmanlar istediğini ifade eden Deniz Baykal, CHP'nin, samimiyet ve şeffaflık anlayışı içinde, elindeki bütün belge ve anlaşmaları sunduğunu anlattı. CHP Genel Başkanı Baykal, Sayıştaydan gelen uzmanların bu belgeleri aldığını belirterek, Şunları söyledi:

''Kısa bir süre sonra bir baktık, bizim onlara emanet ettiğimiz, fevkalade özel, kimsede bulunmayan bazı bilgiler, AKP yandaşı yayın organlarının, dinci gazetelerin manşetlerinde, nasıl intikal etti? Biz Anayasa Mahkemesinin uzmanına verdik bunları. Anayasa Mahkemesi, hukuki inceleme yapacak, sonucunu bize söyleyecek. Daha incelemenin başında, olayın siyasetle ilişkisi, bağlantısı kanıtlanmış oldu. Sayın Genel Sekreter, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı aradı, üzüntü duyduğunu iletti.

Sayın Başkan da üzüntülerini ifade etti. Eminim, üzülmüştür ama bu gerçek değişmedi daha sonra yine manşetlerde. CHP'nin Anayasa Mahkemesine verdiği bilgiler, siyasi çarpıtma yoluyla bir siyasi linç, suçlama vesilesi halinde, bu gazetelerin kampanyasının konusu haline getirildi.''

''ORTADA BİR YOLSUZLUK MU VAR?''

Baykal, emekliye ayrılan parti çalışanlarının bir kısmıyla iş sözleşmesi imzalanmasının eleştiri konusu yapıldığını anımsatarak, ''Bu kişilerin, iş sözleşmesiyle değil, serbest meslek makbuzuyla çalıştırılması'' gerektiğinin söylendiğini kaydetti.

''Olabilir. Özür dileriz. Ortada bir yolsuzluk mu var?'' diye soran Baykal, bu paranın yanlış ödendiği gerekçesiyle CHP'den tahsil edilmek istendiğini ifade etti.

Baykal, Anayasa Mahkemesi uzmanlarının, parti görevi için il dışına çıkanların, aldıkları faturaların isme değil, CHP Genel Merkezi adına olması gerektiğini belirttiğini kaydederek, ''O faturalar da işten ayrılanlara ihbar tazminatı ödememiz de yolsuzluk kapsamında'' ifadesini kullandı.

''GAZETEMİ, KENDİ PARAMLA ALIRIM''

''CHP'de, devletin bize, ülkenin sorunlarına yönelik siyasi çalışma yapmak için verdiği paranın her kuruşu, sadece bu hedefe dönük harcanmıştır'' diyen Baykal, CHP'nin kendisine emanet edilen parayı, en doğru şekilde harcadığından kimsenin kuşku duymasına imkan olmadığını söyledi.

Baykal, bu konuda dikkatlerinin çok ileri olduğunu ifade ederek, ülke sorunlarını konuşmak için yurt dışına giden partililere harcırah vermediklerini bildirdi. CHP Genel Başkanı Baykal, şöyle konuştu:

''Parti yöneticileri, biz, hiçbir zaman özel ihtiyaçlarımızı partinin imkanlarıyla sağlamayı aklımından geçirmeyiz. Her sabah gazetemi kendi paramla kendim alırım. CHP yöneticilerinin evine, bütün yayın organları, parti parasıyla alınıp, parti araçlarıyla kapı kapı dağıtılmaz. Ben İstanbul'da 5-7 yıldızlı otellerde kalıp, onun faturasını CHP'ye havale etmemişimdir. Bu otellerde kalacağıma, kendi paramı verip, devletin misafirhanesinde kalırım. Kongrelerimizi yaparken, arkadaşlara, 'Arabanı getir, bizim şoförlerden birini verelim, biraz benzin koyalım, kongreyi yap' deriz.

CHP'nin, kimseden devletin parasını doğru kullanmak için ders almaya ihtiyacı yoktur. CHP'nin mali konularda hiçbir yanlışı yoktur. Hesabımız, alnımız açık, başımız dik vereceğimiz şekildedir. CHP, namerde muhtaç olmadan, dimdik ayaktadır. CHP Genel Merkezi, arkadaşların tasarrufuyla yapılmıştır. Kimsenin, orada tek kuruş hakkı yoktur. Milletin, devlet eliyle verdiği imkanların dışında, hiçbir kaynak kullanılmadan yapılmıştır.''

BAŞBAKAN'A TEKLİF

''Başbakan, 'Yolsuzluk' demeye çalışıyor, bize bula bula bunları buldu'' diyen Baykal, Erdoğan'a, ''Dokunulmazlık diyoruz, kaçıyorsun. Sen dedin, yapmadın, aradan bu kadar zaman geçti. Yolsuzluk iddiaları ortada. Bırak, Meclisi, Anayasa değişikliğini. Sana teklif yapıyorum. Gel sen ve ben, ikimizin dokunulmazlığı kaldırılsın. Herkesin, Meclisin, Anayasa değişikliği değil, Recep Tayyip Erdoğan ve Deniz Baykal'ın dokunulmazlıklarını gel birlikte kaldıralım. Ondan sonra da seyredelim tabloyu. Erdoğan'a tavsiyem, CHP ile ilgili olarak, yolsuzluk lafını ağzından çıkarsın, hiç kimseyle ilgili olarak da konuşmasın'' diye seslendi.

SİVAS OLAYLARI

Sivas olaylarının, yarın 15. yıldönümü olduğunu anımsatan Deniz Baykal, insanlık tarihinin utançla hatırlayacağı acı bir olay yaşadıklarını ifade etti. Baykal, insanların birbirine ne kadar düşman olabileceği, inançlarından, anlayışından dolayı başka bir insandan ne ölçüde nefret duyacağını gördüklerini belirtti.

Bu acı olaylara maruz kalanların, ağırbaşlılığını ve sabrını koruduğunu, acısını yüreğine gömdüğünü, incinse de incitmediğini dile getiren Baykal, kin ve düşmanlıkla, insanları öldürerek, yakarak bir amaca hizmet edilemeyeceğini söyledi.

Elektrik zammına da değinen CHP Genel Başkanı Baykal, 6 ay içinde elektrikteki zam oranının yüzde 40 olduğunu, emekli maaşlarına yüzde 2, asgari ücrete ise yüzde 5 zam yapıldığını söyledi.

Baykal, bu zamdan, ailelerin, üreticilerin, esnafın, sanayicinin etkileneceğini vurgulayarak, Türkiye'nin, yıllardan beri enerji politikaları nedeniyle yanlış istikamette olduğunu savundu. Deniz Baykal, 1 Haziranda açıklanması gereken hububat fiyatlarının da halen açıklanmadığını bildirdi.