kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Mayıs 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Bıyık, postal ve parka

Mayıs 1968 üstüne-2

1968 hareketinin Türkiye'ye biri olumlu diğeri olumsuz ama birbirinin içinde gelişen iki yansıması oldu denebilir. Olumlu olandan başlayalım.
1960'la birlikte kendini gösteren sol hareket 1968'in üstünde gelişeceği zemini hazırlamıştı. 1962'de Türkiye İşçi Partisi-TİP kurulmuştu ve Türkiye sosyalizm sözcüğüyle tanışmıştı. 1965 seçimleri TİP'in parlamentoya girmesini sağlayarak o tezlerin somut bir siyasal harekete dönüşmesine de yol açıyordu. Fakat ortada iki önemli 'kılçık' vardı.
Birincisi, TİP'e yönelik, ayrıntıları şimdi yavaş yavaş belirginleşmeye başlayan dağınık muhalefet hareketi. Bu muhalefet de soldan geliyordu ve hızla solun 'parçalı' bir yapı kazanmasına yol açıyordu. İkincisi, 1965'te CHP de Ortanın Solu tezini bir ideoloji olarak ortaya çıkarmıştı. Bu da TİP'te yoğunlaşacak kuvvetleri dağıtıyordu. Sonuç itibariyle ortada etkili, sesini her yerde duyuran ama bir bütünlüğe sahip olmadığı için hızla bölünerek eriyen, ne dediği de o yüzden çok anlaşılmayan bir sol hareket vardı.

Silah ve cunta
İkincisi, 1968 sonrasında Türkiye solu çok hızlı bir biçimde, bu söz ettiğim bölünmenin de yarattığı bir etkiyle, silaha yöneldi. Nedenlerini dünkü yazımda belirttiğim bu hareket solun kendi kendine icat ettiği bir şey değildi. Hem Küba devrimine bakarak 'gerilla' faaliyetinin etkili o lacağı düşünülüyordu hem de 1960'ların başında Türkiye'de ortaya çıkan silahlı cunta girişimleri bu sol harekete yeni bir ilham kaynağıydı.
O ilham iki unsura dayanıyordu. Birincisi, metot olarak askersiz-ordusuz bir hareketin olamayacağı düşünülüyordu. O nedenle 1971'e giderken bu iş alabildiğine karmaşık bir hal aldı ve sonunda ordu içindeki bir çatışmayı ifade eden 9 Mart-12 Mart gerilimiyle son buldu. Ordunun bir kanadı ötekini alt etmiş, buna bağlı olarak da solu ezmeye başlamıştı. İkincisi bu hareketlerin tümüne hakim olan ideoloji Marksizm gibi görünse de yeniden yorumlanmış, militarist-cuntacı bir içerik kazandırılmış olan Kemalizmdi. YÖN dergisinden başlayıp Devrim gazetesine kadar giden süreçte Doğan Avcıoğlu'nun faaliyetleri bu nedenle unutulamaz.

Yanlış devrim arayışı
Bu bakımdan 1968'in Türkiye'de soldan gelen, cuntacı girişimlere kadar uzanan, gerilla faaliyetleriyle desteklenen, bütünleşen yarı militer bir hareket olduğunu ben şuraya kaydedeyim. O genç insanları harekete geçiren çok önemli düşünceler elbette söz konusuydu. Türkiye'nin soldan dönüştürülmesi elbette çok önemli bir bakış açısı ve tezler içeriyordu. Fakat silah, gerilla faaliyeti işin özünü alt üst etti.
Bugün o yola baş koyanları saygıyla anıyorum fakat tuttukları yolun Türkiye'de çok güçlü olan devletle ve orduyla bir çatışma doğuracağını göremedikleri için Türkiye'ye faşizmin gelmesine de bir kapı araladığını ne yazık ki düşünmeden edemiyorum.

Eksik özgürlük
1968 hareketi, dün de yazdığım gibi, Batı'da bir özgürleşmedir. Bizdeyse getirdiği bütün kültürel bilince, neredeyse 'rönesans' denebilecek kültürel uyanışa rağmen bir içe kapanmadır. Bir 'sertleşme' dönemidir. Batıda 1968'i izleyen dönem sonunda sol düşünce üstündeki kapağı atmış ve mesela işçi partileri 'proletarya diktatoryası' kavramını tüzük ve programlarından çıkarmıştır. Bizde ise postal, parka, balıkçı yaka kazak, kalın bıyık, sert bakışlarla tam tersine bir çizgiye yerleşmiştir.
Bu gelişmede bizim devletin tutumunun rolünü yadsımak olanaksız. Chris Marker'ın A Grin Without a Cat başlıklı dokümanteri izlendiğinde bu daha iyi anlaşılabilir. Batı'da da benzeri sol hareketler var. Ama Batı'da 25 yaşındaki insanların üstüne havan topu atan bir devlet yok! İşin bu noktaya gelmesindeki bir önemli neden Türkiye'de liberal bir geleneğin olmamasıydı. Eğer öyle bir temel olsaydı ortaya mükemmel bir aşı çıkabilirdi.
Olmadı, ama bütün bunlara rağmen 1968 Türkiye'de bir mihenk taşıdır!