kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Mayıs 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Nicholas Burns

Washington'da endişe var

YAVUZ BAYDAR
YAVUZ BAYDAR
"AKP hakkında kapatma kararı verilirse, ABD nasıl tepki verecek?" Soru bu. Sabancı Üniversitesi ile önde gelen Amerikan düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nün işbirliğiyle bu yıl dördüncüsü düzenlenen Sakıp Sabancı Konferansı çerçevesinde, Washington'da iki gün boyunca ısrarla bu sorunun cevabını aradık. Cevap net değil. Net olan şu: AKP ve DTP ile ilgili kapatma davalarıya ilgili olarak kafalar hayli karışık. Alttan alta da derin bir endişe söz konusu. Bu yılki konuşmacı, ABD Dışişleri'ndeki bakan yardımcılığı görevinden yeni ayrılmış olan, Türkiye'yi iyi tanıyan tecrübeli diplomat Nicholas Burns'dü. Konuşmasında bol bol Türkiye'yi övdü Burns. "Şu anda dünyadaki en başarılı Müslüman ülke" diye andığı Türkiye'nin cumhurbaşkanı ve başbakanından "büyük devlet adamları" diye söz etti. Demokrasi, laiklik ve istikrarın altını birkaç kez birlikte çizdi. Ama şunu da eklemeye özen gösterdi: "Siviller tarafından yönetilen Türkiye." Bu Washington'un söylemine kapatma davası süreciyle yeni giren bir kavram. Tersinden okursanız, endişenin boyutunu anlamak daha kolay. Konuşma ardından sadede gelindi. Acaba bir askeri müdahale olursa ABD ne yapacaktı? Bu soruyu geçiştirdi Burns. "O günler artık geride kaldı, sivil toplumun güçlü olduğu bir Türkiye var artık" dedi. Konuşması ardından, bir ara baş başa kalınca, şunu sordum: "Kapatma davasıyla ilgili olarak AB çok net ve açık sözlü davranırken, ABD ihtiyatlı bir tutumu sürdürdü. Duyumlarımıza göre, öteden beri Türkiye'nin tam üyeliğine destek veren ABD'nin bu tutumu nedeniyle AB içinde bir sıkıntı var. Keşke ABD ve AB kapatma davalarıyla ilgili ortak bir dil tuttursaydı, ayarlı olunsaydı havası esiyor. Buna katılıyor musunuz?" Burns pek tereddüt etmedi: "Biz daha net olabilirdik" dedi. Bu cevabı, ABD başkentindeki kafa karışıklığının sinyali olarak alabilirsiniz. Konuşma ardından yapılan "on the record" (kayıt içi) yemekte de tartışma bu eksende kaldı.