kapat
02.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Hem öğretmen hem arkadaşız

Genç hocalar geleneksel saygı kalıplarını yıktı. Artık öğrenci ile hoca arasında otoriteye dayalı bir disiplin yerine arkadaş ilişkisi var
İlkokul ya da ortaokul sıralarında yanağını öpüp, boynuna sarıldığımız ya da sinirlendirip kulağımızı hafifçe çeken, bize bağıran hocaları üniversitelerde bulmak zor. Tam tersine amfide ders anlatır anlatmaz odasına çekilen hocaların kapısını çalmak cesaret istiyor. Çoğu kez odalarına girmek için günler önceden prova konuşmalar yapmak gerekiyor. Geleneksel saygı kalıpları içinde takdir toplayan bu davranışlar, bugün 'birey' kavramı için hiç de artı puan olarak değerlendirilmiyor. Malum, birey olmanın en büyük adımlarından biri de kendini başkalarıyla eşit görmek ve özgüven.

DERS KAYNATMAK DA DEMODE
Ancak pek çok okulda, görev alan yeni nesil hocalarla bu geleneksel saygı kalıplarının dışına çıkılmaya başlandı. Öğrenci ile aralarındaki yaş farkı az olan, yakın öğrencilik geçmişini henüz unutmayan bu genç hocaların seveni de çok. Sabancı ve Bilgi üniversitelerinde bu bilinen çizginin dışında hocalara rastladık. Sanki onlar bu ülkede değil de, Avrupa'da eğitim veriyorlar. Yaşları 27 ve 33 arasında değişiyor. Yan komşunuz olsa ve ben "Hocayım" dese, "Bak bak, bir de yalancı!" diyeceğiniz kadar Türkiye kalıplarının dışındalar. Onlarla derslere girdik, koridorlarda tur attık. Çok da kıskandık çünkü karşımızda çok sevilen hocalar vardı. Dersler espriyle geçiyor, bilmediğimiz hiyerarşi yerini eşitliğe bırakıyordu. Ders kaynıyor muydu? Hayır, çünkü ben bile ders sonunda "Şunu da şöyle yaparsak ne olur" diye soruyordum.

"İnanmıyorum, hocan mı?"
Hakan San, Sabancı Üniversitesi'nde İngilizce dersleri veriyor. 28 yaşında, ama 24'ünde gösteriyor. Boğaziçi mezunu. Birinci sınıfların dersine giriyor. Öğrencilerin ilk görüşte şaşırdığı, ama tanıyınca kendilerini çok yakın hissettiği Hakan San, genç olmayı bir avantaj olarak görüyor. 'Arkadaş' dediği üniversitelileri organize edip partiler, maç müsabakaları düzenliyor. Ama sıra derse geldi mi iş değişiyor, ciddiyete biniyor hemen disiplin sağlanıyor:

"Bir keresinde öğrencilerimden biriyle Akmerkez'de karşılaşmıştım, 'Merhaba hocam' deyince yanındaki arkadaşları 'Aa.. O senin hocan mı?' deyip bir türlü inanamamıştı. Öğrencilerin arasında nasılsam öyleyim. Yani ben hocayım, farklı olmalıyım diye kendimi kasmıyorum."

Yoncimik tost sırası bekliyor
Aylin Atikler Sabancı Üniversitesi'nde İngilizce dersleri veriyor. ODTÜ İngilizce Öğretmenliği mezunu. 33 yaşında. Giyim tarzı, tavırları ile üniversitenin öğrencilerinden pek de farkı yok. Öğrenciler ona 'Yoncimik' diyor. Bildik üniversite hocalarının çok dışında: "Bir keresinde tost almak için sıraya girmiştim, ders başlamak üzereydi. Öndeki öğrencilerden sıralarını istedim, 'Sıranızı bekleyin' dediler. Haklıydılar. Meğer, benim hoca olduğu bilmiyorlarmış, sonra özür dilediler. Ama doğru olan onların davranışıydı. Bazen ismimle hitap edenler de oluyor. Zaten bizdeki hoca İngilizce'de 'teacher'a denk geldiğinden, 'teacher' diyorlar, ben de 'yes students' diyorum. Birbirimize takılıp gülüşüyoruz."

Ecevit'e 'Bülent' demek gibi
Alpay Taralp, lisans ve yüksek lisansını Ottowa Üniversitesi'nde yapmış. Kuru proteinler üzerindeki deneyleri ilaç sanayii için önemli buluşların arasında yer alıyor. Üniversitenin dehalarından, 33 yaşında, aynı zamanda da en sevilen hocalardan biri: "Öğrencilik yıllarımı unutacak kadar yaşlanmadığım için yaşadıkları problemleri anlayabiliyorum. Burada unvanlarımızı kullanmıyoruz, rektör de yemek alırken sıraya girer. Herkes eşit. Onlar da burada özgürlüğü öğreniyor ve özgüven kazanıyorlar. Alışıldık hocalardan farklıyız. Odalarına kapı vurulup çekine çekine girilen hocalar vardır ya... Burada bu yok. Bana ismimle de hitap ediyorlar. Bu Ecevit'in odasına gidip 'Bülent' demek gibi. Doğrusu da bu.

"Mesafeyi koruyoruz
Öğrenciye yakın ve samimi davranıyoruz, ama çok fazla samimiyet derse ilgiyi dağıtır

Sevil Doğrugüvener, Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü'nde ders veriyor. 27 yaşında. "Normalde nasıl bir hayat sürüyorsam, okulda da öyleyim" diyor: "Dilimiz daha ortak. İsmimle hitap edenler de var. Zaten sınıfta birine hem ismiyle hitap edip hem de siz demeyi oturtmaya çalışıyorum. Bu samimiyeti sağladığı gibi derse olan ilginin dağılmasını engellemek için gereken mesafeyi de sağlıyor."

Suna Suner, Bilgi'de Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü'nde ders veriyor. 28 yaşında. "Hiçbir zaman uç bir davranışla karşılaşmadım" diyor: "22 yaşından beri Bilgi'de ders veriyorum. Benim de hocalarım gençti. Bu yüzden doğal buluyorum. Genç olunca öğrenci için bir rol oluyorsunuz. Size özeniyorlar. Ayrıca kendilerini güvende hissediyorlar. Kendilerini birey olarak görüyorlar."

Burcu Çavuş, lisansını ABD'deki Bonnington College'de yaptı. Henüz 24 yaşında: "Yaş farkının az olması profesörlere sormaya çekindikleri soruları bize daha rahat sormalarını sağlıyor. Arkadaşlığımız, bana saygı duymalarına engel değil. O gün canım kot giymek istiyorsa, kot giyiyorum, etek giymek isterse etek. Yani dersim var diye bir stres yaşamıyorum. Hoca olduğuma inanmayanların sayısı hiç de az değil."

Hakan San



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır