kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Haziran 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Uğurcan, Bahçeşehir Üniversitesi hazırlık sınıfı öğrencisi.

Bazen burjuvalar da iyi devrimci olur

Bahçeşehir Üniversitesi öğrencisi Uğurcan, özel üniversitede okumayı bir tür laboratuvar deneyi olarak görüyor ve zengin çocuklarının yaşam koşulları nedeniyle bazen yoksullardan daha iyi devrimci olabileceğine inanıyor..
Uğurcan (19) Bahçeşehir Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi. Artvin'in Şavşat ilçesinden gelmiş üniversiteye. İlköğretimini İstanbul'da tamamladıktan sonra liseyi memleketinde okumuş, zaten sosyalist fikirlerle de orada tanışmış. Şavşat'ın doğası haline gelen 'sol hava' onu öylesine etkilemiş ki, "Hayat tarzları, felsefeleri öyle güzeldi ki," diye anlatıyor o ilk tanışıklığı. Şimdi ÖDP'nin gençlik kitlesini oluşturan 'Geleceğimizi İstiyoruz' grubunun içinde. Artvin'de çıkardığı küçük gazetenin insanların hayatına ne kadar nüfuz ettiğini gördükten sonra iletişimle ilgili bir bölümde okumak istemiş, özel üniversiteyi ise hem İngilizce eğitim avantajı hem de bitirdikten sonra parlak bir gelecek için tercih etmiş. Uğurcan'ın babası ticaretle uğraşıyor, annesi ise devlet memuru. Üniversitede yüzde 100 burslu okuyor, hatta üstüne 100 YTL para bile alıyor. Ama devlet üniversitesinde okuyan arkadaşlarının hafta sonları dil kurslarına giderek, ondan daha çok özel eğitim aldıklarını söylüyor ve kendi tercihini şöyle savunuyor: "Böyle kontenjandan yararlanma şansı varken, neden reddedeyim ki? Üstelik bana göre özel üniversitelerde parasız eğitimi savunmak daha gerçekçi." Bahçeşehir Üniversitesi'ne ilk geldiği dönemlerde özellikle arkadaşlık ilişkilerinde çok zorlanmış ama insanları maddi olanaklarından sıyırıp kendi kişiliğiyle kabullenmeye başladığı anda, her şeyin kolayca çözüldüğünü görmüş. Önceleri hiçbir sorunla ilgilenmeyen, arabalar ve karşı cins dışında hiçbir ilgi alanı olmadığını düşündüğü sınıf arkadaşları hakkındaki fikirleri değişmiş: "Biz Marksistler sadece dünyayı yorumlamakla değil, onu değiştirmekle de yükümlüyüz. Özel üniversiteler de bunun için çok iyi bir laboratuvarlar."

OKUMA KULÜBÜ VE CHAVEZ
Uğurcan onunla buluştuğumuz günün gecesini Bahçeşehir'deki apartmanlarını boyayan işçilerle geçirmişti. Gündüz ise okuldaki arkadaşlarıyla tersanedeki işçi ölümlerini konuşmuştu. Hem en alttakilerle hem de en üsttekilerle iletişim içinde olmayı 'muhteşem' buluyor. Kendisi gibi insanların özel üniversitelerde bu tartışmalara vesile olmasını önemsiyor. 1 Mayıs'ta Şişli'deyken gözaltına alınmış ama otobüsler dolu olduğu için serbest bırakılmış; onu en çok mutlu eden, 1 Mayıs sonrası birçok okul arkadaşının eyleme katılmak istediğini öğrenmesi olmuş: "Gözaltına alınmaktan, ailelerinin duymasından ve okuldan atılmaktan korktukları için gelememişler." Okulda arkadaşlarıyla birlikte bir Okuma Kulübü kurmuşlar ve okunacak kitaplar listesi oluşturmuşlar. Orada Chavez'in Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyor kitabının ilgi gördüğünü coşkuyla anlatıyor. Yine okulda festival kapsamında gösterilen Devrimci Gençlik Köprüsü filmi sırasında bütün salonun hıncahınç dolmasını da aynı duyguyla ifade ediyor. Marx'ın tahlil ettiği gibi, artık üretimin içinde kol emeğinin azaldığını ve işçi sınıfının niteliğinin değiştiğini anlatıyor Uğurcan. "Sermayenin ortağı olmayan herkes işçidir," diye konuşuyor ve özel üniversitelerdeki öğrencilerin sınıfsal olarak varlıklı olmalarına rağmen kalpleri solda atıyorsa, birçok yoksul kökenli gençten daha faydalı olacağına inanıyor: "Biz hep toplumcu tarafından bakıyoruz, onlar daha bireysel bakıp, farklı açılımlar getirebiliyorlar." Bahçeşehir Üniversitesi'ne gelmeden önce kafasındaki sınıfsal çelişkilerin daha keskin olduğunu söylüyor Uğurcan ve önemli olanın 'burjuvazinin çocuklarına' doğru adresler göstermek olduğunu vurguluyor: "Zengin bir insan niye solcu olmasın ki? Bazen ekonomik durumlarının rahatlığından herkesten daha aktif bile olabiliyorlar. Mesela bizim kitap kulübünden arkadaşlar okulda özelleştirmeyi bile tartışıyorlar."

BİZİM ÜNİVERSİTELERİMİZ
Bir yandan da bunları anlatırken özel üniversitelerden böyle bir 'devrimci' hareket beklenmemesi gerektiğine ama bu türden kurumların toptan da reddedilmemesi gerektiğine dikkat çekiyor: "Biz Türkiye kapitalist diye Türkiye'den kaçmıyoruz, burada kalıyoruz ve mücadele etmeye çalışıyoruz. O zaman bu üniversitelerde de bunu yapabiliriz. Bunlar bir kurumun, vakfın, bireyin üniversiteleri değil artık, biz burada oldukça bizim üniversitelerimiz." Uğurcan'ın 'özel üniversiteli' yaşamının yanı sıra, bir de 'partili' bir yaşamı var. Okulda İngilizce konuşma dersindeki başarısını bile partideki çalışmalarına bağlıyor: "Arkadaşlarım esprili bir şekilde 'Biz de gelip sizin partiye kaydolalım, hep orada öğreniyorsun böyle konuşmayı,' diyorlar." ÖDP'ye de okulu olarak baktığını söyleyen Uğurcan, en son Çetin Altan'ın Ben Milletvekiliyken... kitabını okumuş ve bu kitaptan yola çıkarak genel başkanı Ufuk Uras'ı değerlendirdiğini anlatıyor. Öte yandan son dönemlerde bir yandan Hatırla Sevgili dizisiyle 68 gençliği anlatılırken, diğer yandan da Mahir Çayan'ın Toplu Yazılar'ının yasaklanmasını manidar buluyor. Günlük hayatta partinin kendisine kattığı çok şey olduğunu söyleyen Uğurcan, partide yapılan film gösterimlerinde bile bir şeyler öğrendiğini söylüyor: "İzlemeden önce, film hangi ülkede çekilmişse o ülkenin o tarihlerdeki sosyal durumunu tartışıyoruz önce. Benim için muhteşem bir beyin fırtınası oluyor." Uğurcan politikayı politikacıların yaptığı bir iş olarak görmüyor ve yaşamı güzele götürmek idealinin ve değişime inanmanın hayatında hep olacağına inanıyor.