kapat
27.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Mayın tarlaları hasat edilmeyi bekliyor

50 yıl önce mayın döşenen tarlalar, ölüm saçmakla kalmıyor, 3.5 katrilyonluk cevheri de toprak altına gömüyor. Oysa ikinci bir GAP yaratmak işten bile değil
Ulusal hovardalığımızı" bir yabancıya anlatmaya kalkışsak, şöyle bir diyalog yaşanırdı herhalde: Güneydoğu'da; Kıbrıs'ın iki katı genişliğinde bir arazi var.

Eeee?

Hem de son derece verimli; düz ve sulak bir alan. Ne eksen yetişir; pamuk, mercimek, arpa, buğday... Aklına ne gelirse.

Peki ne yapıyorsunuz bu arazide?

Hiiiç, mayın döşemiştik yaklaşık 50 yıl önce; öyle duruyor.

Nasıl?

Evet, o zamanlar kaçakçılar geçmesin diye önlem alınmıştı; şimdi kaçakçı filan kalmadı ama biz yine de tedbiri elden bırakmıyoruz...

Türkiye ile Suriye arasında uzanan Güneydoğu sınırından bahsediyorum. Burası, 877 kilometre uzunluğunda bir alan. Genişliği kimi yerde 300; kimi yerde 700 metre. Abartmıyorum; Kıbrıs'ın iki katı derken... Gerçekten de bu kadar büyük, resmi verilere göre, tamı tamına 3.5 milyon dönüm.

Hatay Samandağ'dan, Şırnak Silopi'ye kadar uzanan bu arazi, dağlık taşlık da değil. Düz, verimli bir alan. Yine devletin resmi ağızlarına göre; her şey ekilebilir buraya; pamuktan buğdaya, arpadan mercimeğe kadar akla gelebilecek her türlü ürün...

Üstelik, yıllardır "zorunlu nadas"a bırakıldığından, yeniden ekilip biçilmeye başlandığında topraktan "bereket fışkıracağı" söyleniyor. Su sorununun da, kuyular açıp yeraltı kaynaklarına ulaşarak kolayca çözülebileceği anlatılıyor. Yani, ikinci bir GAP yaratmak işten bile değil... Peki sorun ne? Hâlâ ne bekleniyor?

Mayınlar; bölgeye 1956 yılında döşenmiş... Neredeyse yarım asır önce... O zaman için, Türkiye ve Suriye arasındaki karşılıklı kaçakçılığı önlemenin başka yolu bulunamamış. Yurdumuzun koyunu, kuzusu ellere gitmesin; onların elektronik eşyaları evlerimizi süslemesin diye, son çare olarak toprağa mayın ekmişiz; ölüm tarlaları yaratmışız.

Onlarca kaçakçı yaşamını orada noktalamış ya da bedeninin bir parçasını orada bırakmış. Daha da acısı; "yasak bölge" nedir bilmeyen çocuklar da oyun oynarken basmış bu mayınlara; yitip gitmiş...

Ama şimdi devir bambaşka. Türkiye'nin Suriye'den kaçak eşya almasına gerek yok. Zaten Suriye de o kadar rahat ki; biz her 500 metrede bir diktiğimiz kulübelerde nöbet tutarken; onların askeri noktaları birbirine kilometrelerce uzak. Suriyeliler, topraklarının her karışısını ekip biçiyor; sınırdaki tel örgülere kadar... Biz, her yıl 3.5 katrilyonluk geliri elimizin tersiyle itiyoruz.

20 BİN AİLEYE İŞ İMKANI

Oysa; o yörenin insanları feryat ediyor. Mayınlar döşenirken; tarlaları düşük fiyatla satın alınıp istimlak edilen köylüler, seslerini duyurabilmek için çırpınıyor. Bölgeye her gidişimde; aynı sözleri işitiyorum farklı ağızlardan: "Bu arazi temizlense, fakir ailelere 15-20 yıllık vadeyle 100'er dönüm satılsa... Yöredeki işsizlik, sefalet son bulur. Neredeyse 20 bin aileye iş imkanı doğar..."

Bu çağrıları; devlet de duymuştu, birkaç yıl önce. TBMM, sorunu çözmek için, 1996'da Araştırma Komisyonu bile kurdu. Fakat elde edilen sonuç fiyaskoydu. Hazırlanan rapora göre, mayınların yerini gösteren harita kayıptı. Bürokrasi çarkının dişlileri arasında öğütülmüş; tozlu raflardaki dosyaların arasında kaybolmuştu.

Zaten harita bulunsa bile işe yaramayacaktı; mayınların yeri, yaklaşık 50 yılda "değişmişti." Yıllarca yağan yağmurlar, birkaç metre ileriye ya da geriye götürmüştü her birini. Hal böyle olunca; proje de askıya alınıverdi. Aradan tam 6 yıl geçti...

Şimdi; devlet yeniden elini uzatıyor o bölgeye. Bu kez, daha kararlı, daha ciddi. OHAL Bölge Valiliği ve 7. Kolordu Komutanlığı'nın ortaklaşa geliştirdiği bir çalışma var: "Mayınlı Arazilerin Temizlenerek Tarıma Açılması Projesi." Etüdler kısa zamanda başlayacak. Maliyet raporları hazırlanacak. Sonra kilometrelerce uzunluktaki araziye yayılan mayınlar tek tek bulunup çıkartılacak.

Ve elbette ki, bu iş hiç kolay olmayacak. Ama, inanıyorum ki, sonuç harcanan emeğe değecek. Bu ülke; yeni iş imkanları, yeni gelirler kazanacak. En önemlisi; bu ülkenin çocukları kendi topraklarında, sakat kalma korkusu taşımadan, gönüllerince koşup oynayacak...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap