kapat
02.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Nazım Hikmet-Necip Fazıl düollosu

Sizin de bir yıl, iki yıl görüşmeseniz dahi karşılaştığınızda sohbeti bıraktığınız yerden devam ettirdiğiniz arkadaşlarınız var mı? Geçenlerde böyle bir grup toplandı. 20 yıllık arkadaşlar: Ahmet Soysal, Orhan Çörek, Ufuk Üsterman...

Mekan: Beyoğlu'nun salaş ama yemek ve mezeleri fiyatlarına göre süper olan Merih lokantası. Masalar örtüsüz. Duvarlar 1970'lerden kalma lambiri. Şirket müdüründen döviz büfesi sahibine, belediye emeklisinden avizeciye; akşamcılar her zamanki köşelerine yerleşmişler... Anıların, fıkraların ve tabii ki gollerin havada uçuştuğu bir erkek meyhanesi işte.

Ufuk heyecanlı; göstergebilim dersleri vermeye hazırlanıyor. Sahaf titrini çok hak eden Orhan, yazarınca imzalanmış ilk baskıların (örneğin Orhan Veli) 150 dolardan başladığını söylüyor. Fazıl Hüsnü Dağlarca uzmanı Ahmet (şairi inceleyen Arzu ve Varlık adlı bir kitabı var), Ece Ayhan'ın Fransız Kültür Merkezi'ndeki şiir dinletisine gitmediğim için serzenişte...

Konu şiir ve şairler ya... 2002 Unesco Nazım Hikmet Yılı ya... Ben de onlara Nazım Hikmet ile Necip Fazıl Kısakürek arasında geçen bir olayı anlatıyorum.

Tarih 1929 olmalı. İki şair Gülhane Parkı Alay Köşkü'ndeki Edebiyatçılar Derneği'nde sohbet ediyor. Necip Fazıl pek iddiacı. "Sen şiirini okura tebliğ ediyorsun, ben telkin ediyorum" diyor Nazım'a, "Senin gibi şiirimi kırbaçla kafalara kakmak değil, nefes alırcasına içlerine sindirmek istiyorum."

Sonra da düolloya davet ediyor Nazım'ı: "İstersen deneyelim. Sen, benim şiirimi yüksek sesle oku. Ben de seninkini kendi üslubumla okuyayım. Göreceksin; benimki özünden bir şey kaybetmeyecek. Seninki sönüp gidecek." Nazım Hikmet kabul ediyor bu meydan okumayı. Kadınlı erkekli bir grubun önünde kapışıyorlar. Gerisini Necip Fazıl'ın Babıali adlı anı kitabından izleyelim:

"Nazım kelimelerin lastiğini koparırcasına okuyor:

Bir odaaah,

yerrrde bir mummm.

Perdeler indirilmişşş...

Ve Necip Fazıl, Nazım'dan, süklüm püklüm bir nesir diliyle birkaç mısra (okuyor):

'Ufuklardan ufuklara -ordu ordu- köpüklü mor dalgalar koşuyordu.'

Havada müthiş bir boşluk..."

Bu olay gerçek mi? Bilmiyorum. Ama benim de hep zihnimi kurcalar: İnsanın 'içinden' okuduğu bir Nazım... Gür sesini ve sosyalist propagandasını bir yana koyduğumuzda geriye nasıl bir şiir kalır? Hilmi Yavuz'un geçenlerde sorduğu gibi: Psikanalistler ya da yapısalcılar bu şiirden hangi cevherleri çıkarır? Yoksa onca kazı boşa mı gider?

O gece Merih'te bu soruların cevabını aramadık elbette. Rakı içtik sadece.

HİNDİLER SEVİŞİRKEN
KUĞULARI HAYAL EDER

San Franciscolu psikoterapist Dr. Michael Bader'in, Tahrik Olmak: Cinsel Fantezilerin Gizli Mantığı adlı kitabı (St. Martin's Press) ABD'de piyasaya çıktı. Dr. Bader iddialı konuşuyor: "Bana bir insanın cinsel fantezilerini anlatın, size onun hayattaki korku ve kaygılarının neler olduğunu söyleyeyim."

