kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Ocak 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Erdoğan'dan Sarkozy ve Merkel'e eleştiri

Yeni Haber
Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin katılımı AB'ye medeniyetler ittifakını kazandıracak. Türkiye'nin AB üyeliğinden herkes kazanacak. Sarkozy ve Merkel de bunu bilmeli" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2005 yılında AB hükümetlerinin oy birliğiyle aldıkları kararla başlayan Türkiye'nin AB'ye katılım müzakere sürecinin, objektif kriterler çerçevesinde sürdürülmesini beklediklerini söyledi. Son dönemde bazı üye ülkeler tarafından tam üyelik dışında alternatiflerin gündeme getirilmeye çalışıldığını belirten Erdoğan, ''Burada bir kere daha vurgulamak isterim ki tam üyelik dışında hiçbir seçeneği kabul etmemiz mümkün değildir'' dedi.

Erdoğan, İspanya'nın başkenti Madrid'de, ''Nueva Economia Forumu''nca düzenlenen yemekli toplantıya katılarak bir konuşma yaptı.

Türkiye'nin Avrasya coğrafyasını tam merkezinde, Avrupa, Balkanlar, Doğu Akdeniz, Orta Asya, Kafkaslar, Ortadoğu ve Afrika'nın kesiştiği yerde bulunması nedeniyle dünyanın stratejik anlamda en önemli coğrafyalarından birinde yer aldığını belirten Başbakan Erdoğan, ''Bu coğrafya içinde Türkiye, geleneksel jeostratejik önemine ilaveten somut
katkıları aranan bir uluslararası ortak hüviyetini kazanmıştır. Türkiye hem bölgesel, hem küresel bir gündeme sahiptir. Esasen, bugünün dünyasında ekonomi küreselleşmekte, hukuk evrenselleşmektedir'' dedi.

Hiçbir ülkenin, bu gerçeği göz ardı ederek, sadece iç dinamikleriyle hareket edebilecek durumda olmadığını kaydeden Başbakan Erdoğan, uluslararası toplumu ilgilendiren konuların çok önemli bir bölümünde Türkiye'nin önemli, hatta merkezi konuma sahip olduğunun altını çizmek istediğini dile getirdi.

Bu çerçevede Türkiye'nin, geniş bir yelpazede dış politika icra ettiğini anlatan Başbakan Erdoğan, ''İspanya ile çok boyutlu ilişkilerin temellerini köklü geçmişimiz, sahip olduğumuz ortak değerler ve müşterek çıkarlar oluşturuyor. Uluslararası toplumun gündeminde yer alan temel meselelerde Türkiye ve İspanya yakın bir işbirliği içinde. Medeniyetler
İttifakı Girişimi aslında aramızdaki işbirliğinin en son örneklerinden biridir'' diye konuştu.

TÜRKİYE'NİN AB'YE KATILIM SÜRECİ


Türkiye'nin dış politikada temel taşlarından biri olan AB'ye katılım süreciyle ilgili bazı hususları dile getirmek istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:''Esasen AB'ye katılım sürecimiz, ülkemizin vazgeçilmez temel dış politika hedefidir. Türkiye AB ile müzakere sürecinde tam üyelik hedefine doğru gerekli adımları atmayı sürdürmektedir.İspanyalı dostlarımızından Türkiye'nin tam üyeliği konusunda bugüne kadar samimi destek gördük. 5 yıllık başbakanlığım döneminde bunu her zaman takdirle andım, anıyorum. Bu desteğin önümüzdeki dönemde daha da yüksek sesle dile getirilerek devam edeceğini umuyorum.2005 yılında AB hükümetlerinin oy birliğiyle aldıkları kararla başlayan müzakere sürecinin, objektif kriterler çerçevesinde sürdürülmesini bekliyoruz.Son dönemde bazı üye ülkeler tarafından tam üyelik dışında alternatiflerin gündeme getirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Burada bir kere daha vurgulamak isterim ki tam üyelik dışında hiçbir seçeneği kabul etmemiz mümkün değildir.''

Erdoğan, ''Kürt kökenli vatandaşlarıma, 'bu ülkede azınlık olur musunuz?' diye sorduğunuz zaman bu soruyu soranları tekme tokat dışarıya gönderirler'' dedi.

Başbakan Erdoğan, köprü ve otoyolların özelleştirilmesi ile ilgili ihalenin Mayıs ayında yapılabileceğini de bildirdi.

