kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Geçen yılın 'it çanta'ları "I'm not a plastic bag"lerin de sahteleri yapılmış. Orijinalleri, süpermarket zinciri Sainsbury'lerde 5 pound'a satılıp anında tükenen çantaların sahteleri ise 10 pound!

İşte 'sahte'nin gerçek yüzü

Yaprak Aras ŞAHINBAŞ
Sadece bizimkiler taklit çanta meraklısı değil. Hollywood'daki ünlüler de kimi zaman sahteleri tercih ederek 640 milyar dolarlık bu pazarı büyütmeye devam ediyor. Peki bu para nereye gidiyor dersiniz? Terör örgütlerine! Cefasını kim çekiyor peki? Çocuklar!..
Uzun zamandır görmediğim bir tanıdığıma kapıdan uğruyorum. Acelem var ama beni apar topar içeriye davet ediyor. Salonunun ortasında üç koca çuval duruyor; çuvalları boşaltan iki de adam. Koltuklarda oturan diğer kadınlar bir yandan çaylarını yudumluyor, diğer yandan göz ucuyla çuvallardan çıkan 'ganimetleri' süzüyor. Derken çuvalların birinden sarı, rugan bir çanta çıkıyor. Tanımamama imkân yok; Marni'nin yeni sezonundan bir model. Etrafımdaki poşetlerin içine daha dikkatlice bakıyorum bu sefer; Balenciaga'lar, Chloe'ler, Chanel'ler... O anda anlıyorum; ben bir 'sahte çanta günü'ndeyim. Satıcılar, konularına çok hakim. Yeni sezon modellerini bizden daha iyi biliyorlar. Dikişleri, logoları, materyalleri birebir kopyalamışlar. Bir tek Louis Vuitton'un Richard Prince koleksiyonu yok. "Onları kopyalamak çok zor," diyorlar, "Astarı yüzünden pahalıya çıkar diye yapılmıyor." Çantalar hakikaten çok başarılı. Gerçeklerinden ayırmak mümkün değil. "Hayatta sahte takmam," diyen kadın bile, kendisinde orijinali olan Chanel'in imitasyonunu görünce inadından vazgeçiyor, Louis Vuitton'lara dalıyor. Fiyatlar 100 ila 250 YTL arasında. Ev sahibi, benim de 'en azından' bir Hermes almam konusunda ısrarcı. "Olmaz," diyorum, "Hem inandırıcı değil, hem de param olsa bile bir Birkin'e dökmeyeceğimi herkes bilir."

SESSİZ ALIŞVERİŞ
Bu arada satıcılardan ve evdekilerden dedikodular da alıyorum. Bir kere müşterilerinin çoğu, 'sosyetik' diye tabir edilen kişiler. Orijinalleri almaya güçleri yettiği bilindiği ve kimse kondurmayacağı için en çok sahteyi onlar alıyormuş. Aklımın ucuna bile gelmeyecek isimler sayıldı ardı arkasına. Savunma ise hazır: "Neticede onların da bir bütçesi var. Bir orijinal yerine 15-20 çok iyi taklide kim hayır diyebilir ki?" Geçtiğimiz aylarda Bülent Ersoy da Kapalıçarşı'da benzer bir alışverişte görülmüştü. Bunun üzerine Haftasonu dergisi, aralarında Siren Ertan, Tansa Mermerci, Demet Kutluay, İpek Tuzcuoğlu gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıda kişinin 'imitasyon'a meraklı olduğunu yazmıştı. 'Çanta günü' trendi de bu mağazalarda görünmek istemeyen sosyetik kadınlara hizmet verebilmek için çıkmış. Bir diğer moda ise minivan alışverişi. Bir telefonla kapınıza gelen ağzına kadar sahte çanta yüklü minivana biniyor, şehri turlarken alışverişinizi de 'sessiz sedasız' yapıyorsunuz!

