kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Mart 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

"Citius, altius, fortius..."

Bugün AK Parti'ye kapatma davasının kilitlediği gündemin dışına çıkacağız. Çünkü "Türkiye'ye rağmen" dünya dönmeye devam ediyor!
Tibet'teki gösterilerin şiddetle ve kanla bastırılmasından sonra 8 Ağustos'ta başlayacak Pekin Olimpiyatları'nı boykot çağrıları iyice arttı. Bu, spor ile politikanın ne denli içiçe olduğunu gösteriyor.
Ama yeni değil. Modern Olimpiyatlar'ın en başından beri süregelen bir şey bu.
Olimpiyatlar'ı ilk boykot eden devlet hangisiydi, biliyor musunuz? Osmanlı İmparatorluğu!
Evet, Osmanlı İmparatorluğu. Hem de ilk Olimpiyat'ı, 6-15 Nisan 1896 tarihleri arasında Atina'da düzenlenen oyunları boykot etti. Gerekçesi: Olimpiyatlar'ın Yunanistan'da düzenlenmesi. Çünkü, Osmanlı ile Yunanistan kanlı bıçaklıydı, o tarihte Babıali egemenliğinde olan Girit'te Yunanlılar'ın kışkırttığı isyan giderek büyüyordu.
Sonra 1956 Melbourne Olimpiyatları'na Sovyetler Birliği'nin Macar ihtilalini tanklarla ezmesini protesto için Hollanda, İsviçre ve İspanya, Süveyş krizine (Mısır'ın kanalı millileştirmesi üstüne İngiltere, Fransa ve İsrail'in savaş açmaları) tepki olarak da Mısır, Irak, Lübnan ve Kamboçya katılmadı.
1968, 1972 ve 1976 Olimpiyatları, Güney Afrika'nın ırkçı politikalarını protesto için birçok Afrika ülkesinin boykotuna sahne oldu.
Ama en güçlü boykot 1980 Moskova Olimpiyatları'nda patlak verdi. Rejim muhalifi Andrei Saharov'un tutuklanmasına ve 27 Aralık 1979'da Kızıl Ordu'nun Afganistan'a girmesine tepki olarak ABD'nin girişimiyle 65 ülke Moskova Yaz Oyunları'nı boykot etti. Boykotçular arasında Türkiye de vardı.
Sovyetler Birliği ve 14 Doğu Bloku ülkesi misilleme olarak 1984 Los Angeles Olimpiyatları'nı boykot etti. 1988'deki Seul Olimpiyatları'nda üç boykotçu vardı: Küba, Etyopya ve Nikaragua, Kuzey Kore'nin davet edilmemesini protesto için katılmadı.

İkiyüzlüler arenası
Kiminde organizatör ülkeyi hedef alan, kiminde uluslararası bir krize dayandırılan bu boykotlar işi yaradı mı? Hayır! Örneğin ABD'nin "Afganistan'ın işgaline karşı çıkmak için ya 'Hard Power' kullanıp Üçüncü Dünya Savaşı'nı göze alacaktık, ya da 'Soft Power'ı seçip Olimpiyatlar'a katılmayacaktık. İkincisiyle yetindik" gerekçesine sığındığı Moskova boykotunun kesinleştiği gün Sovyetler Birliği inadına Afganistan'da işgalin en büyük operasyonunu başlattı. Ayrıca boykotun tam bir ikiyüzlülük örneği olduğu da kısa bir süre sonra ortaya çıktı: Lenin Stadı'nın donanımları İngiltere'de üretilmişti, Olimpiyatlar'ın güvenlik sistemleri Amerikan malıydı, televizyonlar Japonya'dan gelmişti, korumaların üniformaları Batı Almanya'da tasarlanmıştı. Ve bu ülkelerin hepsi de boykotçuydu!
Hiç kuşkusuz Pekin Olimpiyatları'nda yeni bir ikiyüzlülük örneğiyle karşılaşacağız. Ya da çifte standartla. Zaten bunun işaretleri görülmeye başladı bile.

Çin'i görmezden gelmek
Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü Çin'de rejim karşıtlarının cezaevine konulmasını (En az 100 gazeteci demir parmaklıklar arkasında) protesto için neredeyse bir yıldır boykot kampanyası yürütüyor.
Tibet'te Dalay Lama'nın can güvenliği için ülke dışına çıkmasının (Hindistan'a geçti, bugün de orada) 49'uncu yıldönümü nedeniyle 10 Mart'ta düzenlenen protesto gösterilerinin orantısız güç kullanılarak bastırılması üstüne (En az 100 ölüden söz ediliyor), birçok ülkede sivil toplum örgütleri, "Hümanist" siyasetçiler, hatta medyanın bir bölümü de boykot çağrılarına destek vermeye başladı. Kimi Olimpiyatlar'a sporcu kafilesi gönderilmemesini öneriyor, kimi hiç değilse devlet ve hükümet başkanlarının açılış töreni davetiyelerini iade etmesini istiyor. Ancak hükümetlerden, özellikle de Beyaz Saray'dan çıt çıkmıyor.
Tam tersine, Başkan Bush başta olmak üzere Batı yönetimlerinin Çin'e "Anlayış gösterme" eğilimi taşıdıkları belirtiliyor. Cumhuriyetçiler'e yakın fikir kulübü olan "Heritage Vakfı"nın Çin uzmanı John Tkacik, "Birmanya, Sudan, Özbekistan insan haklarını ihlal ettiklerinde, rejim karşıtlarına baskı uyguladıklarında kıyameti koparıyoruz ama Çin söz konusu olunca görmezden geliyoruz" diyor.

1.5 trilyon dolarlık silah
Tabii görmezden gelecekler! Karşılarında 5 yıldır hep yüzde 10'un üstünde büyüyen (ABD ve AB'de yüzde 2 kadar), dünyanın dördüncü büyük ekonomik gücü var.
Karşılarında ABD'nin dev gruplarını fonlarından kaynak aktararak darboğazdan kurtaran bir cansimidi var.
Karşılarında 1.5 trilyon doları aşan döviz rezervleriyle finansal piyasaların başaktörü var. Çoğu dolara bağlı bu rezervlerin bileşiminde yapacağı en küçük değişiklik Amerikan parasının düşüşünü önlenemeyecek kadar kamçılayabilir.
Olimpiyatlar'ın sloganı, kurucusu Pierre de Coubertin'in armağanı: "Citius, altius, fortius." Anlamı: "Daha hızlı, daha yükseğe ve daha güçlü."
Coubertin bu slogana pekala "Cervix"i de ekleyebilirdi. Yani "Daha cesur"u da. Demek ki bir bildiği varmış!