kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Nisan 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

CHP'yi içinden görmek

CHP KURULTAYI İZLENİMLERİ.
Dün başlayan CHP kurultayı bir kez daha olağan görüntülerle yüklüydü ve bu partiyi yıllardır bütün değişimleri içinde izlemiş ve değerlendirmiş birisi olarak bu görüntülerin nelerin simgesi olduğunu anlamak hiç de zor değildi.
- En bilinenden başlarsak, kurultayın son yıllardaki en sönük kurultay olduğunu açık açık belirtmekte hiçbir sakınca yok. Öyle anlaşılıyor ki, rekabetin, çekişmenin olmadığı bir kurultayın bırakın dışa dönük olanını bir yana içe dönük bir heyecanı da bulunmuyor . Nitekim Baykal da gene çok alışık olduğumuz ve de ancak totaliter partilerin 'tek şef' mantığını anımsatan çok ama çok uzun konuşmasında herhangi bir heyecan yaratamadı.
- Baykal'ın konuşması iki temel özelliğe sahipti. Birincisi, Baykal, çok bezgin bir kurultay ortamını harekete geçirmek için işe alabildiğine kanıksanmış ' geleneksel' değerleri tanımlayarak ve CHP delegelerine 'kim olduklarını' anımsatarak başladı. CHP'liler 'Türkiye'yi kuran, Sevr'i yırtan, Lozan'ı yapan' insanlardı. Bugün de Türkiye üstündeki oyunları bozmaya aday kişilerdi.
- Bu yaklaşım CHP'nin Baykal'ın kafasında biçimlenmiş ve o bulunduğu mevkii korudukça devam edecek olan temel anlayışın bir yansımasıdır. Nitekim, Baykal konuşmasına başlamadan önce hoparlörlerden sürekli olarak sesinden bir konuşması yayınlandı. 'Sizlere baktıkça ben...' diye başlayan bu slogankonuşmada Baykal, CHP'lileri bütünüyle Atatürk devrimleriyle özdeşleştiriyordu. Bu demektir ki, bundan sonraki CHP bugünkü Baykal'dan farklı olmayacaktır.
- Baykal'ın konuşmasında çok küçümsediği ve tümden yok saydığı adaylara dönük değerlendirmesinde de aynen bu yaklaşım hâkimdi. Baykal, ben başarılıyım, doğru bir tutum içindeyim derken, adayları 'Türkiye'nin bugünkü ortamında CHP'yle uğraşan amatör siyasetçiler' diye tanımladı. Kısacası pozisyonunu da parti ideolojisini de siyaset anlayışını da değiştirmeye en küçük ölçüde niyet etmemiş bir Baykal söz konusu.
- İkinci özelliği Baykal'ın konuşmasının şuydu. Anlaşılan, partiye dönük ' sol olmama' eleştirisinden bir ölçüde etkilenmişe benziyor. Son derecede yapay ve yüzeysel bir biçimde de olsa, Baykal konuşmasının önemli bir bölümünde işçi-köylü sorunlarına, ekonominin çarpıklığına değindi. Bu belki bundan sonrasına dönük yeni bir açılım olarak görülebilirdi. Fakat Baykal bu değerlendirmeyi hemen boşa çıkaran bir manevra yaptı ve yeniden laiklik-cumhuriyetçilik tartışmalarına döndü. İşin ilginç yanı, CHP tabanı da Baykal'la bir özdeşleşim içinde. Ekonomiden söz ederken kımıltısız kalan salon klasik kavramlara değinince Baykal, iyi kötü bir heyecan gösteriyordu.
- Tabii, en hazin olanı, adayların durumuydu. Haluk Koç nispeten parti içinden gelen birisi olarak çok cılız da olsa belli bir güce, hiç değilse belli ölçüde 'görünürlüğe' sahipti. Fakat Umut Oran tam bir 'yoksulluk' içindeydi. Daha önce parti içi siyasette başka yerlerde bulunmuş bazı eski ve yeni milletvekillerini yanına alsa da ne salona girerken ne de salonda iken bir varlık gösterdi. Deneyimsiz aday salonda nerede durduğunu gösterecek posterlerini bile neden sonra getirip oturduğu yere açtırdı. CHP delegesi de, basın da dün siyasete girip bugün hiçbir proje sahibi olmaksızın ortaya çıkmış hem de genel başkan olmaya çalışan birisine ancak bu kadar uzak ve kapalı kalabilirdi.
- Buna mukabil şunu belirtmek gerekiyor. Demokrasiye bu kadar kapalı, bu derecede parti içi iktidar sultasına hâkim bir kurultay ve siyasal örgüt görmek içler acısı bir durum. Herhalde bir sol partide tutum çok farklı olmalıydı. En antidemokratik, ideolojik olarak otoriter olduğu dönemde dahi CHP bundan çok daha demokratik bir yapıya sahipti. Bu haliyle CHP'nin öncelikli sorunu ideoloji değil demokrasidir. Zaten parti içinde daha demokratik bir yapı olsaydı genel siyasette de daha demokratik bir tutum takınabilirdi.
Baykal konuşmasında hiç çekilme izlenimi vermediğine, aksine 'yolculuğumuz devam edecek' dediğine göre bu Kemalist partinin demokrasi anlayışı da bu minval üzere devam edecek demektir. Bakalım nereye kadar sürecek bu yolculuk...