CEZALAR KOMİK...
Sahte çanta düşkünleri sadece bizim sosyetikler değil aslında. Paris Hilton, Britney Spears, Nicole Richie, Ashley Simpson, Jennifer Lopez ve Jessica Simpson da onlarca kez sahte çantalarla fotoğraflanan isimler arasında. Para eşittir orijinallik değil belli ki. Bir de gücü yetmediği için taklit ürünler kullananlar var ki, işte durum bu noktada daha da acıklı bir hal alıyor. Bütçesi bilmem kaç bin YTL'lik bir çantayı almaya uygun olmayanlar hayat tarzından zaten belli oluyor. Bu durumda 'mış gibi' yapmak niye? Lüks markaların fiyatlarının yüksek olmasının bir nedeni de, az kişi tarafından alınmalarının istenmesi... Belirli bir markayı kullanaların bir kısmı, onu alacak maddi güce sahip olduklarını göstermek istiyor. Bir de markanın sunduğu imaja, hayat tarzına sahipmiş gibi yapmak isteyenler var. Taksiye binecek parası olmasa da koluna taktığı Prada çantayla, o hayattan'mış' gibi hissediyor, mutlu oluyor. Taklit ürün kullanımı dünya genelinde de hızla artıyor. Taklitler toplum içinde de nispeten daha çok kabul görüyor. Yapılan bir araştırmaya göre İngilizlerin üçte ikisi, kullandıkları ürünün sahte olduğunu çevresindekilere söylemekten çekinmiyor. Eskiden e-posta kutularımıza gelen spam mailler, 'penis büyütme'lerden oluşuyordu. Artık bunları Rolex, Bulgari ve Gucci replikaları yapanlar gönderiyor. İnternet alışverişlerindeki sahte satışlarının yüzde 30'a yakını ise eBay'de gerçekleşiyor. Ana tablo ise çok çarpıcı. Dünya ticaretinin yüzde 10'unu taklit ürünlerin oluşturduğu sanılıyor. Bu da yaklaşık 640 milyar dolara tekabül ediyor! Pazarın bu denli büyük olmasının asıl nedeni ise, işin çok kârlı ama az riskli olması. Yakalananların mallarına el konuluyor, işe oranla komik para ve nispeten kısa hapis cezaları alıyorlar. Bu nedenlerle uyuşturucu ve silah ticareti yapanların bile taklitçiliğe soyunduğu tahmin ediliyor.

PARALAR TERÖRE VE SUÇA
Peki kim bu sahte üreticileri? Bizlerin 'statü merakı' sayesinde 10 liraya imal edilen ürünü 100 liraya satan ve çok yüksek meblağlar elde edenler, genelde suç ve terör örgütleri. Cefasını ise, kötü koşullar altında çalıştırılan kadınlar ve çocuklar çekiyor. Ayda 50-100 dolar ücret karşılığında günde 10 saat çalışmaya zorlananlar, kimi zaman sekiz yaşında bile olmayan çocuklar. Bir diğer deyişle taklit piyasası insan ticaretinin, çocuk işçilerin ve insan hakları ihlallerinin de katlanarak artmasına neden oluyor. Taklitlerin yüzde 60'ı Çin'den çıkıyor. Gürcistan, Türkiye, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de rapor edilen taklit üreticileri arasında. Türk taklitlerinin özellikle çok başarılı olduğu söyleniyor. Taklit piyasasının hızla büyümesi üzerine, çok yetersiz olmasına rağmen çeşitli önlemler de alınmaya başlandı. Uluslararası konferanslar düzenleniyor. Cartier, Chanel, Calvin Klein, Tiffany ve Coach, müfredatlarına taklit karşıtı dersler eklemeleri için üniversitelere maddi destek veriyor. Zamanında taklidin başarı göstergesi olduğu illüzyonuna kapılan markalar, kaybettikleri miktarlar arttıkça durumun vahametini anlamaya başladı. Yaklaşık 20 yıl önce ucuz iş gücü için üretimlerini Çin'e kaydırırken, Miu Miu çantalarla Banana Republic'leri aynı atölyelerde imal ettirirken, markalarını elleriyle taklide teslim ettiklerini; kendi kuyularını kazdıklarını bilmiyorlardı tabii!
Haberin fotoğrafları