kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Nisan 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Kartaca mutlaka yıkılmalı!

MHP lideri Bahçeli son zamanlarda bize Romalı Senatör Marcus Porcius Cato'yu çağrıştırmaya başladı.
Cato kürsüye her çıkışında, hangi konuda konuşursa konuşsun, sözlerini hep "Et ceterum censeo Carthaginem esse delendam" ("Öte yandan Kartaca'nın yıkılması gerektiğini düşünüyorum") diye noktalardı.
Bahçeli de her Salı günü MHP Meclis Grubu'nda gündemi değerlendirirken, sözü mutlaka AB'ye getirip yükleniyor. Dün de geleneğini bozmadı. Önce bir felaket tablosu çizdi:
"Türkiye'de gelinen nokta, Cumhuriyet'in kuruluşu ile elde edilen kazanımlarla, devlet ve millet hayatımızın temelini oluşturan kurucu ilkelerin bir yol ayrımına sürüklendiğini ortaya koymaktadır. Bu karanlık gidişe dur denilemez ve bir son verilemez ise, ülkemiz önce iki dilli ve iki ortaklı, daha sonra da gelişmelere göre çok dilli ve çok ortaklı bir federal devlet yapılanmasına doğru hızla sürüklenmektedir. Bilinmelidir ki, Türk Milleti'nin alt kimliklere doğru dönüş göstereceği bu vahim süreçte, Cumhuriyetimizin üzerinde yükseldiği ulus devleti ve üniter yapıyı korumak ve yönetmek, bu şartlar altında tamamen imkânsız hale gelecektir."

Güvenceden sorgulamaya
Ardından da Senatör Cato'nun Kartaca takıntısı gibi, "Etnik ayrışma ve milli kimliğini kaybetme tehlikesi"nin sorumlusu olarak "AB'nin dayatmaları"nı gösterdi, şu çağrıyı yaptı:
"Düşe kalka gelinen bu aşamadan sonra, Türkiye, AB ile ilişkilerini daha fazla tahribata neden olmadan, sonu karanlık bir maceraya dönüşmeden derhal yeniden sorgulamalıdır. Bugünkü şartlar ve müzakere zihniyetinin ortaya koyduğu gerçek, mevcut millet ve devlet yapımızla Avrupa ile birlikte müşterek bir geleceği paylaşamayacağımızı işaret etmektedir."
Şaştık kaldık. Çünkü daha iki hafta önce Ankara'yı ziyaret eden AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'ya, "Türkiye'nin AB üyeliğinin bir devlet politikası olduğunu" söylemişti ve "Türk milleti sabırlı ve kararlıdır. 49 yıldır sabrettik. Bundan sonra da bu sabır ve kararlılığımız devam eder" güvencesi vermişti.
Şaştık kaldık. Çünkü yine Barroso'ya "Türkiye'nin AB'ye girmek için 49 yıldır gösterdiği gayrette her hükümetin katkısının bulunduğunu" belirtmişti ve 57'nci Hükümet döneminde yapılan çalışmaları anlatmıştı.
Şaştık kaldık. Çünkü Türkiye bugün AB ile müzakere eden ülke statüsünü büyük ölçüde MHP'nin koalisyon ortağı, Bahçeli'nin de Başbakan Yardımcısı olduğu 57'nci Hükümet'in çabalarına borçlu.
Türkiye o hükümet döneminde AB üyeliğine aday kabulve ilan edildi. (10-11 Aralık 1999 Helsinki zirvesi)
Türkiye AB'ye Uyum Paketleri'nin ilk üçünü o hükümet döneminde çıkardı. En zorlu reformları o hükümet gerçekleştirdi. Sadece birkaçını hatırlatalım:

57'nci Hükümet'in armağanı
- Devlet ve kurumlarına hakaret suçunun üst sınırı 6 yıldan 3 yıla indirildi.
- Gözaltı süresi indirildi, gözaltına alınan kişinin yakınlarına geciktirilmeksizin haber verilmesi koşulu getirildi.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları yargılanmanın yenilenmesi nedeni sayıldı. (Uluslararası hukuk böylece iç hukukun üstünde kabul edildi.)
- Basın, Dernekler, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri kanunlarında önemli değişiklikler yapıldı.
- Terör suçlarında ölüm cezası -Savaş dışında-kaldırıldı.
- Vakıflar Kanunu'nda yapılan değişiklikle cemaat vakıflarına gayrimenkul edinme imkanı tanındı.
- Türk vatandaşlarının "Günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilmesi" sağlandı. TRT'nin Kürtçe yayınları bu sayede başladı.
- Türk vatandaşlarının "Günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi için özel kurslar açılması" hakkı yasalaştı. Kürtçe özel kurslar o sayede açılabildi.
57'nci Hükümet'in bu paketleri Türkiye'nin demokratikleşmesine de, insan haklarının ve özgürlüklerin güçlenmesine de çok ama çok önemli katkıda bulundu.
Evet, MHP ve Bahçeli bu reformların bazılarına destek vermedi ama hükümette sorun da çıkarmadı.
Şimdi Bahçeli tüm bu "Samimi gayretleri"ni elinin tersiyle itip AB ile ilişkilerin "Derhal" sorgulanmasını istiyor. Bize de şaşırmak düşüyor.
Senatör Cato sonunda 3'üncü Pön Savaşı ile Kartaca'nın yıkılmasını sağlamıştı. Umarız Bahçeli işi oraya kadar götürmez!