kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Mayıs 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ŞELALE KADAK

"Meclis'in yarısı kadın olsa çok şey fark eder"

Türkiye'deki üniversitelerde mühendislik eğitimi gören, yüksek lisans ve doktora yapan kız öğrencilerin oranın ABD'den yüksekmiş. Vaktiyle bir sohbetimizde, Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü profesörlerinden Berna Dengiz anlatmıştı. ABD'de kadın mühendis oranı yüzde 10.6 iken, bu oran Türkiye'de yüzde 30'lara yaklaşmak üzereydi.

Camdan tavan!
Kendi adıma bu durumdan müthiş bir sevinç duyuyorum. Üstelik kadınların başarılı olduğu alan, sadece mühendislikle de sınırlı değil. Pek çok farklı alanda Türk kadınları gerçekten çarpıcı işlere imza atıyor ve adlarından söz ettiriyor. Ancak nedense iş politikaya gelince, hani o meşhur 'camdan tavan'a çarpıp, daha fazla ilerleyemiyorlar.
Ne yazık ki seçimlere yaklaşırken, ben çok sayıda kadın adayın iyi sıralara yerleştirilmeyeceklerini, süs diye alınacaklarını, Meclis'e gitme imkânına kavuşamayacaklarını düşünüyorum.
Geçen hafta söyleşi yaptığım sanayici Feyyaz Berker de kadın adayların kotasız Meclis'e giremeyeceklerini söylüyordu.
Oysa Berker de kendi deneyimlerinden yola çıkarak, 'Kadınların 6'ncı hissi çok kuvvetli. Meclis'in yarısı kadın olsa çok şey fark eder' diyerek özlemini dile getiriyordu. Berker'in geçen hafta sayfaya taşıyamadığım ancak çok önemli bulduğum bu konudaki yorumu şöyleydi:

'Ülke için çalışalım'
"Her şey iki dudak arasında! Demokrasiden bahsediyoruz. Cumhurbaşkanını halk seçsin diyoruz. Hepsi güzel de millet meclisini kim seçiyor? 3-4 tane parti lideri. Ben ona tayin ediyorlar diyorum. Diyor ki Cem olsun, Feyyaz olsun. Bu tabii bizim demokrasi kültürümüzün henüz yerleşmediğini gösteriyor."
Feyyaz Berker söylediklerinde hiç de haksız değil. Bir taraftan ben Berker'in söylediklerini, öte yandan da erken kabulle Harvard'a giren Oya-Bülent Eczacıbaşı'nın 17 yaşındaki kızları Esra'yı düşünüyorum.
Hatırlayacaksınız, bu yıl Türkiye'den Harvard'a Esra'yla birlikte giden 4 öğrenci de kızlardan oluşuyor. Sadece bu da değil.
Robert Kolej'de dereceye giren ilk 10 öğrenciden 8'ini de kızlar oluşturuyor.
Diyeceğim o ki, kız öğrencilerin ve daha sonra kadın yöneticilerin başarıları aslında tescilli ve bunlardan bazıları 'biraz da ülke için çalışalım' deyip siyasete girmeye çalışıyor ve işte yukarıda sözünü ettiğim camdan tavanlara çarpıyorlar. Ne yazık.