kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Aralık 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
OKUR TEMSİLCİSİ
Okur Temsilcisi

Tek 'iktidar' yok

ÖZGÜR müyüz?
Bağımsız mıyız?
SABAH'ın satışıyla ilgili olarak sadece okurların aktardığı görüşler değil, gazete içinden ve dışından yürütülen tartışmalar geldi, hep bu iki noktada düğümlenip kaldı.
"Tepeden" baskı...
"Dışarıdan" müdahale...
"Bunu yazarsam bana ne olur? Kapı önüne korlar mı?" korkusu...
Bunlar hep çıplak gerçekler.
Yıllardır yabancı meslektaşlarla buluşmalarda, toplantılarda hep şu soruyla karşı karşıya kalıyorum:
"Türkiye'deki en önemli otosansür hangi alanda yaşanıyor?"
Cevabım her zaman aynı:
"Sizdeki otosansürün yaşandığı alanlarda.."
"Nasıl yani? Hangisi? Ne gibi?" diye soruyorlar tabii.
"Basın ve medya patronlarının basın dışındaki iş alanlarıyla, faaliyetleriyle ilgili habercilik ve yorumculuk en bariz ve sistematik otosansür alanıdır." Öyledir.
Mesela...
Patronunuz yufkacılık sektöründeyse, o alandaki haberlerde eliniz geri gider.
Patronunuz altın madencisi, nükleer enerjici ise, gazetenizde bu konuları kolay kolay tartışmaya açamaz, aykırı görüşlere yer veremezsiniz.
Herkesin bildiği gerçek budur.
Dahası, açık açık kabul de edilir.
Türkiye'de bir genel yayın yönetmeni "ben tabii ki patronumun ticari ve mali çıkarlarının hizmetçisiyim, başka türlüsü olur mu?" mealinde bir şeyleri defalarca yazdı.
O yazdı. Yazmadan uysalca uygulayanlar ise ezici çoğunluktur.
Gazetecilik bu hale gelmiştir.
"İktidar" deyince de sadece siyasi iktidar anlaşılmasın.
Basın farklı, çok etkili "iktidar"ların güdümüne girebilir (hepsinin örnekleri bizde mevcut):
Siyasi 'iktidar' .
Bürokrasi 'iktidarı' .
'Dini/ideolojik misyon' iktidarı.
Ve en "sürekli" olanı:
Patron 'iktidarı'.
Muhabiri, yazarı makul gerekçeye ihtiyaç bile duymadan kapının önüne koyan, hatta bu satırların yazarının başına geldiği gibi, "basın etiğini gözet" diye işe aldığı ombudsman inançla ona sahip çıktığı için, kendisine yol göstererek dünya basın tarihinde bir "ilk"e imza atan, benmerkezci, ürkütücü bir "iktidar"dır bu.
Öyle bir "iktidar"dır ki bu, örnek: Evvelce yapıldığı ve son derece doğal olduğu, "gereği de bir iki kez ortaya çıktığı" halde, mevcut TÜSİAD başkanına büyük bir grubun gazetelerinde en ufak bir eleştiri okuyamıyorsunuz. Nedendir acaba?..
Anladınız.
Daha önce de yazdım.
Dünyanın en saygın gazetelerinden, başkan deviren Washington Post'un "yayın ilkeleri" arasında şu var:
"Bu gazete, okurlarına ve kamuya karşı sorumludur; sahibinin özel çıkarlarına değil..." "Bu gazete herhangi bir özel çıkarın müttefiği olamaz; kamusal alana ve kişilere bakışında adil, özgür ve bütünlükçü olmayı taahhüt eder."
Dördüncü Kuvvet olmak hiç mi hiç kolay değildir.