kapat
27.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Ecevit 'Acele gel' dedi ilk uçakla geldim

Ecevit telefonda "Ekonomi zor bir döneme girdi. Yardımcı olmak ister misin" diye sordu. "Peki" dedim ama görevle ilgili konuşmadık. Amacım 2-3 ay danışmanlık yapıp dönmekti. Ekonominin ağır durumunu görünce kalmaya karar verdim. Sorumluluk üstlenmek istedim. Bir yıl boyunca saklanan telefon konuşması
19 Şubat krizi, hükümeti ekonomi yönetiminde değişikliğe zorladı. İlk akla gelen formül, ekonomi bürokrasisini değiştirmekti. Kabine değişikliğinin "siyasi başarısızlık" olarak algılanmasından endişe eden hükümet ortakları, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Kemal Derviş ile karşılaşınca tüm hesapları alt üst oldu. Derviş ismini öneren, yaygın iddiaların aksine Başbakan Ecevit değil yardımcısı Mesut Yılmaz'dı. Ecevit, 1973-1976 arasında danışmanı olan Derviş'e itiraz etmedi. Bahçeli ise "Gelsin bir bakalım" havasındaydı.

Ecevit, 25 Şubat Pazar günü, Washington'dan Derviş'i telefonla aradı, bulamadı. Derviş hafta sonu için evden ayrılmıştı, cep telefonu kapalıydı. Büyükelçilik devreye sokuldu, Bayan Derviş'e ulaşıldı. Bir gün gecikmeli de olsa Ecevit ile Derviş telefonda karşı karşıya gelebilmişti.

Ecevit, en son 15 yıl önce gördüğü eski danışmanıyla hasret giderdikten sonra "Yardımına ihtiyacımız var" diyerek Türkiye'ye davet etti. Bu telefon görüşmesinde ne Ecevit doğrudan görev teklifi yaptı ne Derviş bir talepte bulundu. Dün makamında SABAH'ı kabul eden Derviş, 1 yıldır kendisine sakladığı bu telefon görüşmesindeki sırları tüm çıplaklığıyla anlattı...

Derviş, Başbakan Ecevit'le telefonda konuştuklarını şu sözlerle özetledi: "Başbakan 'Ekonomi zor bir döneme girdi yardımcı olmak ister misin?' diye sordu. Ben de 'peki' dedim. Sayın Ecevit'le biliyorsunuz çok eski bir geçmişimiz var. Biraz zaman istedim. 'Ama biraz acele gelmeniz lazım' dedi. Ben de o yüzden hemen ilk uçağa atlayıp Türkiye'ye geldim. Kendisiyle telefonda herhangi bir görevi hiç konuşmadık."

Derviş, Türkiye'ye dönmeyi düşünüyordu ama Ecevit'in teklifi daha erken geldi; Türkiye programı o gün için planına uymamıştı ama eski genel başkanını kırmayıp Türkiye'ye koşmuştu. Yola çıkmadan eski dostlarına danıştı, ekonomik krizle ilgili ön bilgiler aldı, sonra kafasında eylem planı geliştirdi.

İSTİFA ETMEYİ DÜŞÜNMEDİM
Derviş'e, Ecevit'in "acele gel" mesajından sonra düşündüklerini sorduk, tek tek anlattı: "2-3 ay danışmanlık yararlı olur mu diye düşünüyordum. Dünya Bankası'ndan istifa etmeyi ilk aşamada düşünmedim. Sonra birkaç arkadaşla durumu görüştüm, tartıştım. Son rakamlar konusunda bilgi aldım. Çünkü direkt Türkiye'den sorumlu değildim. Türkiye ile çok ilgili vatandaş olarak bazı bilgilere sahiptim ama günü gününe takip etmiyordum. Dolayısıyla son rakamlara baktım. Birkaç arkadaşıma telefon ettim, eski Meksika Merkez Başkanı, eski Brezilya Maliye Bakanı, eski İsrail Merkez Bankası Başkanı gibi... Yani 'Bu krizleri siz yaşadınız nasıl başardınız' diye. Ardından geldiğimde de ilk olarak Başbakan Ecevit'le görüştüm."

Derviş, 1 Mart Perşembe günü Ankara'daydı, havaalanında ayağının tozuyla ilk mesajını verdi: "Türkiye bu krizden kurtulacaktır. Türkiye'nin temel ekonomik yapısı sağlam. Daha da önemlisi toplum yapısı sağlam. Onun için bu krizin üstesinden gelebiliriz."

Derviş, henüz bir görev üstlenmemişti ama krizden bunalan halka umut dağıtmaya başlamıştı.

Derviş'in ilk durağı Başbakanlık oldu. 15 yıl sonra iki eski dost bir aradaydı. İki eski dostun bu sohbeti tam 55 dakika sürdü. Heyecanlı olduğu gözlenen Derviş, jest yaparak eski genel başkanına, "Sizi uzun bir aradan sonra gördüğüme çok memnun oldum" dedi. Derviş, kapalı kapılar ardındaki bu kritik görüşmeyi de 1 yıl sonra SABAH'a anlattı:

BAKANLIĞA BEN TALİP OLDUM
"Başbakan, ilk olarak Merkez Bankası başkanlığını teklif etti. Biraz düşündüm. Fakat bunalımın atlatılması için ve daha da zor duruma düşmemesi için Türkiye'de çok boyutlu bir programın uygulanması gerektiğini söyledim. Çünkü, bu programda Merkez Bankası'nın önemli yeri var ama maliye, para politikası, yapısal reformlar gibi çok boyutu var. Ve özellikle Türkiye'de önemli bir eksikliğe dikkat çektim. Bakanlar Kurulu'nda olan birisinin programa sahip çıkması ve programı kamuoyunda savunması gerektiği konusunda eksiklik vardı, bunu hatırlattım.

O yüzden Başbakan'a, 'Gerçekten yararlı olmamı isterseniz o zaman Merkez Bankası Başkanlığı'nı daha merkez bankacılığından gelen birisine emanet edip; bu programın tümüyle sorumluluğunu üstlenebilecek ve kamuoyunda sahiplenecek birisine ihtiyacınız var. İsterseniz ben ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak bunu üstlenebilirim' dedim."

ECEVİT BİR GÜN DÜŞÜNDÜ
Derviş, başlangıçtaki danışmanlık fikrinden neden vazgeçip bakanlık istediğini ise şöyle yorumladı: "Ekonominin bu ağır halini görünce danışmanlıkla bunun mümkün olmadığını gördüm, sorumluluk üstlenmek istedim. Orada o kararı verdim."

Derviş'in bakanlık isteği karşısında Ecevit düşünmek ve ortaklarına danışmak için 1 günlük süre istedi. Derviş, yaşananları şöyle aktardı: "Bir gün sonra yine biraraya geldik. Başbakan, bunun (ekonomiden sorumlu bakanlık) yararlı olacağını ancak bakanlığın ekonomiden sorumlu değil Hazineden sorumlu Devlet Bakanlığı olabileceğini söyledi."

Kendimi davet ettirmedim
Derviş'e, kağıt üzerinde ekonomiden sorumlu bakanlık verilmese de fiilen bu unvanı üstlendiğini söylediğimizde tepkisi "Takdirlerinize bağlı" oldu. "Ama" dedi ve ekledi Derviş: "Arada önemli bir fark var tabii. Hazine'nin önemli bir işlevi; özellikle uluslararası kuruluşlarla ilişkileri yürütme işlevi var ama ekonomiden sorumlu koordinatörlük görevi de resmen verilmedi. Bu zaman zaman sorun oldu. Özellikle koalisyonun bir ortağı 'Derviş 36 bakandan birisi' dedi. O günden itibaren o şartla göreve gelmem ve sanıyorum o bakımdan Sayın Bahçeli'nin bunu tekrarlaması son derece doğaldır. Çünkü ben hakikaten 36 bakandan biriyim, diğer yandan çok boyutlu bu program eşgüdümle yürütülmeli. Zaman zaman bu eşgüdüm nasıl sağlanır diye hep soruldu. Hâlâ bu tartışma sürüyor. Ekonomide eşgüdüm, koordinasyon konusu hep böyle muğlak kaldı"

MEKTUP YAZDIĞIM ZIRVA...
Derviş artık kabinedeydi... Ekonomiden sorumlu değildi ama ekonominin direksiyonundaydı. Ecevit'in yanından ayrıldıktan sonra Dünya Bankası'na istifa mektubunu gönderdi. İlk mesajı yine umut doluydu: "Allah'ın izniyle ülkeme yararlı olabileceğim için çok mutluyum. Bunca yıl sonra tekrar sayın Başbakan'la çalışabileceğim için çok memnunum. Türkiye bu krizi atlatacaktır."

Derviş'in Amerika'dan Türkiye'ye dönüşü, bazı dedikoduları da beraberinde getirdi. Kimi çevreler, Derviş'in daha önce Türkiye'ye dönmek istediğini, 19 Şubat krizini fırsat bilerek Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'na mektup göndererek kendisini davet ettirdiğini öne sürdüler. Derviş'in Türkiye üzerinde baskı oluşturmak için ABD Hazine Bakanı O'Neill, IMF Başkan Yardımcısı Fischer ve Dünya Bankası Başkanı Wolfensohn'u devreye soktuğu iddiaları da gündemdeydi. Bu iddialar ABD'de yaşayan Yılmaz Polat'ın yeni çıkan kitabına da yansıdı.

Derviş'e bu iddiaları da sorduk, ilk tepkisi "zırva" oldu: "Ben bu adamı (Yılmaz Polat) hayatımda hiç görmedim, tanımam, bilmem. Tamamen dedikodu yazmış, uydurmuş. Hepsi zırva."

YARIN
* 1 yıl çok ağır geçti. Hastayı öldürmeden ameliyattan çıkardık

* 2002 yılı geçiş dönemi olacak. Acil bakımdan çıkarılan hastayı hemen stadyumda maça çıkaramazsınız

* 2003 ve sonraki yıllar daha hızlı koşmaya başlayacağımız yıllar olacak

Şamil TAYYAR



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
PARLAMENTO
DSP   129
MHP   127
ANAP   78
DYP   86
AKP   53
SP   48
TDP   3
BAĞIMSIZ   14
BOŞ   12
TOPLAM   550

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır