Futbolda bir kanun vardır, oynayanlar çok iyi bilir; "Eğer top sendeyse onunla hareket et. Yok sende değilse, topun hareket etmesini engelle' derler. F.Bahçe dün Yozgat'ta takım olarak bu anlayışla oynadı ve galibiyete ulaştılar. Ayrıca oyuncular da çok dikkatli ve sabırlı oldukları için maçı kazandılar.
Dün maçı seyrederken teknik direktör Werner Lorant'ı da yakından takip ettim. Bazı teknik direktörler özel oyuncu, yaratıcı oyuncu sevmez. Lorant'ın da, kelimesi kelimesine kendi sözünden, tarzından çıkmayan oyuncu istediğini anladım. Sahanın kenarından yaptığı uyarılarla hareketleri bunu açıkça gösteriyordu.
Gelelim 90 dakikaya... F.Bahçe için kazanılması şart olan bir maçtı. Önemli olan, zirveyle puan farkının açılmamasıydı. Bunu da 42. dakikada Revivo, 76'da Rapajç tarafından atılan gollerle başardılar. Revivo'nun golü öyle bir zamanda geldi ki, takımdaki, teknik heyetteki herkeste büyük bir rahatlama yaptı. Bu gol maçın kaderini de çiziyordu. Bu golden sonra, oyuncular düşündüklerini kötü sahaya rağmen kısmen yapmaya başladılar.
Simao, Fatih, Revivo dün F.Bahçe'yi sürükleyen, harekete geçiren oyunculardı. Şimdi bu futbolcuları analiz edelim:
1-Simao maç boyunca devamlı topu takip etti. Brezilyalı futbolcu, bulduğu topları çok iyi servis yaparak arkadaşlarını oyuna soktu.
2-Fatih çok çabuk olduğu için, arkadaşlarının yaptığı hataları kapattı.
3-Revivo hem maçın gidişini değiştiren golü attı, hem de topla buluştuğu zamanlarda arkadaşlarını gol pozisyonuna soktu. Hele hele Andersson'un iki gol pozisyonu var ki, bunları dışarıya atmak daha zordu.
Şimdi Andersson'a bir çift lafım olacak... Gol atarken önce karar vermeli, buna karar verdikten sonra da heyecansız, soğukkanlı olmalısın. Yani gol vuruşlarında hem kararlı, hem de sakin ve becerikli olman gerekir. O bunu yapamadı.
Lorant'ın askerleri