Erdoğan, İspanya'nın başkenti Madrid'de, ''Nueva Economia Forumu''nca düzenlenen yemekli toplantıya katıldı. Burada soruları yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Almanya'da yapacağı zirve ile ilgili şunları söyledi: ''Tabii önce Almanya'da masaya yemek olarak ne geleceğini şu anda bilemiyoruz. Sarkozy ne getirecek, Sayın Merkel ne getirecek bunu bir görelim. Bundan sonra beğendiklerimizden biz de yiyeceğiz tabii. Beğenmediklerimizi de zorla yiyecek halimiz yok. Sayın Sarkozy son zamanlarda işte biliyorsunuz 'imtiyazlı ortaklık' diye bir şeye sarılıp durdu. Avrupa Birliği müktesebatı içerisinde Avrupa Birliğine üyelik vardır veya üye olmamak vardır. Türkiye, 1963'te bu süreci başlatmıştır. Eğer Türkiye kabul edilecekse edilir, edilmeyecekse edilmez. Her ikisinin ortasındaki bir yeri biz kabul etmeye mecbur değiliz. Bunu Sarkozy'nin de bilmesi lazım, Sayın Merkel'in de bilmesi lazım. Bunu kendilerine söylediğim için burada da rahatlıkla söylüyorum. Çünkü Türkiye AB'ye katılmakla kazanacağı gibi aynı zamanda AB'ye de kazandıracaktır. Neyi? Medeniyetler ittifakını. Neyi? 1.5 milyarlık İslam dünyasıyla Batı'yı bütünleştirmede köprü görevini Türkiye görecektir. Türkiye böyle bir misyonu üstlenmiş bir ülkedir. Bundan dolayı ben inanıyorum ki Almanya'da yapacağım görüşmelerde temennim odur ki bu yanlış yaklaşım tarzını ortadan kaldırırız. Bizim söylediğimiz, 'müzakere ile ilgili fasıllar vardır, bu fasıllarda müzakerelerimizi yaparız. Biz bu müzakere süreci içerisinde başardığımız sürece bize bu işin kapısını açın ama gelip de siyasi engeller koymayın' diyoruz. Nedir siyasi engeller? Onu burada açıklamak zorundayım. Kıbrıs... Kıbrıs'la ilgili olarak sürekli önümüze engeller geliyor. Önce diyorlar Kıbrıs sorununu halledeceksiniz. Kıbrıs bizim sorunumuz değil, Kıbrıs, AB'nin sorunudur. Biz Kıbrıs'ta adil, kalıcı, kapsamlı bir çözümden yanayız. Güney Kıbrıs diyor ki 'Kuzey Kıbrıs azınlık olsun'. Nereden alıyorsun bu gücü de Kuzey Kıbrıs'ı azınlık haline getiriyorsun? Onlar orada asli unsur, tali unsur değil.''

KÖPRÜ VE OTOYOLLARIN ÖZELLEŞTİRİLMESİ

Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, Türkiye ile İspanya'nın enerji, inşaat ve gıda gibi alanlarda ortak adımlar atabileceğini söyledi. Köprü ve otoyolların özelleştirilmesi için de ihale hazırlığının yapıldığını kaydeden Başbakan Erdoğan, toplantıda bulunan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a bu konudaki özelleştirmenin ne zaman yapılabileceğini sordu. Erdoğan, Bakan Yıldırım'dan aldığı yanıtın ardından ''Mayıs ayı gibi bununla ilgili ihaleyi gerçekleştirme durumumuz söz konusu'' dedi. Başbakan Erdoğan, İspanyol yatırımcıları ihaleye katılmaya da davet etti.

''İRAN'LA ARAMIZDA HERHANGİ BİR SORUN SÖZ KONUSU DEĞİL''

Başbakan Erdoğan, İran ile ilgili sorulan bir soruya da şu yanıtı verdi: ''İran'ın bölgede istikrarı bozma konusuyla ilgili bir soru söz konusu. Şimdi tabii benim İran'la Türkiye olarak aramızdaki ilişkileri burada söylemem gerekir. Bizim şu anda İran'la göreve geldiğimizden bu yana artan dış ticaret hacmimiz söz konusu. Bunun en önemlisi İran'dan doğal gaz ithal ediyoruz. Birinci derecede Rusya'dan, ikinci olarak İran'dan doğal gaz ithal ediyoruz. Tabii ki biz de bunun karşılığında İran'a ciddi manada mal ihracı yapıyoruz. Bizim aramızda şu anda herhangi bir sorun söz konusu değildir. Biz gelmeden önce arzu edilen bir komşuluk da yoktu, bizim dönemimizdeki gibi bir istikrar da yoktu. Şimdi ise aramızda bu noktada bir istikrar var. Ticaret hacmimiz 5 milyar doları aştı. 10 milyara doğru yürüyor. İran'dan geçen yıl ülkemize gelen turist sayısı 1 milyon. Burada sadece nükleer enerji ile alakalı bir konu gündemde. Biz şunu açık söylüyoruz: Bir kitle imha silahı olarak İran'da böyle bir yapılanmanın olması şüphesiz ki bizim de olumsuz yaklaşımımızı gerektirir. Ancak bunu insani amaçlı olarak kullanacaksa buna da söyleyecek bir şeyimiz olamaz. Çünkü çevremizde aynı şekilde bunu, nükleer enerjiyi ülkesinde kurmuş olan ülkeler var. Bunlar da var. Bunlara kimse bir şey demiyor. Bunu da anlamakta zorlanıyorum. Adil olmamız gerekir. Bu adil bakış da bunu gerektiriyor. Sayın Bush'un Orta Doğu ziyaretini de değerlendirecek olursak, Annapolis Zirvesi'nden sonra bu ziyaret, alınan kararların takibi konusunda bana göre olumlu bir ziyarettir. Temennim odur ki bu ziyaretle birlikte özellikle Filistin devletinin kurulmasına yönelik temenniler, bir temennide kalmaz bir gerçek haline dönüşür. Çünkü bölgede beklenti budur.''

''GRACİAS''

Başbakan Erdoğan, ''Kürtler özel bir statüye veyahutta azınlık hukukuna sahip olacak mı? sorusu üzerine de şunları söyledi: ''Tabii bu çok yanlış bir soru. Eksik bir soru. Bir defa benim ülkemde Kürt kökenli vatandaşlarım benden farklı bir statüye sahip değil. Ben Başbakan Erdoğan olarak hangi statüye sahipsem benim Kürt kökenli vatandaşlarım da aynı statüye sahiptir. Kürt kökenli vatandaşlarıma, 'bu ülkede azınlık olur musunuz?' diye sorduğunuz zaman bu soruyu soranları tekme tokat dışarıya gönderirler. Bak onu da söyleyeyim. Niye? Çünkü onlar Türkiye'nin asli unsurudur da onun için. Böyle bir azınlık şeyini asla kabul etmezler. Türkiye'de benim Kürt kökenli vatandaşım Başbakan da olmuştur, milletvekili de olmuştur, bakan da olmuştur. Bu ülkede yargının üst kademelerine gelmiştir, gelmektedir. Çeşitli kurumlarda, anayasal kurumların hepsinde zirvede görev almışlardır. Daha ne olacak? Bütün buralara gelebiliyorsa, bir engel yoksa daha ne olacak? Burada art niyetli olarak ülkemizin üniter yapısında hesabı olanların bu gayretleridir. Biz buna prim vermeyiz ve zaten bölücü terör örgütünün gayreti de buradan kaynaklanmaktadır. Bölücü terör örgütü, benim Kürt kökenli vatandaşlarımı istismar etmektedir. Aslında onların Kürt kökenli vatandaşlarıma bugüne kadar kazandırdığı veya geleceğe yönelik kazandıracağı hiçbir şey de yoktur. Türkiye'nin her yerinde Kürt kökenli vatandaşlarım vardır. Ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Kürt kökenli vatandaşlarım var ama o bölgede partimin birinci olması sıradan bir olay değildir. Benim partimde şu anda 70'i aşkın Kürt kökenli milletvekilim var. Demek ki ben Kürt kökenli halkımla bütünleşmişim, kaynaşmışım. Aramızda bir ayrım yok. Kürt kökenli vatandaşlarım olsun, diğer tüm etnik unsura mensup vatandaşlarım olsun hepsi bizim için saygındır. Hepsine aynı mesafedeyiz ve söylendiği gibi farklı azınlıktı, şuydu, buydu gibi bu tür oyunların içerisinde asla yer almayız ve üniter yapımıza da asla söz söyletmeyiz.''Başbakan Erdoğan, soruların ardından Türk heyetinde bulunanları salondaki davetlilere tanıttı. Erdoğan, İspanyolca ''Gracias'' (teşekkürler) diyerek toplantıdan ayrıldı.