kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Eylül 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Ben Türkiye'nin kahramanıyım!

Geçtiğimiz yıl yakalandığı kanseri 'Beni ben yapan' diye tanımladığı müziğine tutunarak yenen Özdemir Erdoğan: Tedavi sürecimde ne kadar sevildiğimi, Türkiye'de gizli bir kahraman olduğumu öğrendim..
'Gurbet', 'İkinci Bahar' ve 'Sevdim Seni Bir Kere'... Bunlar, hafızalarımıza Özdemir Erdoğan'ın yorumuyla kazınan unutulmaz şarkılardan yalnızca birkaçı... Yenileri ise yolda. Uzun zamandır mücadele ettiği kanser hastalığını yenmeyi başaran ünlü sanatçı, 'Boyabat Pirinci' adlı yeni bir albüm çıkarmak için kolları sıvadı. İç dünyasının kapılarını Akort dergisine açan Erdoğan, hayatına ve müziğe ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı...

* Önce biraz hastalığınızdan konuşalım. Nasıl ortaya çıktı kanser olduğunuz? Her yıl kulak-burun-boğaz kontrolü olurum. Sağ bademciğimde bir kist belirdi ve benden onkolojik bir test istendi. Çeneme kadar ilerlemiş olan bir kanser türüne yakalandığım ortaya çıktı. "Tedavi sonrası ses telleriniz zarar görebilir, yüzünüzde deformasyon olabilir" dediler. "Şarkı söyleyip, gitar çalabilecek miyim?" diye sorduğumda, doktorlar bana, "Biz senin hayatından bahsediyoruz" dediler.

SEVENİM ÇOKMUŞ!


* Nasıl bir tedavi sürecinden geçtiniz? 3 aşamalı bir tedaviydi. Ameliyat, ışın ve ilaç... Ameliyattan önce 15-20 gün stüdyoma kapandım, çalıp söyledim. Artık vedalaşma üzerine hazırlık yapıyordum. Doğum günüm 17 Haziran'da verdiğim konserin ardından, "Teslim oluyorum" dedim. Sonra tedavim başladı. Bu süreçte ne kadar sevildiğimi, Türkiye'de gizli bir kahraman olduğumu öğrendim. Ben güncel biri değilim, klasik boyutta bir sanatçıyım. Tedavi sonrası yapılan tahliller temiz çıktı. "Normal yaşantına devam edeceksin" dediler.

* Gitarınızı yeniden elinize aldığınızda neler hissettiniz? 2006'nın sonlarında gitarımı elime aldım. 25 kilo vermiştim ve gitar çalmak için güç toplamam gerekiyordu. Gitarımla oynaşmaya, onun tozunu silmeye başladım. Yılbaşı gecesi için 17 konser teklifi almıştım. Olumlu cevap vermem mümkün değildi. Konuşmaya ve ağızdan beslenmeye başladıktan sonra konserlerim başladı. İlkinde zorlandım. Kas çökmesi olduğundan kasık fıtığı çıktı ve yine ameliyat oldum ama 9 gün sonra ikinci konserime çıktım.

İSTEYENE SAZ, İSTEYENE CAZ

* Şimdi de sırada yeni bir albüm var... Evet. Bayramda çıkaracağız. Benim zamanım hep sonbahardır, yani 'İkinci Bahar'dır zaten. Bir de caz albümü çıkaracağım. İçinde İsmet Sıral'la 60'lı yılların sonunda yapmış olduğumuz konserlerden kayıtlar olacak. İsteyene saz, isteyene caz sunuyoruz yani. 2008 yılında ise Kanuni Halil Karaduman'la Türk musikisi albümü yapacağız.

AJDA ÇOK YAZIK ETTİ!

* Sanat müziği, caz, pop, türkü... Müziğinizdeki bu çeşitlemeler nereden kaynaklanıyor? Evrensel olabilme hadisesinden kaynaklanıyor. Benim İmam Hatip mezunu başbakanım 'My Way'i dinliyor da, Bush niye 'Uzun İnce Bir Yoldayım'ı sevmiyor? Çünkü müziğimizi evrensel boyutlara getiremiyoruz. Ben devrim yapma iddiasında değilim, devrimi hazırlayan bir elemanım. Türkiye'de uluslararası sanatçı diyebileceğimiz bir grubumuz yok.

* Uluslararası sanatçının tam karşılığı nedir? Uluslararası platformlardan para kazanan ve ismi olan kişidir. Uluslararası literatürde ismi gerçekten sevilen ve sayılan sanatçı demektir. Güher-Süher ikilisi, Leyla Gencer var ama Türkiye'de yaşamıyorlar. Neco uluslararası platformlarda şarkı söyleyecek bir adamdı. Ajda Pekkan, güzelliğine harcadığı parayı ve emeği müziğine yöneltebilseydi, uluslararası bir şarkıcı olabilirdi. Ben bütün değerlerimi, eleştirilerimi uluslararası sanat değerlerine göre yaparım.

SANATÇI KONUŞUR!


* Bu nedenle mi sivri dilli olarak nitelendiriliyorsunuz? Herhalde. Hem kendini eleştireceksin, hem de çevreni. Sanatçı budur. Sanatçı deli dolu konuşur. Türkiye'de sanatçı konuşmuyor. Konuşuyor ama boş konuşuyor. Sanatçıdan beklenen şeyler; yapılmayanı yapmasıdır, değişik şeyler ortaya koymasıdır. Yeni sentezler yapacak ve değeri uluslararası boyutta olacak. Ama biz 'gibi gibiler' ülkesi olduk. Üretimden düşmeyeceksiniz. Düştüyseniz sizin müzikte söyleyeceğiniz bir şey kalmamıştır.

* "Hayatımın şarkısıdır" dediğiniz bir şarkınız var mı? Hepsi benim çocuklarım. Ayrım yapamam. Bu çocuklarımın bazısı popüler açıdan başarılı oluyor, bazısı da anlaşılamıyor.

* Şarkılarınızın bir özelliği de yıllar sonra yeniden popülerlik kazanıyor olmaları... Klip yapmadığım için daha çok insanların birbirlerine söylemeleriyle yayılıyorlar. 'İkinci Bahar' 1987 yılında çıkmış, 1989'da patlamıştı. 'Sevdim Seni Bir Kere' birkaç defa patladı. Önce Ajda Pekkan okudu, sonra Teoman, sonra da başkaları. Şimdilerde 'İki Aile' adlı televizyon dizisinde 1985 yılında yaptığım 'Baharda Kuşlar Gibi' adlı şarkımı kullanıyorlar. Unkapanı'nda mal yetiştiremiyoruz. Zamanında kaset olarak 350 bin satmıştı. Şimdi Unkapanı'nda "1500 baskı lazım" diyorlar. Şarkılarım böyledir işte!
Haberin fotoğrafları