kapat
10.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Sessizlik çare değil

Afyon depremiyle birlikte korkularımız yine depreşti. Korkularımızı biraz olsun yatıştırmak için, dersini iyi bellemiş öğrenciler olarak hazırlıklarımızı bir kez daha gözden geçirdik. Yaşam üçgenlerimize cenin pozunda yerleşip bir prova daha yaptık. Deprem çantamızı elden geçirip eskiyen oksijeni, tentürdiyotu yeniledik. Başucumuzdaki düdükleri ve su şişelerimizi kontrol ettik. Araba bagajlarına koyduğumuz yedek giysileri elden geçirdik.

Bütün bunları yaptık yapmasına ama, içimizden bir ses, yapabildiklerimizin büyük ölçüde bir avutma olduğunu, asıl alınması gereken önlem konusunda tek bir adım bile atamadığımızı söyleyip duruyor.

Adım atmak bir yana, o konu ağızlara bile alınmıyor. Sadece yok varsayılıp sessizlikle geçiştiriliyor. Çünkü bu konuyu çözmek için kimsenin elinden birşey gelmiyor...

Nedir bu konu?

İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, şehrin zemin açısından semt semt, mahalle mahalle tarandığını, altı ay içinde bina bazındaki incelemelerin biteceğini söylüyor. Yani altı ay sonra İstanbul'da, beklenen depreme dayanamayacak olan binaları tek tek biliyor olacağız..

Peki ondan sonra ne yapacağız?

İşte sessizlikle geçiştirilen konu bu. Çünkü bu sorunun cevabı yok.

Sayısının 200-300 bine varacağı tahmin edilen bu çürük binalar nasıl boşaltılacak, nasıl yenilenecek? Sahipleri o binaları yenilemek için kaynağı nereden bulacak?

Aslında hepimiz biliyoruz ki, şahısların mülkiyetinde olan bu binaların yenilenmesinin sorumluluğu devlete ya da yerel yönetimlere değil, o şahıslara ait. Ama onların da parası yok. Zaten olsaydı, 17 Ağustos'tan bu yana hâlâ çürük zeminlerdeki o çürük binalarda oturuyor olmazlardı.

Öyleyse, bizim de onlara yardımcı olmamız gerekiyor. O çürük evlerde oturanların, bu konuyu tamamen devletin meselesiymiş gibi görüp; parmaklarını kıpırdatmadan devletin onların canlarını kurtarmalarını beklemeleri ne kadar yanlışsa; devletin ve toplumun, herkes kendi evinin çaresine baksın, deyip tamamen duyarsız kalması da o kadar yanlış.

Doğrusu, tek tek bireylerin bütün imkânlarını harekete geçirmesi ama toplumun da o bireylere yardım elini uzatması.

Yardım çeşitli biçimlerde olabilir. Mesela bunlardan biri devletin, yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin evini yenilemek isteyenler için uzun vadeli, düşük faizli özel dış kaynak bulma konusunda kanallar açması olabilir. Bir başkası, piyasanın bu yenilenmeyi otomatik olarak yapabilmesi için, "öcü" ilan edilen rant mekanizmasının harekete geçirilmesi olabilir. Bir başka deyişle, depremin yıkacağı o binaların yerine yenilerinin yapılmasını ekonomik olarak kârlı hale getirmek -yani rant vaadeder hale getirmek- için mevcut imar planlarının değişmesi gündeme getirilebilir. Bütün bu yollar ve akla gelebilecek başka yollar bir arada denenebilir.

Ama böyle bir mesele, yokmuş gibi susup geçiştirilemez.

Benim önerim, bundan sonra İstanbul depremi konusunda program yapacak olanların, hiç değilse birkaç programı sadece bu konuya ayırmalarıdır. Geçenlerde bir tartışma programında Sayın Gürtuna, İstanbul Belediyesi olarak çürük binaların yenilenmesi için uygun dış kredi arayışı içinde olduklarını söyledi. Ben tam, "Nihayet önemli bir şey söyleniyor", diye heyecan içinde lafın gerisini beklerken, yönetici konuyu değiştiriverdi. Tartışma tekrar kalıcı deprem konutlarının akan çatılarına kaydı gitti. İşin garibi, tartışmaya katılanlardan hiçbiri de, Gürtuna'nın başladığı o önemli cümleye dönülmesine ihtiyaç duymadı, bu konuda ısrar etmedi.

Bu küçük örnek bile bu kadar tartışmaya rağmen, hâlâ bizi bekleyen büyük felâketin boyutları hakkında doğru bir fikre sahip olamadığımızı göstermeye yetiyor.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır