kapat
10.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Bir çınar budadım

Kuzguncuk'ta, Fethi Paşa Korusu'nda,fbüyük bir çınarın karşısında oturuyorum. Elimdeki hayali bir motorlu testere ile çınarı buduyorum. Buraya yürüyüşe geldim. Bir ara dinlenmek için yere ilişince tesadüfen tam çınarın karşısına oturduğumu farkettim.

Önce yerden bir metre kadar yüksekte, yumruk şeklinde bir çıkıntıyı kesiyorum. Kesiğin temiz olması lazım. Ayrıca -bu çok önemli- kesik yüzeyinin gökyüzüne değil yere bakması lazım. Aksi takdirde yağan yağmur ve kar kesilen yerin (buna yara da diyebiliriz)f üzerine yağa yağa orasını delik haline getirir.

Delik gittikçe büyür ve sonuçta, eğer dikkatli iseniz, bugünlerde İstanbul'un birçok yerinde (örneğin Dolmabahçe Beşiktaş arasındaki caddenin kaldırımlarında) gördüğünüz ağaç manzaraları ile karşılaşırsınız: Çamurlu bezle sarılı çınarlar. Bezlerin altında küçük birer sandal büyüklüğünde kovuklar var. Bahçıvanlar onların içerisini samanlı çamur ile doldurduktan sonra bezle sardılar. Bu, kovuğun büyümesini yavaşlatacak ve ağacın ömrünü uzatacak.

Eğer çınarlar zamanında doğru dürüst budanmış olsalardı, böyle gövdelerinin yarısını kemirmiş kovukları olmayacaktı.

Yere en yakın çıkıntıyı hayalimdeki testere ile keserken ağacın kokusu geliyor burnuma. Her ağaçta iki tür madde var. Bunlardan biri ağacın metabolizması; yani emdiği sudaki maddeleri, güneş ışığıyla besine dönüştürüp hazmetmesine yarıyor. Bir de ağacın neden biriktirdiği, hâlâ kesin olarak bilinmeyen başka maddeler var. İşte bu ikisinin kokusudur burnuma gelen, ağacı hayalimde budarken.

Kestiğim yere hayali bir avuç dayıyorum. Islak ve yumuşak. Cebimden hayali budama bıçağımı çıkarıp kesiğinfkenarlarını düzeltiyorum ki, iyileşmesi kolay olsun. Çünkü ağaç hemen kendini tedaviye başlayacak. İnsan vücudu nasıl yarayı hemen kapatmaya girişirse, ağaç da aynı şeyi yapar. Budama bıçağımla yaptıklarım yarasının kapanmasını kolaylaştıracak.

Daha sonra ağacın gövdesinde büyük dallar arasından fışkıran küçük dalları buduyorum ki ağaç rahat güneşlenebilsin. Aksi takdirde dala boğulacak. Altta kalan dallar kuruyacak.

Ağacın üzerindeyim artık.

Birkaç yerde eskiden kötü budanmış dallar var. Dalları gövde ile birleştiği yerden keseceklerine gövdenin 30-40 santim ilerisinden kesmişler. Bunlar da çürümüş.

Çürük gövdeye işlemiş. Onları da gövdeye yakın bir yerden kesiyorum. Daha yukarılarda kuru, büyük bir dal var. Onu da kesiyorum. Onun da çürüğü ağacın içine yürümüş.

Bütün bunları yaptıktan sonra ağaçtan aşağıya iniyorum ve testereyi yanıma uzatıp ağaca bakıyorum. Hem ben rahatladım, hem de o. Ben rahatladım çünkü yanlış olan doğru, sağlıksız olan sağlıklı, çirkin olan güzel oldu. Ağaç bana "sağol ahbap, eline sağlık, şimdi çok daha iyiyim," demedi ama kendini daha iyi hissettiğini biliyorum.

Ağaçlar, hayvanlar, balıklar, kuşlar, bütün canlı yaratıklar, nefes alıp veren her şey aynı yıldız tozlarından meydana geldi. Değişik gibi görünüyorlar ve aralarında genetik duvarlar var ama hepsinin içinden tespihin içinden geçen ip gibi, aynı şey geçiyor. Çimenlere uzanıp gökyüzüne baktığımızda nasıl içimizde birşeyler kıpırdanıyorsa, belki çimenlerin de bizleri üzerinde hissetmekten dolayı içlerinde bir şeyler kıpırdanıyordur.

Kalkıp arabaya doğru yürüyorum. Ağaç, onu zamanından önce öldürecek kötü budanmışlığı ile arkamda kalıyor. İstanbul'un caddelerinde, parklarında ve korularında böyle çok ağaç var. Kötü budanmış. Hastalıklı. Kırık. Büyümesi mümkün olmayan yerlere dikilmiş.

Bu şehri 1453'ten beri idare ediyorlar ama hâlâ ağaçlarına bakmayı öğrenememişler. Belki her yıl İstanbul'un fethini kutlamak için harcadıkları paraları bahçıvan yetiştirmek için kullanmak akıllarına gelir bir gün.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır