Filistin Sorunu Üzerine

Altın Palmiye'nin favorilerinden İsrail yapımı Beşir ile Vals, adeta yönetmeni Ari Folman'ın kendisiyle yaptığı bir terapisi niteliğinde. 1980'lerin başındaki Lübnan Savaşı'na dönerek ülkesinin günümüzdeki politikalarını sorgulayan tavrıyla öne çıkıyor. Ancak soykırımı bizzat uygulayan değil de Hıristiyan Falanjist güçlerin gerçekleştirdiği büyük katliama suskun kalan İsrailli askerlerin suçluluk duygusu üzerinden meseleye yaklaşması, keskin bir özeleştiri bekleyenlerin hevesini yarıda bırakabilir. Bu arada mevzuya 'damardan' giren İtalyan filmi Il Divo elbette Cannes'da aldığı Jüri Ödülü'nü hak ediyor. Yedi kez başbakan olan, adı yolsuzluk skandallarıyla çalkanan, sayısız kez yargılanan İtalyan Hıristiyan Demokrat lider Giulio Andreotti sanki sinema için gayet elverişli bir malzeme ama manzaranın abukluğu ve ironisini yansıtmak çok zor. Zaten yönetmen Paolo Sorrentino da hâlâ yaşayan böyle bir politik figürü, kendini ciddiye alma derdine hiç girmeden incelikli kara mizah kullanarak 'ciddi' bir şeyler anlatmış. 40 yıl sonrasının kaygısızlaşan ve ağırlaşan ruhlarına böyle değebileceğini düşünmekte ise hiç haksız değil.