Hiçbir fantezi Dr. Bader'e itici, iğrenç ve tuhaf gelmiyor. 20 yıllık mesleki deneyim onu nasırlaştırmış. En olmadık fantezilerden bile, "Adam soğuk bir gazoz içmeyi arzu ediyordu" dercesine bahsediyor.

Jan adlı bir feminist akademisyeni anlatıyor örneğin. Tanımadığı bir erkeğin odasına girdiğini, masanın üzerine yatırıp, paldır küldür ona sahip olduğunu hayal ediyormuş Jan. "Aslında güçlü bir erkeğe boyun eğmek isteyen zayıf bir kadınım" diye yakınıyormuş. "Hayır" diyor bizim doktor, "Jan yanılıyor. Tersine çok güçlü bir kişi Jan. Ancak birçok kadın gibi o da maço görünümlerinin ardında erkeklerin yardıma muhtaç, kırılgan bir ruh taşıdıklarını düşünüyor. Bu nedenle de erkeklere kol kanat geriyor. Buna karşılık cinsel fantezilerinde, karşısında anne rolünü oymayacağı, 'Ne olacak bu adamın hali' diye kaygılanmayacağı; bencil, kaba, güçlü erkekler yer alıyor."

Karşıtını arayan bu hayal mekanizmasını bir espiriyle özetliyor: "Hindiler sevişirken, kuğuları hayal eder."

Dr. Bader cinsel fantezileri günlük yaşama bağlamakta usta. Örneğin patrondan zam isteyemeyen, içine kapanık bir çalışan mısınız? "Bakın" diyor doktor, "az para kazanmak canınızı sıkıyor ama fantezi dünyanızda bu sizi eğlendiriyor. O nedenle patrondan taleplerde bulunmaktan kaçınıyorsunuz. Sizi kolayca tedavi edebilirim."

Birisi bu kitabı acilen Türkçe'ye çevirsin!

BİRİCİK ROCK ALBÜMÜ

Geçen gün standart, "Issız adaya gidiyorsun, yanına ne alırsın" muhabbetine girdik. Mesela tek bir rock mizik albümü alsan, bu hangisi olurdu? Benim tartışmasız tercihim Deep Purple'ın Made in Japan adlı Japonya konseridir. Arkadaşımız Nora Romi bir vakitler U2'nun Joshua Tree'sini seçerek takdirlerimi toplamıştı. Peki ağırlıklı olarak yabancı müzik üzerine yazanlar ne diyor? İşte cevaplar:

Yeşim Nur (Sabah): Guns N' Roses (Lies)

Kanat Atkaya (Hürriyet): Nirvana (Nevermind)

Mefaret Aktaş (Milliyet): Rainbow (The very best of...)

Mehmet Tez (Radikal): Led Zeppelin (L.Z. II albümü)

Murat Tunalı (Aktüel): Dire Straits (grubun aynı adlı ilk albümü)

HÖSTMODERN AŞK SÖZLEŞMESİ

"Şunu baştan belirteyim... İlişkimiz süresince, yaptığım espri, analiz, kritik, saptama vesaire gibi tüm sanat ürünlerinin patenti ve yayın hakları bana aittir... Hiçbir medya ve internet ortamında ve başka bir ilişkide asla kullanamazsın... Eğer kullanırsan dava açarım, ananı ?&*)%... Hadi buyur, şimdi sev beni... Hadi..."

(Metin Üstündağ'ın 'Pazar Sevişgenleri'nden anlamlı bir monolog)

İNTERNETTE TURLAYAN TRAFİK GEYİKLERİ

Olayımız Sarıyer-Taksim minibüslerinde geçmekte... Kravatlı, düzgün giyimli

bir adam inmek için ayağa kalkar:

-Şoför bey. Mükemmel bir yerde inebilir miyim? (Herkes kopar)

Minibüs sağa yanaşırken şoför:

- Tabii buyrun. Size layık değil ama... (Bu sefer daha beter)

* * *

Kadıköy'de akşam saatleri. Bir araba çekmiş kenara, içinde bir kız ve bir

erkek araba kenara çekildiğinde ne yapılırsa onu yapıyorlar. Trafik polisi

megafonla:

- Gençler yiyişmeyin, devam edin bakayım.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır