kapat
10.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

İbretlik bir anı

Yıl, 1934... Dönemin Milli Eğitim Bakanlığı Ulus'tadır.

Bakan ise Niğdeli Abidin Özmen'dir...

Makamında çalışmaktadır.

Kapı çalınır.

Bakan, gür sesiyle, "giriniz" diye seslenir.

Atatürk'ün yaverlerinden biri, beraberinde iki çocukla makama girer.

Hoşbeşten sonra, yaver bey, bakan Abidin Özmen'e bir zarf uzatır.

Bakan, konuklara yer gösterdikten sonra zarfı açar.

Mektup Atatürk'ten gelmektedir.

"Bay Abidin Özmen,

Milli Eğitim Bakanı..."

Bakan bey zarfı açar ve mektubu dikkatle okur.

"Yaverimle birlikte size iki fakir ve kimsesiz çocuğu gönderiyorum. Bu çocukları uygun göreceğiniz bir liseye parasız yatılı olarak kaydını yaptırıp..."

Bu Gazi Mustafa Kemal'in bir emridir ve kesinlikle yerine getirilecektir.

Bakan Abidin Özmen, Ortaöğretim Genel Müdürü'nü çağırtır ve şu direktifi verir:

"Yaver beyin yanındaki şu iki çocuğun evraklarını alınız ve bu çocukları Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp, her ikisi için de üçer yıllık yatılı makbuzlarını, velisi ve ödeyen hanesine Atatürk'ün ismini yazdırarak, bana getiriniz" der.

Bakanın emri derhal yerine getirilir.

Abidin Bey de, kısa bir mektup yazarak yaver beyle Atatürk'e yollar.

"Muhterem Atatürk...

Yaver Bey ile göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkındaki emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi birisi bulunduğu için bu iki çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi.

Bu nedenle her iki çocuğun da emirleriniz gereği kaydını Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak yaptırdım. Üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları da ekte takdim etmekteyim."

Atatürk, mektup üzerine devrin başbakanı İsmet İnönü'ye telefon ederek...

"Bak, senin Milli Eğitim bakanın bana ne yaptı" diyerek olayı anlatır.

Bunun üzerine İnönü, bakanı adına özür dilemeye hazırlanırken, Atatürk şunları söyler:

"Yok yok, sakın özür dileme...

Tam aksi çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olsa ve gösterebilse..."

Yukarıda okurlarımla paylaştığım bu anekdot, bana, "Kuvva-i milliyeciler" adıyla internette birbiriyle haberleşen gruptan birisi tarafından gönderildi. Günümüzün avantacı ve kişiliksiz bürokrasisi ile mukayese edildiğinde daha da anlamlanıyordu.

Not: Bu anı, yüksek mimar H. Rahmi Özmen'in amcası Abidin Özmen ile Atatürk arasında geçer.

Tarihi değeri olan ve hiçbir yerde yayınlanmayan bu anının unutulup gitmesine gönlü razı olmayan H. Rahmi Özmen, 15.08.1985 günlü bir mektupla gazeteci yazar Vahap Okyar'a iletir.

O da 15.09.1985 tarihli Kolay İlan adlı gazetesinde yayımlar. Anekdot işte bu kaynaktan alınmıştır.

BÜYÜTEÇ

Komplo
Prof. Dr. Naci Görür, 250 yılda bir olan 7 şiddetindeki depreme 14 yıl kaldığını söylüyor. Bu memlekette Temizel gibi iş bilmezlerin yarattığı sosyal deprem ve hukuki komploların yanında doğal deprem solda sıfır kalır.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır